“ARKADAN SAPLANAN HANÇER”İ MAHKEME ÇIKARTTABİLİR Mİ?!..
Mahkeme “mutlak butlan” davasını kabul ederse, Kılıçdaroğlu ve ekibi yeniden CHP’nin yönetimine gelecekler.
Aldı bizi bir telaş!
Birkaç milletvekili Kılıçdaroğlu’na gidip bu oyuna alet olmamasını istediler.
Kılaçdaroğlu “kayyuma mı bırakayım” diyerek isteklerini reddetti.
Ardından CHP’den bazı isimler zehir zemberek açıklamalar yaptılar.
İpler iyice gerildi, sağlıklı diyalog kurma koşulları iyice zedelendi…
İstenen buydu zaten!..
☆ ☆☆ ☆
CHP Kurultayını Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına kazandıran İstanbul kurultay delegeleriydi.
Dolayısıyla İstanbul İl Kongresi iptal edildiğinde ortada delege filan kalmaz.
“Hukuken” delege olmayanların oyu ile genel başkan seçilen Özgür Özel’in de genel başkanlığı tartışılmaya başlar.
Delege olmayanların oyu ile seçilen genel başkan sonunda yargı kararı ile düşer…
Demek ki, İstanbul İl Kongresi bu senaryonun anahtarıydı…
☆ ☆☆ ☆
Adli yılın açılması ile “adalet” işlemeye başladı:
Yüce Mahkeme İstanbul İl Kongresini iptal etti.
Kılıçdaroğlu’nun kader birliği yaptığı ve son seçimlerde aday gösterilmediği için esip gürleyen Gürsel Tekin’in de aralarında bulunduğu 5 kişilik heyet İstanbul İl Yönetimine “kayyum” olarak atandı.
Sırada diğer kararlar var, kayyumlar kravatlarını bağlamaya başladılar…
Süreç öyle gösteriyor ki:
CHP’deki CHP’liler ile CHP’deki Yeni CHP’liler kıyasıyla bir birini eleştirip yıpratacaklar.
İstenen buydu zaten…
☆ ☆☆ ☆
CHP’yi tartıştırarak zayıflatmak isteyenlerin isimlerini yazmıyorum.
O kadar yerim yok…
Zaten bu işlere de ara vermiştim…
☆ ☆☆ ☆
Gelelim işin hukuki boyutuna da bitirelim:
Hukukun yerlerde süründüğü bir ülkede, bu tür sorunları hukuki bakış açısı ile tartışmanın ne gibi yararı olabilir?
Son derece haklı ve yerinde bir soru ama ben bu soruya yanıt vermiyorum.
Bu sorunun yanıtı “tam hukuksuzluk hali” olarak gerçekleşen pek çok olguyu “yargı yoluna başvurarak” çözebileceğine inanan -veya halkı bu yöntemle oyalayanlara- Y-CHP yöneticilerinden alacaksınız…
☆ ☆☆ ☆
Bakınız:
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Türkiye’de seçimlerin düzenlenmesi ve yürütülmesinden sorumlu en yüksek seçim otoritesidir.
Anayasa ve ilgili kanunlarda YSK kararlarının kesinliği özellikle vurgulanmıştır.
Dayanak Anayasanın 79/2. maddesidir. (1)
Buna göre YSK’nın kesin olan kararları şunlardır:
- Seçimlerin yönetimi ve denetimine dair verdiği tüm kararlar,
- Oyların geçerli/geçersiz sayılmasıyla ilgili kararlar,
- İl ve ilçe seçim kurullarının kararlarına yapılan itirazlar üzerine verdiği kararlar,
- Milletvekili, belediye başkanı, muhtar, meclis üyeliği gibi seçim sonuçlarının kesinleşmesine dair kararlar,
- Seçim sonuçlarının iptali, yenilenmesi veya geçerli sayılmasına dair kararlar…
☆ ☆☆ ☆
Demek ki:
YSK’nın seçim süreciyle ilgili tüm kararları kesindir.
Yani Danıştay’a, Anayasa Mahkemesi’ne veya başka bir yargı merciine gidilemez.
Sadece şunu ekleyebilirim:
YSK kararlarının kesin olması, onların hiçbir şekilde anayasal denetime tabi tutulamayacağı anlamına gelir.
YSK kararlarının kesinliğine örnek vermemi istir misiniz?
2017 referandumunda mühürsüz oyların geçerli sayılması ile ilgili kararı tipik örnek olarak gösteriyorum… (2)
☆ ☆☆ ☆
Şimdi gelelim zurnanın “zırt” dediği deliğe:
Siyasi Partilerin hakim gözetiminde yapılan seçimlerine itiraz süresi geçtikten sonra yapılan itirazların veya açılan davaların hukuki durumu nedir?
Çok yerinde bir soru değil mi?
Siyasi partilerin kendi iç işleyişleri ile ilgili seçimleri (örneğin ilçe, il, büyük kongre delegeleri, genel merkez kongresi gibi) hakim gözetiminde yapılır.
Bu seçimlerde itiraz süreleri hem Siyasi Partiler Kanunu’nda hem de İlçe Seçim Kurulları/YSK uygulamalarında açıkça belirlenmiştir.(3)
☆ ☆☆ ☆
Hukuki durum belirli olunca, haklı olarak herkesin aklına şu soru geliyor:
İtiraz süresi geçtikten sonra yapılan itirazlar veya açılan davaların durumu ne olur?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, İtiraz süresi hak düşürücü” (4) süredir.
Süresi geçtikten sonra yapılan başvurular incelenmez, doğrudan reddedilir.
İlçe seçim kurulu veya YSK, süre dışında gelen başvurulara “süre yönünden reddine” kararı verirler…
☆ ☆☆ ☆
Öyle de:
Kongrelerin iptali ile ilgili açılan davaların durumu ne olur?
Çok yerinde bir soru değil mi?
O halde hemen söyleyelim:
Siyasi partilerin hakim gözetiminde yapılan seçimlerine itiraz süresi geçtikten sonra yapılan başvurular gibi açılan davalar da kesin olarak reddedilir; hiçbir merci bu süreyi uzatamaz veya esnetemez… (5)
Av. Cemil Can
DİPNOTLAR:
(1) Anayasa m. 79/2:
“YSK, seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimlerin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapar ve yaptırır, seçim süresince ve seçim sonuçlarıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceler ve kesin olarak karara bağlar.
YSK kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.”
(3) Bu konudaki hukuki çerçeve şöyle çizilmiştir:
Siyasi Partiler Kanunu (SPK) m. 23, 25, 32 vd.
Partilerin kongre ve delege seçimleri, ilçe seçim kurulu başkanı olan hakim gözetiminde yapılır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da itiraz süreleri çok kısa tutulmuştur.
Genellikle; İlçe kongresi seçim sonuçlarına 2 gün içinde ilçe seçim kuruluna itiraz edilir.
İl kongresi ve büyük kongre için de benzer şekilde kısa süreli itiraz hakları vardır.
(4) Hak düşürücü süre, bir hakkın kullanılabilmesi için kanunla belirlenen kesin süredir. Bu süre içinde kullanılmayan hak tamamen sona erer, artık hiçbir şekilde ileri sürülemez. Mahkeme veya idari merci bu süreyi kendiliğinden (resen) dikkate alır.Hak düşürücü süreler kesin niteliktedir: uzatılamaz, durmaz, kesilmez.
(5) https://www.ysk.gov.tr/tr/itiraz-ve-sikayetler/1504?utm_source=chatgpt.com