• “TURPLA ŞALGAMLA DEVLET YÖNETİLMEZ”!..

      “CHP’YE kayyum atamak” fikri -hangi sivri zekâlının ise- Cumhur İttifakı’nın en büyük “siyasi hata”sı olacaktı. Bu fikri, ittifak içerisinde bir “kurtuluş” ve “gerilemeyi durduracak” bir hamleler gibi savunanlar vardır kuşkusuz! Onlar, haklarındaki düşüncemi birazdan öğrenecekler. Ama öncelikle şu kadarını söylemeliyim: “Yönetim kayyumuna ihtiyacı olan partiler; AKP ile MHP’dir ve asıl bu iki partiye kayyum atanması gerekir” fikrini, şaka yollu bile olsa telaffuz etmek, büyük saçmalık ve affedilmez bir aymazlıktır. “Kayyum” kurumunu, siyasi yaşantımızdan bir daha geri gelmemek üzere çıkartıp atmak gerekir… Millet iradesine saygının gereği budur… ☆ ☆ ☆ Kayyum fikrini Cumhur İttifakı’na dayatanlar, fikrimce Erdoğan’ın iktidardan düşmesini canı gönülden arzulayan “kripto FETÖ’CÜ” olan, AKP düşmanlarıdır. Bu kişiler, iktidar…

  • RUSYA BOP’A DAHİL OLDU MU?

    İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine yapılan gösteriler sırasında tutuklanan ve ambulansın arkasına götürülüp göğüsleri ellenerek taciz edilen kız çocuğunun korkudan altına kaçırması olayı (1) üzerine, kuşkusuz söylenecek çok söz vardır… Böyle olaylarda kanıt aramaya dahi gerek yoktur. Zira cinsel suç ve cinsel şiddet vakalarında “kadının beyanı esastır.” (2) Bu olayı, AKP iktidarının bir ayıbı olarak not edip, asıl konumuza geçelim… ☆ ☆ ☆ 2015’te İran ile P5+1 olarak bilinen BM Güvenlik Konseyi‘nin beş daimi üyesi; ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya arasında yapılan; “uranyum zenginleştirme, zenginleştirme oranı, depolayabileceği zenginleştirilmiş uranyum miktarı ve araştırma çalışmalarına getirilen kısıtlamalara” dair anlaşmadan, (3) ABD Başkanı Donald Trump, Mayıs 2018’de çekilme kararı almış ve İran’a yönelik…

  • CHP’NİN 21. OLAĞANÜSTÜ KURULTAY’DAN BEKLENENLER…

    CHP’ye “kayyum atanması” riskine karşı toplantıya çağrılan 21. Olağanüstü Kurultay’da; siyasi iktidar ile dış dünyaya kuvvetli bir “birlik ve bütünlük” mesajı verilirken, CHP tabanına da “yeni yol haritası”nın zorlukları en basit cümlelerle anlatılacaktır. Olağanüstü bir dönemde, olağanüstü Kurultay’ın toplanmasını fırsat bilerek; Parti Meclisi’nde (PM) kendilerine yer açmak ve daha sonra da ana muhalefet partisini “ele geçirmek” hesapları içerisinde olanlara, bu olanak asla ve asla kullandırılmamalıdır… ☆ ☆ ☆ CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını engellemek için; diplomasının iptal edilmesi, ardından çalışma arkadaşları ile birlikte gözaltına alınıp tutuklanması ve bu tutuklamaların somut bir kanıt ortaya konulmadan gizli tanıkların, “duydum”, “duymuştum” gibi afaki ithamlarına dayandırılması Türkiye’ye hiç yakışmamıştır. Siyasi iktidarın muhaliflerine karşı…

  • “29 MART MİLLİ İRADE ALANI”!..

    15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimi’nin önlenmesinden hemen sonra; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin birlikte organize ettikleri; 7 Ağustos 2016 tarihli “Demokrasi ve Şehitler Mitingi”ni (1) saymazsak, Türkiye’deki bugüne kadar yapılan en yüksek katılımlı (2) mitingin, 29 Mart 2025 günü Maltepe mitingi alanında yapılan “İmamoğlu’na Özgürlük Mitingi” olduğunu söyleyebiliriz… Üniversite diploması hukuksuz olarak iptal edilen ve ardından “kaçma ve delilleri karartma” şüphesi ile tutuklanıp Silivri’ye gönderilen Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu olarak yargılanmasını öneriyorum!.. Son derece ciddiyim. Şu şartla ki: Yargılama TRT televizyonlarından canlı olarak yayınlanmalıdır. Böyle bir yargılamanın, ülkemiz için son…

  • BİRAZ DA “DİN DERSİ” YAPALIM MI?..

    Bu haberi her yerde bulabilirsiniz: “2019’dan itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve bağlı kurumları toplam 1.019 kez denetlenmişlerdir. Bu denetimlerin hiçbirinde herhangi bir usulsüzlük tespit edilmemiştir. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse; 2014-2019 yılları arasındaki önceki 5 yıllık dönemde İBB toplam 147 kez denetlenmiştir. Bu denetimlerin büyük çoğunluğu rutin incelemelerden oluşmaktadır. Belirtmek gerekir ki, denetlemeyi yapanlar Sayıştay denetçileri ve İçişleri Bakanlığı Mülkiye müfettişleridir... “ ☆ ☆ ☆ Denetçileri ve müfettişleri Ekrem İmamoğlu o görevlere atamadı… Çoğu mülâkatla işe alınmış Devlet memurlarıdır. Onlar, soruşturmalarda bir şey bulamadılar da siz mi buldunuz?.. ☆ ☆ ☆ Demek ki, bu yöndeki sözlerinizin hukuken hiçbir değeri yoktur. Bu kafayla değil tanık, “gizli tanık” bile olamazsınız! Çünkü sözleriniz;…

  • SONUNDA HEPİMİZİ “GİZLİ TANIK” YAPTILAR”!..

    “Tek adam rejimi”nin en büyük sakıncası, tek adama en yakın adamın bile, tek adama hatalı kararlar alındığını söyleyememesidir. Başka bir söyleyişle; hatalı kararların “doğrudur” diyerek desteklenmesi, tek adam rejiminin çıkmaz sokağıdır… Doğru olmadıklarını bile bile bu tür kararları uygulamak ise, ülkeye yapılabilecek kötülüklerin en büyüğüdür… İnsanlığın yararına olan kazanımların ve değerlerin bir çırpıda çöpe atılmasıdır… Ülkenin geleceği için, korkunç bir yıkımdır… ☆ ☆ ☆ Ne yaşanıyor ve nasıl yaşanıyor olursa olsun, tarihin doğru tarafında durmak erdemdir, yurtseverliğin gereğidir. “Doğruya doğru, eğriye eğri” demek için ne uzman olmak, ne de özel bir eğitim almak gerekiyor. Tarafsızlığı korumak ve bilimsel yöntemlerden ayrılmayarak muhakeme yapmak yeterlidir. Toplum olarak bu yeteneğimizi henüz kaybetmemiş olmak,…

  • AKP’NİN “EKREM AĞRILARI” FENA DEPREŞTİ!..

      Tam da karşılaştırmalı olarak 10 yılda CHP’nin nereden nereye geldiği anlatacaktım, tak yine ABD Yemen’i bombalamaya başladı. (1) Yemen’in yarıya yakınını kontrollerinde tutan; ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alan ve daha çok da yer altında saklanan İran’ın desteklediği Husiler, (2) deniz trafiğini tehdit ediyor, ticari ve askeri gemilere ateş ediyorlar; özetle korsanlık yaparak Kızıldeniz’den geçmek isteyen gemilere el koyup, dünya kamuoyunun dikkatini üzerlerinde topluyorlar… Kızıldeniz’i güvenli bulmayan gemiler ise, mecburen 15 gün daha fazla yolculuk yaparak Ümit Burnu’nu dolaşmak zorunda kalıyorlar. Bu da daha fazla para ve zaman kaybı demektir… Kapitalistlerin zaman ve para için yapamayacağı çılgınlık yoktur… ☆ ☆ ☆ Anlaşılıyor ki, Husiler ABD’ye bu saldırıları yapma fırsatını…

  • GERDEĞE GÜVEY GİRİP GELİN UYANANLAR!..

    Yargı sopası ile sindirilmeye çalışılan CHP‘nin ve büyük olasılıkla da muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, beklenen çıkışını “ilk kurşun” vurgusu ile İzmir’den yaptı… Sandığı gösterdi ve 22 yıllık AKP iktidarı ile Erdoğan’a “hodri meydan” dedi…(1) İmamoğlu gemileri yaktı!.. Bakalım Reis, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e Başkomutan sıfatıyla dediği gibi “Ayağını denk al, yoksa biz denk aldırmasını biliriz” (2) mi diyecek, yoksa icraatlarını tek tek sayarak mı karşılık verecek… Bekleyip görmek en iyisi… ☆ ☆ ☆ Biraz daha bekleyeceğimize göre, başka bir konudan devam edelim: Beyaz Saray’dan kovulduktan sonra, İngiltere ve AB‘nin verdiği destek de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’i toparlamaya yeterli olmadı… Baktı ki, İngiltere de değerli…

  • “DEMOKRATİK SİYASET VE HUKUK ZEMİNİ”!..

    “Nadir elementler anlaşması”nı (1) imzalamak üzere ABD’ye giden Zelenskiy’i Trump ve yardımcısının aşağılayıp, Beyaz Saray’dan kovmasını başka bir yazıda ele alacağız. Acelesi yok!.. ☆ ☆ ☆ Öcalan’ın “silâh bırakın” çağrısına, (2) PKK’nın “ateşkes” ilân ederek (3) yanıt vermesi daha önemlidir. Mektupta yer almayan en önemli ifadeyi ,Heyet’te görevli Sırrı Süreyya Önder açıkladı: Öcalan’ın kendilerine el yazısı ile ilettiği notta: Silâh bırakılması ve örgütün kendini feshetmesi için “Demokratik siyaset ve hukuk zemininin de uygun olması gerekiyor” demişti… (4) İktidar sözcüsü Bahçeli’nin “koşulsuz-sartsız” PKK’nın kendini lağvetmesi dayatmasının (5) karşılığında konulan şart buydu işte… Böyle bir şartın ileri sürülmesi de işin doğası gereğidir. Peki, Bahçeli’nin kamuoyuna ısrarla “koşulsuz-şartsız” terörü bitirme çalışması içerisine girdiklerini…

  • TOKSİK (ZEHİRLENMİŞ) DEMOKRASİ!..

    Reis, AKP’nin 8. Kongresinde dedi ki: “Ülkemizde muhalefet, maalesef, sürekli demokrasi krizi çıkartarak, sandıkta alamadığı yetkiyi iç ve dış güçlerden devşirme hevesinden hiç vazgeçmemiştir. Muhalefetin seçim kazanmak için terör örgütleriyle, anti-demokratik güç merkezleriyle işbirliği yapacak kadar gözünü karartması, ülkemizi “TOKSİK DEMOKRASİ” sorunuyla karşı karşıya getirmiştir.” Demek ki, ülkeyi iktidar değil muhalefet yönetiyor! Aslında bu ifade AKP’nin ülkeyi yönetemediğinin bir itirafıdır… Nasıl mı?.. ☆ ☆ ☆ Şöyle ki: Ama ilk defa duyanlar için “toksik demokrasi”nin tanımını vermem gerekiyor. Önce “demokrasi” nedir onu hatırlayalım: Çok iyi bildiğiniz gibi; demokrasi: “Halkın iradesinin yönetimi şekillendirdiği, TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN GARANTİ ALTINA ALINDIĞI bir yönetim biçimi” olarak kabul edilir. Ancak, zamanla demokrasinin temel ilkeleri yozlaşabilir;…