NEREDEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEN NEREYE!..
Müslüman Türkler ve Araplar, “dünyanın öküzün boynuzları üzerinde durduğuna” uzun yıllar inandılar.
Öküzün ne üzerinde durduğunu ise hiç sorgulamadılar.
Öküz yorulunca kafasını salladı mı “zelzele” oluyormuş!
Binlerce, belki de on binlerce masum insan, bu zelzelelerden hayata veda ediyordu…
Buna da bir açıklama getiren olmadı.
“Allah’ın bir hikmetidir” deyip geçtiler…
✫ ✫ ✫
Gölcük depreminden sonra, depremlerin nedenini, Orduevlerinde dans yapılmasına içki içilmesine bağlayacak kadar ileri giden din adamları da oldu.
Nice insanlar bu sahtekarların peşlerinden gittiler.
Mümin faniler, dünyayı boynuzları üzerinde tutacak kadar güçlü ve büyük olan o öküzün, yorulmuş olabileceğine uzun yıllar inandılar.
Öküzün boynuzları üzerinde duran dünyanın; DÜZ mü YUVARLAK mı olduğunu, günaha girmemek korkusu ile- kimseye soramadılar.
Bu koca öküz; ne yer, ne içer onun cevabını da gelecek kuşaklara bıraktılar.
Sonunda meseleyi muhkem bir hadise bağlayarak halletme cihetine gittiler…
✫ ✫ ✫
Bazı aklı evveller, ortalığa düşüp varlığı bile şüpheli olan o hadis için şunları söylediler:
“Cenab-ı Allah, yarattığı her nesne için bir melek görevlendirmiştir. Dünya için de iki melek görevlendirmiştir. Bunlar SEVR (öküz) ve HUT (balık) isimli meleklerdir. Burada öküz ile kastedilen Sevr meleğidir.”
Bir başka aklı evvel kesim ise şu yorumu yaptılar:
“Peygamberimizin yaşadığı devirde insanların başlıca geçim kaynakları TARIM ve AVCILIK idi. Öküz tarımı, ekip biçmeyi, balık ise avcılığı remzeder. Dolayısıyla dünya çiftçilik ve avcılık üzerine kuruludur. O hadis ise anlatılmak istenen budur.”
Hadis yorumcuları, sonunda meleklerden feleklere hızlı bir geçiş yaparak şu şekilde anlaştılar:
“Dünya FELEKLER ve BURÇLARIN yer aldığı bir sistem içindedir. Dokuz kat feleğin her biri kendi içinde on iki zaman dilimine bölünür. Her bir dilim bir burçtur ve bunlardan ikisinin adı Sevr ve Huttur, yani öküz ve balık. Hz. Peygamber’e SORULDUĞU ANDA dünya sevr burcunda olduğu için öyle cevap verilmiştir. Bir başka seferinde İSE Balık burcunda iken sorulmuştur. Dolayısıyla kastedilen içinde bulunulan zaman dilimidir…
✫ ✫ ✫
Seneler; ah şu seneler….
Göz açıp kapayıncaya kadar, nasıl da -su gibi- önümüzden akıp gittiler.
Gelen senelerde işin içerisine bilim adamları girdiler:
Teleskoplarını gökyüzüne çevirdiler.
O güne kadar, din adına anlatınların palavra olduğunu tespit ettiler.
Öyle de:
Bu tespitler yapılana kadar, Engizisyon mahkemelerinde ağır işkenceler altında ne canlar kaybedildi, haberiniz oldu mu?
Çoğu din adamlarını “afaroz” edilip lanetlendiler.
Nice akıllı insanlar, bir kalemda “kafir” ilân edildiler…
“Niyazi” olup giden, o binlerce masum için, ulemaya mensup olan aliler, Yüce Tanrı’dan af bile dilemediler…
✫ ✫ ✫
Nihayet, dünyanın ışık hızı ile genişleyen evren içerisinde bir nokta kadar bile yerinin olmadığı keşfedildi.
Binlerce belki de milyonlarca güneş sistemi içerisinde şu bulutların arkasına saklanan GÜNEŞ’in etrafında dönen gezegenlerden sadece birinin bu dünya olduğunu ispat ettiler.
Hatta, insanoğlu maddenin fiziksel ve kimyasal niteliklerini taşıyan en küçük yapı taşı olan atomun çekirdeği etrafında dönen elektronların, ışık hızına yakın bir hızla (ışık hızı saniyede 300 bin km yol alır) döndüklerini de saptayıp, bu sistemin bozulması ile ortaya çıkacak müthiş (nükleer) enerjiyi kullanmaya başladı…
Ulemadan sayılan o eski yorumcular, dünyanın konumunu ve durumunu anlatmayı bırakıp, “cihat” konusunu işlemeye başladılar!..
✫ ✫ ✫
23 Nisan 2025 günü İstanbul’da yaşanan ve daha önce bilim insanları tarafından öngörülen depremlerle ilgili yorumlar yapılırken, bazı sorular aklıma geldi:
Yer kürenin kilometrelerce altındaki sert kayalardan oluşan yer kabuğunun kırılması ile ortaya çıkan (P ve S) sismik dalgalarını okuyarak; -şimdilik- 9 sn sonra deprem olacağını haber veren ve akla gelebilecek bir sürü (binaların doğal gazını kesme, elektrik alımını devre dışı bırakma, asansörleri en yakın kata çekerek çalışmasını durdurma vb. gibi) tedbirin, otomatik olarak alınmasını sağlayan “erken uyarı sistemi” bu depremde görevini hakkıyla yaptı ve kendini ispatladı.
Bu sistemin, geliştirilerek çok daha erkenden deprem olacağı uyarısını yapacağı, bilimin ve insanlığın haklı bir beklentisidir…
✫ ✫ ✫
Necip Fazıl’ın bir dizesi ile bitirelem mi, ne dersiniz?
Yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim,
Yokuşlara kardeş olan düzler bilirim,
Dünya öküzün üstünde derler ama,
Dünyanın üstünde nice öküzler bilirim…
Av. Cemil Can