“TURPLA ŞALGAMLA DEVLET YÖNETİLMEZ”!..
“CHP’YE kayyum atamak” fikri -hangi sivri zekâlının ise- Cumhur İttifakı’nın en büyük “siyasi hata”sı olacaktı.
Bu fikri, ittifak içerisinde bir “kurtuluş” ve “gerilemeyi durduracak” bir hamleler gibi savunanlar vardır kuşkusuz!
Onlar, haklarındaki düşüncemi birazdan öğrenecekler.
Ama öncelikle şu kadarını söylemeliyim:
“Yönetim kayyumuna ihtiyacı olan partiler; AKP ile MHP’dir ve asıl bu iki partiye kayyum atanması gerekir” fikrini, şaka yollu bile olsa telaffuz etmek, büyük saçmalık ve affedilmez bir aymazlıktır.
“Kayyum” kurumunu, siyasi yaşantımızdan bir daha geri gelmemek üzere çıkartıp atmak gerekir…
Millet iradesine saygının gereği budur…
☆ ☆ ☆
Kayyum fikrini Cumhur İttifakı’na dayatanlar, fikrimce Erdoğan’ın iktidardan düşmesini canı gönülden arzulayan “kripto FETÖ’CÜ” olan, AKP düşmanlarıdır.
Bu kişiler, iktidar içerisinde nasıl yuvalanmışlar sorusuna yanıt bulmak çok zor değildir:
Tarih boyunca iktidarların “hukuka aykırı işlem ve eylemleri”ni yapacak insanlara her zaman ihtiyaç duymuşlardır.
MHP’nin suç örgütü liderleri ile içli dışlı ilişkisi tipik bir örnektir.
Öte yandan, siyasi iktidar kadro sıkıntısı nedeniyle, her zaman potansiyel suç örgütü liderlerine veya elemanlarına ihtiyaç duymuştur.
Bu ihtiyaçtan yola çıkarak AKP’ye sızmak, orada yükselmek ve yönetim kademelerine gelmek olanaklıdır.
Örneğin; FETÖ mensubu olup da pişmanlık belirtip “af dileyenler” bunların bir kesimini oluştururlar.
Bu tiplere görev verilince, her türlü hukuksuzluk ve yolsuzluk da yaptırılabilir…
Bu olasılık her zaman vardır…
☆ ☆ ☆
İşte AKP iktidarlarının geri adım attığı bütün hamlelerinin ardında, bu kişilerin varlığını aramak siyasi aklın gereğidir.
Öyle değil de AKP’nin siyasi aklı bu tür fikirleri hayata geçiriyorsa, o zaman şu fikri de kabul etmek gerekir:
Neye mal olursa olsun, “karşıdevrimi gerçekleştirmek” için her olayı “fırsata” çevirip bir adım daha ilerlemek hedefleridir…
Ve bu hedefe yürümek için maliyet hesap etmezler!
Bu olasılığa karşı da Cumhuriyetten yana olanların, kısaca tüm muhaliflerin birlikte hareket etmesi şarttır…
☆ ☆ ☆
İlginçtir; İmamoğlu’nun diplomasının iptali ile başlayıp, akıl almaz hukuka aykırılıklarla devam eden süreç; yeni “kurtarıcılar” ve “liderler” yaratmıştır…
Kanımca ne Ekrem İmamoğlu, ne Özgür Özel ne de Mansur Yavaş böyle bir yükün altına gireceklerini akıllarına bile getirmemişlerdi.
Onları muhalefetin liderleri AKP’nin yanlış politikaları yapmıştır…
Şimdi isteseler de geri dönülmez bir yola girdiler…
☆ ☆ ☆
Türk halkı bu son yıllarda acayip politize olmuştur:
23 yıllık AKP iktidarı ile ülkenin ne hale geldiğini karşılaştırmalı olarak sıradan yurttaşlar bile yapabilmektedirler.
Bu iktidar, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Adriyatik’ten Çin denizine” sözleri ile ifade ettiği Türki Devletler Teşkilatı dayanışmasını kısa süre içerisinde yerle bir etti:
Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın Güney Kıbrıs Yönetimi’nde elçilik açmaları (1) dış politikamızın iflası anlamına gelmektedir.
Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt’ın 17 Nisan 2025 tarihli haberine göre, Almanya, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını “Türk demokrasisine saldırı” olarak nitelendirilmiş ve daha önce plânlanan Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının satışını onaylamamıştır. (2)
Bu durum Türkiye’nin hava savunmasına indirilmiş ağır bir darbedir.
Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arayan sondaj gemilerimizin ABD ve AB’nin baskısı ile Karadeniz’e çekilmesi (3), ulusal çıkarlarımızdan verilmiş önemli bir tavizdir…
Ekonomik krizlerle boğuşan Türkiye’nin bu durumunu fırsata çeviren Yunanistan, Ege Denizinde yetki alanını 12 mile çıkartmaya kalkışması (4) ve daha önce işgal ettiği Türkiye’ye ait adalara asker yerleştirmesi (5) karşısındaki suskunluk boynumuzu öne eğmiştir…
Suriye’nin kuzeyinde kurulan “PYD/YPG devleti”ni tanımamız için önümüze atılan “PKK terörünü bitirme” havucuna sarılmak, Türk halkının kabul edebileceği bir duruş olamaz…
Cumhur İttifakı’nın iktidarı bırakmamak için verebileceği tavizlerin onulmaz yaralar açacağı gün gibi ortadadır…
☆ ☆ ☆
İç politikadaki durum ise daha da içler açısıdır:
Emekliler ve asgari ücret ile yaşamak zorunda kalan milyonların, pazarlardan sebze ve meyve artıkları ile karınlarını doyurmaları (6) “tarım ve hayvancılık ülkesi” olmakla övünen Türkiye’nin bir ayıbıdır.
Tabanda başlayan homurdanmaları kesmek için her Allah’ın günü bir yalan senaryo ile uyanmak kaderimiz olamaz.
“560 milyar dolar” neredeyse Türkiye’nin yıllık ihracatına yakın bir miktar olup, merkezi bütçeden bile büyük bir rakamdır.
İBB’nin 6 yıllık toplam bütçesi ise 774 milyar TL civarında olup, yaklaşık 20 milyar dolara karşılık gelmektedir.
Ekrem İmamoğlu’nun göreve gelmesinden sonra, “trol” hesaplardan yapılan “560 milyar dolarlık yolsuzluk yapıldığı” iddiası, yandaş medyanın ortaya attığı bir yalandır; manipülasyon ve bilgi çarpıtmasıdır… (7)
İktidarın, bu iddialara sessiz kalarak destek vermesi olacak şey değildir….
☆ ☆ ☆
Ana Muhalefet Partisi CHP‘nin, basiretsiz ve liyakatsiz yöneticilerin yarattığı iç ve dış sorunları mitinglerle protesto etmesinin engellenmeye çalışılması; üniversite öğrencilerinin boykotunun polis şiddetiyle bastırılmaya kalkışılması, ardından lise öğrencilerinin sokağa çıkmalarının cezalandırılacağı tehdidi, velilerde ve halkın tüm kesimlerinde tedirginlik yaratmıştır…
CHP’nin yönettiği “Gazze’deki soykırımı protesto” yürüyüşünün polis barikatıyla engellenmesi,(8) buna karşılık iktidara yakın TÜGVA‘ya Galata Köprüsü’nde miting yapması için izin verilmesi (9) “adalet arayışı” çığlıklarını ayyuka yükseltmiştir…
☆ ☆ ☆
Anketler gösteriyor ki, iktidar ortaklarının halk desteği her geçen gün azalmaktadır.(10)
Korkarım ki, pek yakında “iktidarın meşruiyeti” de tartışılmaya başlanacaktır.
Kabul etmek gerekir ki, Erdoğan’ı 23 yıl iktidarda tutan “kutuplaştırma politikası” tam tersi etki yapmakta ve muhalefetin birleşip ve güçlenmesine yaramaktadır…
Kutuplaşmalar Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü zedeleyicidir…
Halk desteği azalan iktidarların dış devletler karşısında dik durmaları ise imkânsızdır.
Bu yüzden ödenecek faturaları birlikte ödemek mecburiyeti vardır.
O halde, şapkalarımızı önümüze koyup çareler üretmek, yöneticiler kadar bizlere de düşmektedir…
☆ ☆ ☆
Yozgat Mitingi’ni (11) okuyamayan bir iktidarın, ayaklarının yere bastığını söylemek de imkânsızdır.
Çiftçinin nabzının tutmak isteyenler, “turp ile, şalgam ile ülke yönetilmez; adaletle yönetilir” sözlerine kulaklarını tıkayamazlar…
Bu tabloyu gördükten sonra aklıma ilk gelen çözüm:
Acilen bir “milli hükümet”in (12) kurulmasıdır.
Ardından “6’lı Masa”nın ürettiği “güçlendirilmiş parlamenter sistem”e geçmek için “yeni Anayasa” taslağını hızla Meclis’ten geçirerek “tek adam rejimi”nden bir an evvel kurtulmaktır. (13)
☆ ☆ ☆
Bu arada:
AKP’nin kendini baştan aşağıya sorgulaması ve “kripto FETÖ’CÜLERİ” tespit ederek, tasfiye etme zamanının da geldiğini vurgulamam gerekiyor…
Aksi halde, böyle yamalı bir rehin alınmış bir iktidarın ülkeye vereceği zararlar, telafi edilemeyecek seviyelere ulaşacaktır…
Bu ülke hepimizindir…
Av. Cemil Can
DİPNOTLAR
(2) Almanya Türkiye’ye Eurofighter ihracatını durdurdu: Gerekçe İmamoğlu! – Sözcü
(3) Milyar dolarlık deniz sondaj filomuz Karadeniz’de bekliyor
(4)Yunanistan 12 mil haritasını sunuyor, Ankara ise izliyor – Sözcü
(5) Türkiye-Yunanistan Gerginliği: Ege Adalarının Aidiyeti
(7) İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt: Bin 200 denetimde temiz çıktı!
(8) CHP’nin Filistin yürüyüşüne polis izin vermedi, arbede çıktı
(9) 1 OCAK’TA GALATA KÖPRÜSÜ’NDE “BİR GÜNEŞ DOĞUYOR” – TÜGVA
(10) Son anket sonucu açıklandı: İşte partilerin oy oranları
(11) https://youtu.be/4IBIozYOO-0?si=Wrku2k-7TsNC6uba
(12) Türkiye hükûmeti – Vikipedi
(13) Altılı Masa Hazır, İşte Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in Anayasası – Cumhuriyet Halk Partisi