KONUK YAZARLAR

DURDURUN DÜNYAYI “TERÖRSÜZ TÜRKİYE”DE İNECEK VAR!..

 

Söze her giren besmele gibi “Terörsüz Türkiye’yi kim istemez ki?” cümlesi ile başlamak zorunda hissediyor.

Bu cümleyi kurmadan AKP’nin politikalarını eleştirenler, terörsüz Türkiye’ye karşı çıkmakla veya “vatan hainliği” ile suçlanacaklar endişesini taşıyorlar…

Haksız da değiller…

Görünen köy kılavuz istemez…

☆☆☆

Ben, besmelesiz doğrudan konuya giriyorum:

Terörü bitirmek iki türlü olur: Ya terör örgütünü yenersiniz ya da arkasındaki güçle anlaşmaya varırsınız, terör biter.

Biz terör örgütünü yendik, (1) o halde ikinci adımı neden deniyoruz?

Bu soruya doğru yanıt verebilmek için bazı tespitleri öne çıkartmak gerekiyor:

PKK terör örgütünün arkasında, ABD ve AB vardır, artık bunu tartışmıyoruz bile.

PKK, iddia edildiği gibi Kürtlerin temsilcisi değil, emperyalizmin Türkiye’ye doğrulttuğu ve kullandığı bir silâhtır.

Binlerce şehit vermemize ve milyarlarca dolar harcamamıza rağmen, terörü tam olarak bitirdiğimiz de söylenemez.

Bunun nedeni terörist örgütlere verilen uluslararası destektir, biz o desteği kesemedik.

Bu yüzdendir ki düşmanın, önümüze ikinci kez koyduğu“müzakere süreci”ne rest çekemedik…

☆☆☆

Öyleyse:

Ya eskiden beri devam eden “terörle mücadele”yi sürdüreceğiz ya da müzakere masasına oturacağız.

Peki, emperyalistler sonsuza kadar PKK’ya destek olacaklar mı?

Bunu bilemiyoruz işte.

Asıl neden bu bilinmezlik olsa gerekir ki, AKP iktidarı arkasında uluslararası güçlerin durduğu PKK ile masaya oturmaya mecbur kalmıştır.

Bu mecburiyetin ana nedenlerini hiçbir zaman akıldan çıkartmamak gerekir:

Güneyimizde “İkinci İsrail” işlevini görecek olan kukla bir “Kürt Devleti” kurulması, aynı zamanda toprak bütünlüğümüzü de tehdit ettiği için “kırmızı çizgimizdir.

Devletimiz, böyle bir girişimi “savaş nedeni” kabul eder.

Suriye iç savaşı sonunda; böyle bir devletin kurulma olasılığına karşı, hukukun tanıdığı sınırlar içerisinde (2) sınır ötesi harekâtlar düzenleyerek (3) güvenliğimizi sağlamaya çalıştık.

Devletin savunma refleksidir ve meyruiyetleri tartışılamaz..

TSK’nın önemli bir gücü, halen de Suriye topraklarında bu nedenle konuşludur…

☆☆☆

Ne yazık ki, olaylar istediğimiz gibi gelişmiyor:

Beklenmedik bir anda Rusya Suriye sahasından çekilmek zorunda kaldı.

Suriye ve Irak’ta ABD ve aparatları (PYD/YPG, HTŞ, IŞİD vb.) ile karşı karşıya kaldık.

TSK‘nın kontrolündeki Özel Suriye Ordusu’nun durumu ise Türkiye’ye bağımlı ve belirsiz.

Dinci radikal örgütlerin, düşman olarak belledikleri İsrail, Suriye’nin savaş gücünü yok ettikten sonra, stratejik yerlerini de işgal etti.

Ahmet el Şara geçici hükümetinin İsrail’in isteklerini yerine getirmekten başka çaresi kalmadı.

Çok açıktır ki:

Suriye’de oyun kurucu ABD’dir.

ABD ve müttefikleri, İsrail’in topraklarını genişletmesine göz yumuyorlar ve komşu devletlerle arasına tampon bir devlet kurulmasını güvenlik açısından şart görüyorlar…

☆☆☆

Bir başka gerçek de şudur:

Türkiye bu düşmanca hareketlere silâhlı güçle karşı koyamıyor.

Çünkü Suudi ve diğer Arap ülkelerinin finanse edeceği “ABD-AB ve İsrail koalisyonu” ile uzun sürecek bir savaşı göze alacak durumda değiliz.

Bunun haklı nedenleri var:

Önce ekonomimizi mahvettiler.

Sonra silâhlanmamızın önüne türlü engeller koydular.

Bu koşullarda; hem böyle bir savaşı finanse edemeyiz hem de hava kuvvetlerimizi zaafa uğrattıkları için verimli kullanamayız.

İşin kötüsü, dış desteğimiz de kalmadı gibidir!

Hal böyle olunca, AKP iktidarı “Rusya gibi siz de sahadan çekilin ama biz sizi yenilmiş göstermeyelim” şeklindeki bir “teklifle” karşılaşmış ve bunu kabul etmiş olması olasılık dahilindedir!

☆☆☆

Çünkü karşımızdaki koalisyonla savaşacak durumda değiliz.

Savaşacak koşullarda olmadığımızın en açık kanıtları şu düşmanca eylemlere hak ettikleri karşılığı verememiş olmamızdır:

Eskiden beri düşman bildiğimiz Yunanistan’a karşı, Ege’deki adalarımızın neredeyse tamamını işgal etmiş olmasına rağmen, etkili bir adım atamamışız.

ABD ve AB’nin baskısı ile Doğu Akdeniz‘deki doğal gaz sahalarından çekilmek zorunda bırakılmışız.

Güvenliğimizi birinci derece ilgilendiren Kıbrıs‘a, yeni üsler kurulmasına ses çıkaramadığımız gibi, KKTC‘de bile İsrail’in toprak satın almasına engel olamamışız…

Topraklarımızda kurulu bulunan ve düşmanca hareket ettikleri FETÖ Darbe Girişimi sırasında kanıtlanan; İncirlik ve Kürecik üsleri yetmiyormuş gibi, üç tarafımızın NATO üsleri ile kuşatılmasını (4) da seyretmekten başka bir şey yapamamışız…

Bu tehlikeleri bertaraf edecek adımları uluslararası alanda etkili ve sonuç alıcı bir şekilde atamamışız…

☆☆☆

Devletimizi olası bir savaşı göze alamayacak kadar zayıf düşüren basiretsiz hükümetlerimiz, taviz üzerine taviz vererek günü kurtarmaya çalıştılar.

ABD ile yapılan “doğal gaz anlaşması” sonucu piyasa fiyatının çok üzerinde ödeyeceğimiz para,(5) neredeyse ABD’nin PKK’ye yaptığı yardımları karşılayacak seviyededir…

Aynı şekilde, İngiltere’den piyasa fiyatının çok üzerinde alınan “Eurofighter uçaklarına ödenen para” (6) da İngiltere’nin PKK’ya yaptığı yardımların sanki faturası olarak önümüze konulmuştur…

Savaşmadan yenilgiyi kabul etmiş ve sanki savaş tazminatı ödüyor gibiyiz!..

☆☆☆

Koşullar böyle gelişince, emperyalistlerin yakın gelecekte PKK’ya ihtiyaçları da kalmadı.

Boşta kalan militan kadroları, Suriye’ye intikal ettirip, SDG/YPG‘ye monte ettiler.

SDG dedikleri YPG ile PKK’nın toplamıdır zaten. (7)

ABD, kuklası olduğu tartışmasız olan Şara, ise verilen rolü oynayan etkisiz bir elemandır.

CIA‘nın kontrolündeki HTŞ (8) ve SDG ile Ortadoğu’nun şekillendirileceği bellidir.

Artık Türkiye’deki sarp dağlarda pahalı gerilla mücadelesi veren PKK’ya ihtiyaçları olmadığı için masraf etmeye de gerek kalmadığı düşüncesinde olmaları kuvvetle muhtemeldir…

Öte yandan, PKK zaten Türkiye topraklarında yenilmiş ve inlerinden çıkamaz duruma getirilmişti…

Bu yengiliden bir “zafer” çıkarma olasılığı doğmuştur, şimdi onu değerlendiriyorlar…

☆☆☆

Bu acı gerçeklerin yanında bir de şu hakim düşünce vardır:

AKP, ekonomik bağımlılık ve terörle eli kolu bağlı bir şekilde iktidarda kaldığı sürece emperyalizmin çıkarlarına asla zarar veremez.

Bu nedenle iktidarda kalması ABD-AB ve İsrail’in işine gelir.

Halk desteğini kaybeden AKP’yi, can suyu vererek bir dönem daha iktidarda tutmayı bu nedenle tercih ediyorlar fikri, yanlış değildir.

Bunun için de “Terörsüz Türkiye” masalını uydurdular…

Böylece AKP/MHP iktidarı, “terörü bitiren ittifak” olarak halk desteğini yeniden kazanabilir.

Mevcut iktidarı devam ettirmek, her iki partinin de işine gelmektedir.

Kurucu Önder” payesi verdikleri terörist başı Öcalan ile diğer PKK’lıların serbest bırakılması ve bu arada olursa anayasal kazanımlar, “bonus” değerindedir.

Bu da DEM Parti’nin işine gelir ve beklentisidir…

Bu yüzden AKP-MHP-DEM ortaklığı devam edebilir…

☆☆☆

Gelişmeler aksi yönde giderse; Türkiye’de siyasi yaşam çok da kolay olmayacaktır.

Olası bir iktidar değişikliğinde; 23 yıllık AKP iktidarından hukuksuzlukların, yolsuzlukların, haksızlıkların hesabını sormak gündeme gelebilir.

Devr-i sabık” yaratmama sözü veren Kılıçdaroğlu her ne kadar açılım yanlısı ise (9) de CHP’nin başında olmadığı/olamayacağı için iktidar sahip olanların bir gün sanık sandalyesine oturtulmaları olasılıklar dahilindedir.

O bakımdan “Terörsüz Türkiye” aldatmacası; ABD-AB ve İsrail’in olduğu kadar AKP, MHP ve DEM’in de işine gelmektedir…

Bu yüzdendir ki MHP, bu işi “beka meselesi” yapmıştır…

☆☆☆

Fikrimce:

Terörsüz Türkiye” palavrası, uzun vadeli korkunç bir “yıkım plânı”nın en önemli ayağıdır.

Son tahlilde; Cumhuriyet’i, Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve Atatürkçü Düşünce’yi hedef almaktadır.

CHP, kuruluş ilkelerine bağlı kaldıkça, bu plânın başarıya ulaşması kolay olmayacaktır.

Yapılanlara meşruiyet kazandırmak; ancak komisyon marifetiyle TBMM‘yi ve CHP‘yi işin içerisine almakla mümkün olabilecektir.

Komisyon aracılığı ile TBMM terör örgütü liderinin ayağına götürülmek istenmektedir.

Düşüncesini öğrenmek gerçekçi değildir, zira düşüncelerini aktarmıştır ve aktarmak için önünde bir engel bulunmamaktadır.

Bu çalışma bir bakıma siyasi iktidarın kontrolü altındaki (10) Öcalan’ı Kürtlere meşru lider olarak kabul ettirmek içindir…

AİHM kararına rağmen, Kürt seçmene sempatik gelen -silâhlı mücade yerine demokratik siyaseti belimseyen, tek adama yerine kolektif aklı önceleyen- Selahattin Demirtaş‘ın tahliye edilmemesi ile fikirlerinin görmezden gelinmesini, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Erdoğan’a söylediği “Seni başkan yaptırmayacağız” sözlerine bağlamak çok da doğru ve yerinde bir tespit değildir.

CHP’nin İmralı’ya gitmesi için yoğun çaba sarf edilmesinin temel nedenin meşruiyet sorunu olduğunu kabul etmek gerekir.

Gelecek seçimlerde “Kürt oylarının CHP’ye katkısının sona ereceği” ve “CHP terörün bitirilmesine karşı geliyor” şantajlarına boyun eğmeyen CHP’nin genç ve dinamik kodrosunun dik duruşunu alkışlamak gerekir.

AKP ile DEM Parti’nin yapmayı deneyecekleri anayasa değişikliğinin de demokrasinin gelişmesine ve halkın temel sorunlarının çözümüne bir katkı sağlayamayacağı açıktır.

Hükümetin, Kürt kökenli belediye başkanlarına verilecek olan siyasi rüşvetler (11) karşısında DEM’in rota değiştirmeyeceğini kimse garanti edemez.

Öte yandan PKK’nın kendini fesh etmediği (12) de ayrı bir gerçeklik olarak önümüzde durmaktadır.

Bu nedenlerle CHP’nin “Terörsüz Türkiye” çalışmalardan uzak durma kararı doğrudur.

Bu yüzdendir ki, CHP’nin bu son dik duruşunu; doğru, haklı, umut verici ve yol gösterici buluyorum...

Türk halkının çoğunluğunun takdirini aldığından da kuşku duymuyorum…

TBMM’de kurulan bir komisyonun, terörist başını cezaevinde ziyaret ederek görüşlerini almak istemesi Türk milletinin başını öne eğer…

☆☆☆

Düşünün bir kere; ya CHP de aynı potanın içerisine girseydi, hükümetimizin oyun kuruculara hiçbir konuda direnmesi söz konusu olabilir mişdi?

Ve hiçbir mazeret ileri sürmeden emperyalistlerin tüm isteklerini yerine getirmek zorunda kalacaklardı…

İşin en güzel yanı:

CHP bu kararı ile hükümetin de elini güçlendirmiştir…

İyi ki varsın CHP…

İyi ki de doğru ellerdesin…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR

(1) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: ”Teröristleri ayakkabı numarasına kadar biliyoruz. Adım atamıyorlar, kıpırdayamayacaklar.”

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/suleyman-soylunun-teroristlerin-ayakkabi-numarasina-kadar-biliyoruz-dedigi-video-yeniden-gundem-oldu-748832h.htm

(2) https://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/17_3_5.pdf?utm_source=chatgpt.com

(3)https://stratejikortak.com/2018/10/tsknin-yurt-disi-operasyonlari.html?utm_source=chatgpt.com

(4) https://www.booksonturkey.com/rusya-ve-turkiye/

(5) https://www.ekonomist.com.tr/makale/abd-ile-lng-anlasmasi-kazanc-mi-yuk-mu–66182

(6)https://www.sokgazetesi.com.tr/eurofighterla-ilgili-carpici-iddia-235-milyon-sterlin-pahaliya-aliyoruz

(7)https://www.turkhabergazetesi.com/haber/_sdg_dediginiz_ypgdir_o_da_pkkdir-52620.html

(8)https://www.ulusal.com.tr/gundem/hts-orgutu-kime-hizmet-ediyor-kim-kurdu-kim-yonetiyor-idlib-suriye-8437772

(9)https://www.sozcu.com.tr/kilicdaroglu-sessizligini-bozdu-chp-arinmalidir-p261594?fbclid=IwY2xjawOPen5leHRuA2FlbQIxMQBzcnRjBmFwcF9pZBAyMjIwMzkxNzg4MjAwODkyAAEeP2ny0Ts3RWdg01XhnaFhDG7TVCKfveJoC7_u_ZvxY6ZBWgdcMezhSfuNiPE_aem_jekNpusQJRsldqZI4et0Zg

(10) PKK lideri Abdullah Öcalan; 2019 Yerel Seçimlerine 11 gün kala Akademisyen Ali Kemal Özcan tarafından kamuoyuna açıklanan mektup Kürt seçmenlere; tarafsız kalmaları mesajını ileterek, dolaylı olarak AKP adayı Binali Yıldırım’a destek vermelerini istemiştir. Bu arada kesilen görüşmelerin de sürdürüldüğünü ima ederek, hükümetle temal halinde olduğunu duyurmuştur.

(11) Yerine kayyum atanan Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, hakkında açılan davadan beraat etmiştir. Büyük olasılıkla görevine de iade edilecektir. Kent koalisyonu (Kürt seçmenlerin desteği) ile Esenyurt Belediye Başkanlığına seçilen Prof. Dr. Ahmet Özer de tahliye edilmiş olup, siyasi iktidarın isteği doğrultusunda büyük olasılıkla o da beraat kararı alabilecektir. Daha sonra da yerlerine kayyum atanan diğer DEM’li belediye başkanlarının görevlerine iade etmeleri gündeme getirilirse, buna da şaşırmamak gerekir. O zaman sadece şu soruyu soracağız: Suçları yoktuysa neden görevden alındılar, vardıysa nasıl göreve başlatıldılar?.. Bir diğer siyasi rüşvet de Öcalan’ın tahliye edilip, “umut hakkı”ndan yararlandırılacağı sözünün verilmesidir.

(12) “PKK yöneticileri ve destekçileri, yalnızca silah bırakmanın yeterli olmadığını; ‘hukuki güvence’ ve yasal bir çerçevenin oluşturulması gerektiğini” fesihten sonra istediler.

https://kritikbakis.com/wp-content/uploads/2025/07/DISARMAMENT_PKK.pdf?utm_source=chatgpt.com

Aynı şekilde “Lider Apo’nun demokratik siyasette hakkının tanınması” gerektiği de fesihten sonra ifade ettiler.

https://www.institutkurde.org/en/info/latest/main-points-of-pkk-decision-to-disband-and-disarm-13700/?utm_source=chatgpt.com

PKK, Öcalan’ın daha aktif bir siyasi rol alabilmesi için “serbest bırakılmasını ya da statüsünde değişiklik yapılmasını” talep ettiğini haber yapmıştır.

https://bianet.org/haber/pkk-calls-for-ocalans-release-and-legal-reforms-to-implement-disarmament-307410

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Can alıcı soru şudur:

PKK kendini feshetmişse, olmayan PKK adına bu açıklamalar yapılabilir mi?

Demek ki, “fesih” kamuoyunu oyalamak içindir. Silâh yakma şovu da bu nedenle inandırıcı değildir.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir