RUSYA BOP’A DAHİL OLDU MU?
İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine yapılan gösteriler sırasında tutuklanan ve ambulansın arkasına götürülüp göğüsleri ellenerek taciz edilen kız çocuğunun korkudan altına kaçırması olayı (1) üzerine, kuşkusuz söylenecek çok söz vardır…
Böyle olaylarda kanıt aramaya dahi gerek yoktur.
Zira cinsel suç ve cinsel şiddet vakalarında “kadının beyanı esastır.” (2)
Bu olayı, AKP iktidarının bir ayıbı olarak not edip, asıl konumuza geçelim…
☆ ☆ ☆
2015’te İran ile P5+1 olarak bilinen BM Güvenlik Konseyi‘nin beş daimi üyesi; ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya arasında yapılan; “uranyum zenginleştirme, zenginleştirme oranı, depolayabileceği zenginleştirilmiş uranyum miktarı ve araştırma çalışmalarına getirilen kısıtlamalara” dair anlaşmadan, (3) ABD Başkanı Donald Trump, Mayıs 2018’de çekilme kararı almış ve İran’a yönelik yeni yaptırımları devreye sokmuştu.
Trump, anlaşmadan çekilme kararını Tahran’la temasların “doğrudan” olacağına dayandırmış ve:
“Bence görüşmeler başarılı olmazsa İran büyük bir tehlike altında olacak, çünkü nükleer silaha sahip olamazlar” (4) demişti.
Bu ifadeler bağımsız bir ülkeyi doğrudan tehdittir…
☆ ☆ ☆
Umman arabuluculuğunda yapılan dolaylı temas sonucunda, ABD’nin Ortadoğu temsilcisi Witkoff, Wall Street Journal’a verdiği demeçte; uranyum geliştirme projesinin enerji alanında kullanılmasının önlenmesini istediklerini, ancak kırmızı çizgilerinin İran’ın nükleer silâh sahibi olmasının engellenmesi olduğunu belirtti.(5)
ABD ne istediğini açıkça söylüyor; İran’ın enerji alanında bile uranyum kullanmasını istemiyorlar.
Witkoff, uzlaşma sağlamak için “başka yollar bulacaklarını” vurgulayarak, B-2 bombardıman uçaklarını Hint Okyanusu’ndaki Diego Garcia üssüne konumlandırdıklarını hatırlattıktan sonra, İran’a yönelik saldırıya İsrail’in liderlik edeceğini söyledi… (6)
Her şey son derece açıkta yürütülüyor…
İsrail’in, bölgedeki savaşları ABD adına yürüttüğü gerçeği de hiçbir şekilde gizlenmiyor…
☆ ☆ ☆
ABD, dünyanın her tarafında sorun çıkartmaya devam ediyor:
Çin ile arasında başlayan tarife restleşmesi sonucunda ABD’nin, gümrük tarifesini önce yüzde 125‘e, ardından yüzde 145′e kadar çıkarması, (7) ve daha sonra ise; akıllı telefon ve bilgisayarlara “muafiyet” getirmesini,(8) “ticaret savaşları”ndaki yenilgisi olarak kabul edebiliriz…
☆ ☆ ☆
ABD, Rusya ile ilişkiler ise çok farklı bir çizgide yürüyor!
Rusya-Ukrayna Savaşını sonlandırmak için, içerisinde “3. Dünya Savaşı”na kapı aralayacak tehlikeler barındıran bir öneri hazırlandı:
Trump’ın Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg, İngiliz Times gazetesine verdiği demeçte: Ukrayna’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki Berlin gibi bölünebileceğine işaret ederek; Dinyeper nehrinin batısında Ukraynalıların da bulunduğu İngiliz-Fransız liderliğindeki bir askeri güç, doğu kesimde ise kontrolünü Rus ordusunun sağladığı bir bölge oluşturulmasını önerdi. (9)
Buna Rusya’nın bir itirazı yok!..
☆ ☆ ☆
Öte yandan:
Antalya’da devam eden Diplomasi Forumu‘nun ikinci gününde, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, yaptığı konuşmada ABD Başkanı Trump’ı:
“Trump, Ukrayna’da olup bitenleri, Macaristan ve Slovakya liderleri hariç herhangi bir Avrupa liderinden daha iyi anlıyor. Trump, toprak sorununu ve Ukrayna’nın NATO üyeliği dahil birçok konuda konuşan ilk kişi” sözleri ile övdü… (10)
☆ ☆ ☆
Öyle anlaşılıyor ki:
ABD ile Rusya gizli kapılar ardında anlaştılar!
Kanımca; Rusya, Suriye’yi ABD‘ye bıraktı!
ABD de (grafit, lityum, titanyum vb. gibi) nadir elementler kendilerinde kalmak koşulu ile Ukrayna’nın yarısını işgal etmesi için Rusya‘ya onay verdi!..
☆ ☆ ☆
Ve yine öyle anlaşılıyor ki:
Suriye’nin kuzeyinde “PYD/YPG Kürt Devleti”nin kurulması hususunda da Rusya ile ABD anlaştılar!
Başka bir söyleyişle; Rusya da BOP’a dahil oldu diyebiliriz…
☆ ☆ ☆
Gelelim bu plândan en çok etkilenecek ve en ağır faturayı ödeyecek olan Türkiye’nin durumuna:
Hem güney sınırlarımızda toprak bütünlüğümüzü tehdit eden bir uydu devlet kurulmuş olacak hem de bu coğrafyadan kaçacak göçmenlere ev sahipliği yapmak zorunda kalacağız.
“PYD/YPG Devleti” resmen ilân edildiğinde hem -topraklarımızda gözü olan- İsrail’le komşu olacağız, hem de ABD ile…
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefindeki ülkelerden biri bizdik zaten…
Bölgenin sivil halkı “sığınmacı” sıfatıyla içerimizde iken, emperyalizmin silâhlı güçleri de burnumuzun dibinde konuşlanacak…
Buna hangi akıl razı gelebilir ki?!..
☆ ☆ ☆
Söz meclisten dışarı aklıma şu olasılıklar geliyor:
Bu aşamada “kardeş” gibi gözüken ABD ile Rusya, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve tutuklanması üzerine başlayan toplumsal hareketlere “destek vererek” AKP’yi iktidardan düşürme tehdidi altında, Türkiye’ye PYD/YPG yapılanmasını “devlet” olarak tanımayı dayatabilirler…
Bu tehdide ciddi bir devlet gibi karşı duracak AKP’nin elinde hangi kartlar var bilmiyorum.
AKP’yi mevcut duruma ikna etmek ve seçmenin desteğini yeniden arkasına yığmak için, “terör sorununun çözümü”nden başka bir şey aklıma gelmiyor…
Türkiye’de kalan PKK militanları çoktan PYD/YPG’ye monte oldular.
Kalanlar ile Malazgirt‘te gösteri mahiyetinde yapılacak “fesih kongresi” ile sorun kolaylıkla halledilebilir sanılıyor!
İşin arkasında MHP durduktan sonra, ciddi bir sorun çıkmayacağına iktidar ikna edilmiş gibi…
“Analar ağlamasın” edebiyatını yapacak İkinci Cumhuriyetçiler de hazır olduktan sonra, bölgedeki bütün taşlar yerlerinden oynatılabilir…
☆ ☆ ☆
Şimdi bazı sorulara yanıtlar arayalım:
Trump’ın, Erdoğan’a şu övgüsü sizce ne anlama geliyor?
“Erdoğan gerçekten çetin biri ve çok zeki. Kimsenin yapamadığını yaptı. Erdoğan’a 2000 yıldır kimsenin yapamadığını yaptınız, Suriye’yi ele geçirdiniz dedim. Erdoğan’ı seviyorum, o da beni seviyor ve bu durum medyayı kızdırıyor.” (11)
Türkiye gerçekten Suriye’yi ele geçirdi mi?
“Terörü bitirme” başarısının yanına bir de bu Trump’ın ağzından çıkan “Suriye’yi ele geçirme”yi koydunuz mu, AKP’den uzaklaşmakta olan seçmeninin oyu çantada keklik değil mi?..
☆ ☆ ☆
Şimdi de Netenyahu’ya verilen söz ile atıf yapılan o meşhur papazı hatırlayalım:
Trump, Netanyahu’ya dedi ki:
“Türkiye ile aranızdaki sorunları çözebilirim, ancak makul olmalısın.”
Bizim hafızamız biraz zayıf olduğu için rahip Brunson olayını hatırlatmayı ihmal etmedi:
“Rahibi Türkiye’den geri aldık. Bunu hatırlıyor musunuz? Bu o zamanlar büyük bir olaydı ve onu geri aldık. Ve Başbakan Netanyahu’ya dedim ki ‘Türkiye ile bir sorununuz varsa, bunu gerçekten çözebileceğimi düşünüyorum. Ve Türkiye ve liderleriyle çok çok iyi bir ilişkimiz var ve bunu çözebileceğimizi düşünüyorum.’ Bu yüzden umarım bu bir sorun olmayacaktır.” (12)
Reis’e gelince o da cevabını zamanında vermişti:
“Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (rahip Brunson) alamazsınız” demişti… (13)
Şartlar değişti, Reis ne yapsın!..
☆ ☆ ☆
Kimilerine göre asrın liderimiz ve yakın çalışma arkadaşları, olası bir iktidar değişikliğinde 23 yılın hesabını vermek yerine, Trump’ın çizdiği yol haritasına “evet” diyerek, bir dönem daha iktidarda kalmayı deneyebilirler…
Kimilerine göre ise küresel güçler “Üçüncü Dünya Savaşı” için çanların çaldığı bu dönemde, dünya liderimiz Erdoğan’ın yönettiği Türkiye’ye, asla oyun kurucu rolünü vermezler…
Bana göre ise; cevabımız 1964’te, ABD Başkanı Johnson üzerinden emperyalizme verilmişti.
Tekrar etmek yeterlidir:
“Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini alır” ...(14)
Av. Cemil Can
DİPNOTLAR:
(1)“Sakallı, bıyıklı, renkli gözlü ve uzun boylu, 1.85-1.90 boylarında olan erkek polis senin göğüslerin mi var diyerek göğüslerime dokundu. Ben de o esnada altıma kaçırdım.”
(2) “Kadının beyanı esastır“, cinsel suç ve cinsel şiddet vakalarında delil yetersizliği durumunda kadının ve çocuğun beyanının esas olduğunun kabul edilerek soruşturmanın başlatılması ve bazı durumlarda ifadenin delil olarak kabul edilmesine dair ilkedir.
6284 sayılı kanuna göre kadının değil, cinsiyet ayrımı gözetmeden şiddet mağdurunun beyanı akut şiddetten korunmak üzere koruyucu ve önleyici tedbirler kapsamında esas alınır.
(3) https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51003184
(4) https://m5dergi.com/dunya/abd-ile-iran-ust-duzey-gorusmelere-hazirlaniyor/
(6) ABD Başkanı Donald Trump göreve geldiği günden bu yana ülkenin nükleer programının kısıtlanması için İran’a baskıyı arttırmıştı. 7 Mart’ta İran’ın ruhani lideri Ali Hamaney’e nükleer anlaşması için görüşmeleri başlatma isteğini ileten bir mektup göndermiş, anlaşmazlık durumunda askeri müdahale seçeneğinin masada olduğu tehdidinde bulunmuştu. Trump hafta arasında da Tahran’ın nükleer programından vazgeçmediği durumda İran’a yönelik bir saldırının mümkün olduğunu ve böyle bir saldırıya İsrail’in liderlik edeceğini söylemişti. ABD ordusu da bölgedeki askeri varlığını arttırmıştı. USS Harry S. Truman uçak gemisi grubuna ek olarak 90 uçak taşıyabilen USS Carl Vinson’ı da bölgeye sevk eden ABD ordusu, önceki süreçte de altı tane B-2 stratejik bombardıman uçağını Hint Okyanusu’ndaki Diego Garcia üssüne konuşlandırmış, ayrıca İsrail’e THAAD hava savunma sistemleri yerleştirmişti.
https://www.hurriyet.com.tr/dunya/abd-ve-iran-heyetleri-maskatta-ummanda-nukleer-pazarlik-42761970
(11) https://www.youtube.com/watch?v=8dEQ4mT6Eto
(13) https://youtu.be/6pfCC5iqny8?si=Z66L6-UfHJa6ZbZ4
(14) https://www.ozgurlukdunyasi.org/2013/08/08/abd-tskyi-yeniden-yapilandiriyor/