KONUK YAZARLAR
-
AKP’NİN “EKREM AĞRILARI” FENA DEPREŞTİ!..
Tam da karşılaştırmalı olarak 10 yılda CHP’nin nereden nereye geldiği anlatacaktım, tak yine ABD Yemen’i bombalamaya başladı. (1) Yemen’in yarıya yakınını kontrollerinde tutan; ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alan ve daha çok da yer altında saklanan İran’ın desteklediği Husiler, (2) deniz trafiğini tehdit ediyor, ticari ve askeri gemilere ateş ediyorlar; özetle korsanlık yaparak Kızıldeniz’den geçmek isteyen gemilere el koyup, dünya kamuoyunun dikkatini üzerlerinde topluyorlar… Kızıldeniz’i güvenli bulmayan gemiler ise, mecburen 15 gün daha fazla yolculuk yaparak Ümit Burnu’nu dolaşmak zorunda kalıyorlar. Bu da daha fazla para ve zaman kaybı demektir… Kapitalistlerin zaman ve para için yapamayacağı çılgınlık yoktur… ☆ ☆ ☆ Anlaşılıyor ki, Husiler ABD’ye bu saldırıları yapma fırsatını…
-
GERDEĞE GÜVEY GİRİP GELİN UYANANLAR!..
Yargı sopası ile sindirilmeye çalışılan CHP‘nin ve büyük olasılıkla da muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, beklenen çıkışını “ilk kurşun” vurgusu ile İzmir’den yaptı… Sandığı gösterdi ve 22 yıllık AKP iktidarı ile Erdoğan’a “hodri meydan” dedi…(1) İmamoğlu gemileri yaktı!.. Bakalım Reis, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e Başkomutan sıfatıyla dediği gibi “Ayağını denk al, yoksa biz denk aldırmasını biliriz” (2) mi diyecek, yoksa icraatlarını tek tek sayarak mı karşılık verecek… Bekleyip görmek en iyisi… ☆ ☆ ☆ Biraz daha bekleyeceğimize göre, başka bir konudan devam edelim: Beyaz Saray’dan kovulduktan sonra, İngiltere ve AB‘nin verdiği destek de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’i toparlamaya yeterli olmadı… Baktı ki, İngiltere de değerli…
-
“DEMOKRATİK SİYASET VE HUKUK ZEMİNİ”!..
“Nadir elementler anlaşması”nı (1) imzalamak üzere ABD’ye giden Zelenskiy’i Trump ve yardımcısının aşağılayıp, Beyaz Saray’dan kovmasını başka bir yazıda ele alacağız. Acelesi yok!.. ☆ ☆ ☆ Öcalan’ın “silâh bırakın” çağrısına, (2) PKK’nın “ateşkes” ilân ederek (3) yanıt vermesi daha önemlidir. Mektupta yer almayan en önemli ifadeyi ,Heyet’te görevli Sırrı Süreyya Önder açıkladı: Öcalan’ın kendilerine el yazısı ile ilettiği notta: Silâh bırakılması ve örgütün kendini feshetmesi için “Demokratik siyaset ve hukuk zemininin de uygun olması gerekiyor” demişti… (4) İktidar sözcüsü Bahçeli’nin “koşulsuz-sartsız” PKK’nın kendini lağvetmesi dayatmasının (5) karşılığında konulan şart buydu işte… Böyle bir şartın ileri sürülmesi de işin doğası gereğidir. Peki, Bahçeli’nin kamuoyuna ısrarla “koşulsuz-şartsız” terörü bitirme çalışması içerisine girdiklerini…
-
TOKSİK (ZEHİRLENMİŞ) DEMOKRASİ!..
Reis, AKP’nin 8. Kongresinde dedi ki: “Ülkemizde muhalefet, maalesef, sürekli demokrasi krizi çıkartarak, sandıkta alamadığı yetkiyi iç ve dış güçlerden devşirme hevesinden hiç vazgeçmemiştir. Muhalefetin seçim kazanmak için terör örgütleriyle, anti-demokratik güç merkezleriyle işbirliği yapacak kadar gözünü karartması, ülkemizi “TOKSİK DEMOKRASİ” sorunuyla karşı karşıya getirmiştir.” Demek ki, ülkeyi iktidar değil muhalefet yönetiyor! Aslında bu ifade AKP’nin ülkeyi yönetemediğinin bir itirafıdır… Nasıl mı?.. ☆ ☆ ☆ Şöyle ki: Ama ilk defa duyanlar için “toksik demokrasi”nin tanımını vermem gerekiyor. Önce “demokrasi” nedir onu hatırlayalım: Çok iyi bildiğiniz gibi; demokrasi: “Halkın iradesinin yönetimi şekillendirdiği, TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN GARANTİ ALTINA ALINDIĞI bir yönetim biçimi” olarak kabul edilir. Ancak, zamanla demokrasinin temel ilkeleri yozlaşabilir;…
-
SİYASETTE “KÖPEK ULUMASI”NA ÇARPICI BİR ÖRNEK!..
Ne zaman ciddi bir konu üzerinde bir şeyler karalamaya çalışsam gündemi değiştiriyorlar. Bu defa da birinci sıraya “İmamoğlu’nun diploması”nı koydular. Önce espri yapıyorlar sandım; bir de baktım ki, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ciddi ciddi soruşturma açmış, 26 Şubat’ta İmamoğlu’nu ifadeye çağırmış.(1) Bu konuda bir makale yazmayı zaman israfı kabul ettiğim için sadece Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesi ile 204. maddelerini hatırlatarak geçiyorum. (2) ☆ ☆ ☆ Üzerinde kafa yoracağımız daha önemli bir konu vardır. Ona geçmeden önce bir tanım vermek istiyorum. “Emperyalizm” ne demekti hatırlayalım: Tarih boyunca farklı şekillerde insanlığın karşısına çıkan emperyalizmi, en yalın tarifi ile bir devletin başka devletler veya halklar üzerinde ekonomik, siyasi, askeri ya da kültürel egemenlik…
-
“ÇÖKEN BİR SİSTEMDİR”!..
Sokaktaki, vatandaşların kelime dağarcıklarında mevcut sözcüklerle her gün dile getirdiği “sistem sorunu”nu, sanayici ve iş insanları vurucu sözcüklerle dile getirince kızılca kıyamet koptu. Türkiye Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) (1) genel kurulunda açılış konuşmaları Yüksek İstişare Başkanı Ömer Aras ile Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan tarafından yapıldı. Turan konuşmasında: “Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor” dedikten sonra, “para politikasını, maliye politikasıyla ve reformlarla destekleyelim” vurgusunu yaptı. Anlaşılıyor ki, Hükümetin para politikasından hiçbir şikayetleri yok! Turan, konuşmasının devamında; “hukuki güven” ve “hukukun üstünlüğü” tesis edilmeden ne iç ne de dış politikada sorunlar çözülemez dedi… Bu sözler AKP’lileri fena halde kızdırdı… Aras ise, muhalefet lideri gibi konuştu: “Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor,…
-
GAZZE “ORTA DOĞU’NUN RİVİERASI” OLACAK!..
ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze ile ilgili plânını duydunuz mu? İç siyasetin yakıcı gündemine takılı kalıp dünyada ne olup bittiğini takip etme fırsatını kaçıranlar için bir kez daha tekrar edeceğim. Göreve başladıktan sonra, 5 Şubat 2025 günü kendisini ilk ziyaret eden devlet İsrail’in Başbakanı Binyamin Netunyahu ile görüşmesinden sonra basına yaptığı açıklamada: “ABD’nin Gazze’yi yeniden inşa edeceğini ve burada yaşayan Filistinlileri bölge ülkelerine yerleştireceğini, çatışmalı sürecin sona ermesiyle İsrail’in bölgeyi ABD’ye devredeceğini” söyledi… Uluslararası kamuoyunda sürpriz olan, fakat emperyalizmi hakkıyla özümseyip öğrenenler için beklenen bir açıklamaydı. Trump, bu açıklamadan bir gün sonra sosyal medya hesabından: “Filistinlilerin bölgedeki güvenli ve güzel mahallelerde, yeni ve modern evlere yerleştirilebileceğini… mutlu, güvende ve özgür…
-
“BUNLAR DA EVELALLAH TEMİZLENECEKLER”!..
Görüşünü açıklama olanağına sahip emekli subayların ortak görüşü: Sivil üniversitelerin mezuniyet törenlerinde öğrencilerin keplerini havaya fırlatması ne ise, askeri okulların mezuniyet törenlerinde “kılıç çatıp” yemin etmek de odur… Başka bir ifade ile bu gelenek, öğrencilikten mesleğe geçişin hüzünlü sevinç gösterisidir… Yemin sonrasında; “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını atmak ise akışın gereğidir. Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleri değil miyiz? Yemin ederim, Türk halkının kahir ekseriyetinin görüşü de bu yöndedir… *** Cumhurbaşkanının resmi törenden birkaç gün sonra; “Siz bu kılıçları kime çekiyorsunuz?” diye sorarak başlattığı tartışmaya; “15 Temmuz’da biz bunları temizledik… FETÖ’cü hainlerden ve vesayet artıklarından temizlendikçe ordumuz terör örgütleriyle mücadele ve vatan savunmasında destanlar yazıyor” (1) vurgusunu yapınca, kamuoyunda sanki TSK içerisinde FETÖ’cü…
-
AVUKAT GÖZÜYLE OTEL YANGINI!..
Kim istemez çocukları (veya torunları) ile birlikte, karne tatilini dağ tesislerinde kayak yaparak geçirmek. Turizm Bakanlığının veya işletme sahibinin misafiri olarak da olsa, ömrümde hiç değilse bir kere davet üzerine böyle bir tesise giderek kış tatili yapmak isterim. Emekli maaşı 20 bin TL civarında olan benim gibi bir kişinin, kendi olanakları ile gecelik konaklama ücreti 30 bin TL olan turistik bir otelin müşterisi olması zaten olanak dahilinde değildir. Bu imkânsızlığa bugün seviniyorum! İlk defa yoksulluk bir işe yarıyor diyebilirim ve bu dünyada cehennemi yaşamaktan yoksul olduğum için kurtulmakla şanslıyım… Çok şükür, şükrümü biliyorum!… *** Gecenin 03’ünde, uykunun en derin bölümünde insan çığlıkları ile uyanmak nasıl bir duygu yaşatır? Rüyada değildiler.…
-
EŞEĞİN BÜYÜĞÜ AHIRDADIR!..
Reis, “Bu kılıçları kime çekiyorsunuz” deyince, olanlar oldu: Kara Harp Okulu Mezuniyet Resmi Töreni’nden sonra, içerisinde “Atatürk’ün askerleriyiz” ifadesi geçen geleneksel yemini, kılıç çatarak okudukları için, TSK’dan ihraç edilmeleri istenen teğmenlerin, bu eylemleri ile “Ordu’nun itibarını düşürdüklerini” iddia edenler oldu. Teğmenler “Atatürk’ün askerleriyiz” dedikleri için, Ordu’dan atılmalarını isteyenler de vardı. “Ne ilgisi var, bu bir disiplinsizlik olayıdır ve Ordu’da disiplinsizliğe göz yumulamaz” diyenler ise çoğunluktaydı, onların dediği gibi de oldu. Köşeli masa kuruldu. Yüksek Disiplin Kurulu toplandı; 5 teğmen ve 3 komutanın savunmalarını aldılar… 10 gün içerisinde de kararlarını açıklayacaklar… Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinden bir tuğgeneral, Teğmen İzzet Talip Akarsu’ya, “Deizm hakkında ne düşünüyorsunuz? Bayan Harbiyeliler nasıl ibadet ediyorlar?”…