“DEVLET SIRRI” VE CASUSLUK SUÇLAMALARI!..

Kamuoyunun “Mutlak Butlan Davası” olarak bildiği CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nn iptaliyle açılan davanın reddedildiği gün; CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, İmamoğlu’nun seçim kapmanyasını yürüten siyasi danışmanı Necati Özkan ve TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Merdan Yanardağ hakkında “casusluk” suçlaması ile yeni bir soruşturma başlatıldı…
Basına sızdırılan bilgilere göre, şüpheliler 2019 Yerel Seçimlerini “yabancı istihbarat servisleri” ile birlikte yönlendirmekle, başka bir deyişle; İstanbul’daki “seçmen bilgileri ve dijital verileri” (1) yabancı istihbarat örgütlerine sızdırmakla suçlanıyorlar.
İşin içerisinde “yabancı istihbarat örgütleri” işbirliği ve “casusluk” suçlaması olduğuna göre, doğal olarak bu defa hazırlanacak olan iddianame ile bazı devletler (büyük olasalıkla ABD, İngiltere ve İsrail) de suçlanmış olacaklar!
Yerel seçimlerimizi hangi istihbarat örgütlerinin nasıl yönlendirdiğini merak edenler, bundan sonraki gelişmeleri polisiye romanı tadında yandaş kanallardan izleyebilecekler…
Avukatların bile çoğunun meslek yaşamları boyunca karşılaşmadıkları “casusluk davaları”nın niteliğini sıradan vatandaşların bilmesi elbette ki beklenemez…
Bu nedenle bu haftaki yazımızda bu konu ile ilgili temel kavramları anlatmaya çalışacağım…
Bu soruşturma, 4 Temmuz 2025 tarihinde “casusluk” suçlamasıyla tutuklanan Hüseyin Gün (2) adlı şüphelinin dijital materyallerinin incelenmesiyle başlamıştır.
Ele geçirilen materyallerde, sivil kişilerin erişemeyeceği askeri mühimmat ve silâh fotoğrafları ile İsrail vatandaşlarına ait pasaport görselleri tespit edilmiştir.
Ayrıca:
Hüseyin Gün’ün, Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyası direktörü Necati Özkan ile dijital istihbarat toplama, seçim stratejileri ve güvenlik önlemleri hakkında yazışmalar yaptığı belirlendiği iddia edilmektedir.
Bu yazışmalarda, tutuklanmadan önce İBB sözcülüğü görevini yapan ve daha sonra İBB iştiraki Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı olan Murat Ongun‘un cep telefonuna casus yazılımla virüs bulaştırıldığı (enfekte olduğu) ve bu nedenle bazı toplantılara telefon getirilmemesi gerektiği gibi detaylar da yer almaktadır. (3)
Soruşturma kapsamında, Ekrem İmamoğlu ve Necati Özkan’ın “çıkar amaçlı suç örgütü” yöneticisi oldukları iddia edilmiştir.
Merdan Yanardağ’ın da Hüseyin Gün ile irtibat kurarak seçim sürecinde basın ayağını organize ettiği ve yabancı istihbarat servisleriyle iş birliği içinde seçimlerin “manipüle” edilmesine yönelik faaliyetlerde bulunduğu öne sürülmüştür.(4)
Dolayısıyla bundan sonraki gelişmeler heyecanla ve dikkatle izlenecektir…
Çünkü:
İddiaya göre “İstanbul Senin” uygulaması üzerinden 4,7 milyon kullanıcının verisi ve “İBB Hanem” uygulaması üzerinden 11 milyon vatandaşın sandık verilerinin yabancı ülkelere sızdırıldığı iddia edilmektedir… (5)
Şimdi, önümüzdeki günlerde sıkça duyacağımız anlaşılan “casus” sözcüğünün ne anlama geldiğini öğrenelim:
TDK Sözlüğüne göre, “Bir devlet veya kuruluşun gizli amaçları için çaşılan kimselere casus veya ajan deniliyor.
Türk Ceza Hukukunda:
Casusluk, genel anlamıyla bir devletin güvenliği, savunması veya dış ilişkileriyle ilgili gizli bilgilerin, başka bir devlet veya yabancı unsur yararına elde edilmesi, açıklanması ya da aktarılması fiili olarak tanımlanır.
Bu fiil, devletin egemenliğini, güvenliğini ve çıkarlarını tehlikeye soktuğu için Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” arasında düzenlenmiştir. (6)
Bu suçun konusu: Devletin güvenliği, savunması veya siyasal yararları açısından gizli kalması gereken bilgi veya belgelerdir...
Suç teşkil eden eylem ise: Gizli kalması gereken bilginin temin edilmesi, açıklanması, aktarılması, ifşa edilmesi veya yayınlanmasıdır...
Korunan hukuki değer, Devletin güvenliği, siyasal bağımsızlığı ve savunmasıdır.
Bilgi “devletin güvenliği veya dış ilişkileri açısından gizli” olmalıdır.
Basit kurumsal bilgi bu suçun işlenmesi için yeterli değildir…
Devletin güvenliği bakımından ‘gizli’ kalması gereken bilgi nedir?
Türk Ceza Kanunu (TCK) bu kavramı doğrudan tanımlamaz, ancak hem kanun gerekçeleri hem de yargı içtihatları ve mevzuat bu konuda bazı ölçütler (7) sunar.
Gizli bilgi:
Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, bütünlüğüne, iç veya dış güvenliğine, savunmasına, uluslararası ilişkilerine veya siyasal yararlarına zarar verebilecek nitelikteki bilgi veya belgelerdir. (8)
Gizli kalması gereken belgeler “Devlet sırrı” (9) niteliğindeki belgelerdir.
Kamuoyunun “MİT TIR’LARI HABERİ” (10) ve “KOZMİK ODA’NIN ARANMASI” (11) olarak hafızasına kazınmış iki olayla ilgili olarak verilen kararlar, bu konuda yol gösterici olmuştur.
MİT TIR’ları ile ilgili operasyona ait detaylar devlet güvenliğini ilgilendiriyordu.
Yayınlar, Türkiye’nin dış politikasına zarar verebilirdi.
Mahkeme, bu fiili TCK m. 329 ve 330 kapsamında değerlendirdi; yani “devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgi açıklama” suçu oluştuğuna kanaat getirdi.
Kozmik Oda’nın Mahkeme kararı ve yetkili makamların izni ile aranması ise, birkaç yönden halen tartışılmakta beraber, “yetki aşımı” olarak değerlendirilmiştir.
Kozmik oda olayında tartışma tam da burada çıktı.
Çünkü odalara giren kişi/kişiler mahkeme kararıyla hareket eden savcılardı.
Yani yargı yetkisi çerçevesinde işlem yapıyorlardı.
Ancak daha sonra ortaya çıkan bulgulara göre:
Yetkili mercilerin sınırlarının aşıldığı,
Belgelerin amaç dışı kopyalandığı,
Bazı bilgilerin dışarıya sızdırıldığı iddia edildi.
Eğer bu iddialar doğruysa, o zaman eylem hukuka aykırı hâle gelir ve
TCK 327 veya 328 kapsamında suç teşkil eder…
11 nolu dipnottaki bağlantıları açmanızı ve zaman ayırarak o günlerde yayınlanan haberler ile değerlendirmeleri mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum…
Ancak ondan sonra konuya hakim bir şekilde yeni başlayan casusluk soruşturmasını izleyebileceksiniz…
İyi seyirler efendim…
Av. Cemil Can
DİPNOTLAR:
(1) Türkiye’de “seçmen bilgileri” ve “dijital veriler” birden fazla kurum ve sistemde toplanır ve korunurlar. Nüfus ve Seçmen Bilgileri, Türkiye’deki tüm vatandaşların TC Kimlik No, ad-soyad, adres, aile bilgileri olup, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİ) tarafından tutulurlar. Seçmen listeleri bu kurumdan Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) aktarılır. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), tüm seçmenlerin sandık, ilçe ve il bilgilerini tutar. Seçmen listeleri seçim dönemlerinde parti ve adaylara sınırlı erişimle sağlanır. Bu listeler hukuki olarak yalnızca seçim amaçlı kullanılabilir, başka bir amaç için paylaşılması yasaktır.
İBB veya ilçe belediyelerinde “İstanbul Senin” veya “İBB Hanem” gibi uygulamalar ile de belediye hizmetleri kapsamında vatandaş bilgileri toplanır. Dijital veriler bu uygulamalarda toplanan verilerdir.
(“İstanbul Senin” uygulaması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından geliştirilen ve vatandaşlara belediye hizmetlerini dijital ortamda sunmayı amaçlayan bir mobil uygulamadır. İşlevleri hem belediye hizmetlerini kolaylaştırmak hem de vatandaşların geri bildirimlerini toplamak üzerine odaklanmıştır. “İstanbul Senin” normalde belediye hizmetleri için kullanılan bir uygulamadır, seçmen verileri doğrudan erişim kapsamına girmez. Hukuki sorunlar, verilerin yetkisiz kişilerce veya seçim amaçlı olarak kullanılmasında ortaya çıkar. Casusluk soruşturmalarında, iddia edilen risk genellikle belediye verilerinin başka veri setleri ile birleştirilmesi ve yetkisiz şekilde paylaşılması halinde söz konusu olabilir. Bu uygulamalarda: Adres bilgileri, telefon, e-posta sosyal hizmetler, yardım ve başvuru kayıtları, Belediye uygulamalarında yapılan başvurular ve geri bildirimler ile bazı durumlarda konum ve yerel tercih bilgileri bulunur. Belediye çalışanları bile sadece yetki alanındaki veriye ulaşabilirler.
“İBB Hanem” uygulaması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) geliştirdiği bir başka dijital hizmet platformudur ve özellikle belediyenin saha çalışmalarını ve vatandaş hizmetlerini takip etmeye odaklanır. “İstanbul Senin” uygulamasına benzer, ama daha çok veri toplama, saha organizasyonu ve analiz odaklıdır. Belediyenin hizmet ve saha ekiplerinin çalışmalarını dijital ortamda organize etmek, vatandaşlardan gelen başvuru, şikâyet ve talepleri merkezi bir sistemde toplamak, belediye politikalarının ve hizmet süreçlerinin etkinliğini ölçmek için kullanılır. Her iki uygulamada toplanan veriler: Ad-soyad, iletişim bilgileri, adres gibi kişisel veriler, başvuru ve şikâyet detayları, saha ekipleri ile ilgili konum ve faaliyet bilgileri ve başvuruların durumu, çözüm süresi ve geri bildirimleri yer alır.)
(2) “Başsavcılık, şöyle bir fotoğraf çiziyor: Hüseyin Gün; İngiliz, Amerikan ve İsrail istihbarat servisleriyle ilişkili. Aynı zamanda Gülen Cemaati’yle ilişkili. 2019 seçimleri sürecinde, İmamoğlu’nun kampanya direktörü Necati Özkan’la Hüseyin Gün, kampanyada birlikte çalışıyorlar ve Gün, Özkan’a talimatlar veriyor. Açıklamaya göre öykü, Hüseyin Gün’ün üvey oğlu Ü.D.A.’dan 112’ye gelen bir ihbarla başlıyor. Üvey oğul, Gün’ün ajan olduğunu söylüyor, Emniyet’e davet ediliyor, Gün’ün cep telefonu ve el yazısı belgelerini götürüp polise teslim ediyor. Ardından soruşturma genişliyor. MASAK ve MİT de sürece müdahil oluyor.”
(3) https://www.haberler.com/haberler/ekrem-imamoglu-casusluk-sorusturmasi-nedir-neyle-19183374-haberi/
(4) https://www.dha.com.tr/gundem/imamogluna-casusluk-sorusturmasinda-detaylar-2744760
(5) https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/murat-agirel/tele1-sorusturmasi-ve-ekrem-imamoglu-2446747
(6) TCK m. 327 – Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Temin Etme
Devletin güvenliği veya iç/dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri, yasadışı yoldan elde eden kişi 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK m. 328 – Siyasal veya Askerî Casusluk
Devletin güvenliği veya iç/dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri, yabancı bir devlet veya örgüt yararına temin eden kişi, 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK m. 329 – Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Açıklama
Bu tür bilgileri açıklayan, ifşa eden veya yayınlayan kişi 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası alır.
TCK m. 330 – Siyasal veya Askerî Casusluk Amacıyla Açıklama
Bilgileri yabancı bir devlet veya örgüt yararına açıklayan kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Devlet Sırları Kanunu Tasarısı, “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar” bölümü ve Devlet Arşiv Hizmetleri Yönetmeliğinde tanımlanmıştır.
MADDE 7– (1) İşlem gördüğü dönemde gizlilik derecesi olan veya gizli kabul edilen ve halen bu özelliklerini koruyan belgeler gizlilikleri kaldırılmadıkça bu özelliğini muhafaza eder.
(2) Gizlilik dereceli arşiv belgesi, Başkanlığa geçtikten sonra da gizli kalır. Bu çeşit arşiv belgesinin gizliliğinin kaldırılmasına, yükümlülerin görüşü alındıktan sonra Başkanlıkça karar verilir. Gizliliği kaldırılan arşiv belgelerine, “… tarih ve … sayılı karar ile gizliliği kaldırıldı” ibaresi düşülür.
(3) Başkanlığa devredilen arşiv belgelerinin gizliliğini kaldırma iş ve işlemlerine yönelik hususlar, Başkanlıkça çıkartılacak yönerge ile belirlenir.
https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=33899&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5
(-8-) Askerî Güvenlik: Savunma planları, seferberlik düzenlemeleri, üs ve radar yerleri, silah sistemlerinin teknik özellikleri, mühimmat stok durumu.
Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler: Gizli diplomatik yazışmalar, uluslararası müzakerelerde Türkiye’nin stratejisi, dış istihbarat raporları.
İstihbarat ve Güvenlik Faaliyetleri:MİT veya Emniyet İstihbarat birimlerinin faaliyet planları, ajan kimlikleri, operasyon bilgileri.
Ekonomik Güvenlik:Enerji arz güvenliğiyle ilgili kritik veriler, stratejik maden rezervleri, kriz dönemine ilişkin ekonomik önlemler.
Siber ve Teknolojik Güvenlik:Kritik altyapı ağlarına ilişkin erişim kodları, savunma yazılımlarının güvenlik anahtarları.
İç Güvenlik ve Kamu Düzeni:Terör örgütlerine karşı operasyon planları, gizli tanık bilgileri, özel harekât plânları.
(9) TCK m. 327’nin gerekçesinde yer alan; “Devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgiler” ifadesi, “Devlet sırrı” niteliğindeki belgeleri ifade eder. Henüz yasalaşmamış olan 2010 tarihli “Devlet Sırlarının Korunması Hakkında Kanun Tasarısı”nda “devlet sırrı” kavramını şöyle tanımlarnır:“Açıklanması hâlinde devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları, millî savunması veya millî varlığı bakımından zarar doğuracak nitelikte olan bilgi ve belgeler.” Yargıtay’ın (16. CD, 2017/4810 E., 2019/3957 K.) içtihadına göre, “Bir bilginin gizli sayılabilmesi için, resmî olarak gizlilik derecesi taşıması veya mahiyetinin gizli olduğu herkesçe anlaşılabilir nitelikte olması gerekir. Yani gizlilik ibaresi olmasa bile, içeriği itibarıyla devletin güvenliğine ilişkin bir bilgi “gizli bilgi” sayılır.
(10) https://tr.wikipedia.org/wiki/M%C4%B0T_TIR%27lar%C4%B1_skandal%C4%B1
(11) “Kozmik Oda’ya girildikten sonra 813 kişinin yurt dışındaki istihbaratlara/terör örgütlerine sızdırıldığı ve çoğunun tasfiye/şehit edildiği” şeklindeki iddianın basına yansıdığı bazı kaynakları ve bu kaynakların güvenilirliğine dair kısa notları topladım. Bazı eski askeri yetkililerin beyanlarına dayanan iddialar ile bunları aktaran internet siteleri, köşe yazıları ve TBMM tutanakları açık kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca bazı emekli komutanlar/üst düzey isimler bu tür ifadeleri kullandı, fakat başka kişiler bu iddiaları açıkça yalanlamıştır. Aşağıda hem iddiayı aktaran hem de iddiayı reddeden yayınlardan örnekler vardır.
a.) İlker Başbuğ’un ‘Kozmik Oda’ya girildikten sonra … 813 yurtsever görevlimizin tamamına yakını şehit edildi’” şeklindeki beyana atıf yapan köşe yazısı ve haber derlemeleri:
https://www.malumatfurus.org/ilker-basbug-kozmik-oda-813-sehit/
b.) Haberin yalanlanması:
https://web.archive.org/web/20200615101146/https://ilkerbasbug.com.tr/zorunlu-basin-aciklamasi-25-2/
c.) Aynı iddia tekrar edildi:
Emekli Korgeneral Karakuş’un 813 kişinin isimlerinin deşifre olduğuna ve şehit edildiklerine ilişkin iddiaları Independent Türkçe gibi yayınlarda yer aldı. (Ayrıca Independent Türkçe’de bu iddiaya ilişkin tartışma/itiraz haberleri de var.)
d.) İnternet köşe yazıları, bloglar ve forum tartışmaları:
İddia sıkça tekrar edildi; Ekşi Sözlük, çeşitli bloglar ve haber köşelerinde “813” rakamı cümle içinde yer aldı.
https://eksisozluk.com/kozmik-oda–1268518?p=8
https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/kozmik-oda-ihaneti-ve-813-sehit-94248
e) TBMM tutanakları ve meclis konuşmaları
TBMM tutanaklarında “kozmik oda”yla ilgili şikâyet ve ithamları içeren konuşmalar, bu döneme ilişkin eleştirileri ve iddiaları içeren kayıtlar mevcuttur. Bu tutanaklar iddiaların kamuoyunda tartışıldığını gösterir.
“Ben devletimizin değil de kendisini devlet sanan “şahsım” devletinin on sekiz yıllık arşivini sizinle paylaşmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) “Yolsuzluğu, yoksulluğu ve vesayeti bitireceğiz. diye geldiniz, ucube başkanlık sistemiyle koskoca devleti tek adamın vesayeti altına aldınız. “Şahsım” devleti iktidarında maalesef teröristler Genel Kurmay Başkanımızı tutukladı, hapse attı. Devletin sırları kozmik odayla teröristlere teslim edildi, ne istedilerse onlara verildi. Yolsuzluk iddialarına karşın 4 Bakan parmak çoğunluğunuzla aklandı, hâlâ milletin vicdanında bu yara durur. “ (Sayfa 864)
https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d27/c057/tbmm27057032.pdf
f) İddialara yönelik itiraz ve çürütme haberleri
İddianın doğruluğunu sorgulayan veya reddeden kaynaklar da yayınlandı. Örneğin bazı emekli subaylar/uzmanlar ve Independent Türkçe’ye konuşan kişiler “813 kişinin öldürüldüğü” iddiasının doğru olmadığını (813 değil, 82) belirttiler; bu da iddianın kesinleşmemiş olduğunu gösterir. (Bu tür çürütme/itiraz haberi için Independent Türkçe okunabilir.)
Öneş: Yavuz’un söyledikleri daha gerçekçi
“Konuyla ilgili olarak görüşünü aldığımız Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş de devletin gizli bilgilerinin yer aldığı “Kozmik Oda’ya” girilmesinin tarihimizdeki son derece vahim olaylardan biri olduğunu ve dönemin iktidarının da bunda sorumluluğu olduğunu belirterek, buna karşın 813 görevlinin öldürüldüğü iddiasında Ahmet Yavuz’un söylediklerinin daha gerçekçi olduğunu kaydetti.”
“Anlaşılıyor ki Kozmik odaya girenler bazı sırları düşmana sızdırmışlar…Bu büyük bir vatan hainliği değil midir Paşam…Ama sorumlular, sorumsuzca makamlarında oturuyor…”
https://www.haberhurriyeti.com/haber/3365948/komutanimiz-acikladi
“H.Cevizoğlu – (Rejideki) Arkadaşlar, alt yazıyı şöyle verelim, kısaltarak tabi. Kozmik Odaya girilmesi nedeniyle, orada ismi yazılı, vatan savunmasında görev alacak 848 kişi öldürüldü. Sayın Karakuş, bakın bir daha soruyorum, emin misiniz?
E.Karakuş – Evet 848 kişi katledildi. Bunu sadece ben söylemiyorum. Söyleyeni de söylüyorum.”
“Genelkurmay Başkanlığının o günlerde tuttuğu tutanaklarda, odalardaki belge ve arşiv kayıtlarının, devlet sırrı niteliğinde olduğunun belirtilmesine rağmen arandığı ifade edilerek, “Hakim Kadir Kayan tarafından bugüne kadar yapılan incelemelerde 1970’li yıllardan günümüze kadar yüklenen suçla ilgisi olmayan devlet sırrı niteliğindeki tüm bilgilere nüfuz edilmiştir.” denilmişti.


