• MÜSAİT BİR “DİN”İMİZ VAR!?..

    Tarlasını ekemeyen çiftçilerin ortak adı:”iki kişiden biri”dir. İki kişiden biri Türkiye tarihinde ilk defa samanı ithal etmek zorunda kaldı. Son iki ayda 25 milyon doları samana yatırdı. İki kişiden biri, son yıllarda çayırlarını da biçemedi. Ambarı veresiye veren esnafın kasası gibi bomboş. Gelecek seneye ekecek tohumu bile yok. 10 yıl önce 1 lt mazotu 3,5 kg. buğdaya satın alırken, şimdi 7 kg. buğday satarak alabiliyor. Elinde 35 milyon dekar arazisi var, ekemiyor. Hükümet, 6 bin lira değerindeki süt ineğini 2 bin liraya satmayı teklif ediyor; alamıyor!.. Ekonomimiz çok iyi, çok şükür!.. Başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Arınç, 12 Eylül Halkoylaması‘nın “Askerlerin dokunulmazlık zırhını kaldırmak” amacıyla yapıldığını açıkladı. Oylamadan önce AKP’nin…

  • SUSUN ARTIK YETER…

    ABDULLAH ÖCALAN’I DİNLEYECEĞİZ!.. AKP hükümeti tarafından Kürtlerin tartışılmaz lideri ve bir halk kahramanı yapılmaya çalışılan; aralarında kundaktaki bebeklerin de bulunduğu 40 binden fazla yurttaşımızın katili “Sayın”  Abdullah Öcalan diyor ki: “PERİNÇEK, BİZE ABD’NİN VE AVRUPA’NIN PEŞİNE GİTMEYİN. BU YOLDAN BİR YERE VARAMAZSINIZ. PKK’YI DAĞITIN, TÜRKİYE’NİN BÜTÜNLÜĞÜ İÇİNDE YER ALIN TELKİNLERİNDE BULUNDU.” (Öcalan’ın ifadeleri ve Hürriyet, 18 Mart 1999) Hey!..Öcalan’ı baş tacı eden akıl fukaraları!.. Hele sizler;” Öcalan’a inanmıyoruz, onu dinlemeyiz” diyemezsiniz… Bir de siz elinde Öcalan’ın YOL HARİTASI ile kapı kapı dolaşan kapı kulları!.. Siz de Öcalan’a inanmak zorundasınız… Geriye kalıyorsunuz sizler.  “İki kişiden biri”  olarak tarif edilen oy depoları. Sizin durumunuz biraz daha farklı, siz dilediğinize inanıp inanmamakta serbestsiniz.…

  • BALYOZ!..

      MAHKEME BALYOZU KENDİNE İNDİRMİŞTİR!..  Delillerin tartışılması aşaması atlandıktan sonra, verilecek olan kararın mahkumiyet olacağı belliydi. Çağdaş ceza yargılamalarında, sanıklara aleyhlerinde olan kanıtlar mutlaka gösterilir. Ancak bu şekilde savunma yapılıp adil karar verilebilir.  Sanıklar aleyhlerine olan kanıtların gerçek  ve güvenilir olup olmadıklarını kontrol etme hakkına sahiptir. Ancak bu şekilde lehlerine olan kanıtları getirtip, aleyhlerine olanları çürütebilirler. Mahkemece iddia makamına sağlanan olanakların tümünün savunma makamına da sağlanması şarttır… “Silahların eşitliği” denen ilke ancak o zaman yaşam alanı bulabilir. Sanıklar aleyhine olan bazı kanıtların, karar aşamasına kadar saklanması söz konusu olursa, bu noktadan itibaren, verilen kararın adil olmadığı değil, kararı veren merciin  mahkeme olup olmadığı tartışılır!.. Görünüşe bakılırsa, 1435 sayfalık gerekçeli karar,…

  • BİR “KREDİ” DAHA!..

    Y-CHP‘nin PKK’ya tanıdığı ilk resmi kredi; “ana dilde eğitimin” en ateşli savunucularından, “Habur Açılımı”nda PKK’lı militanları savunan, eski Diyarbakır Barosu Başkanı, CIA’nın yan kuruluşu Stratford‘un 705 numaralı bilgi kaynağı Sezgin Tanrıkulu‘nu, Atatürk’ün partisi CHP’nin, Kurultay’dan sonraki en yetkili organı olan, 80 kişilik Parti Meclisi’ne seçmekle açılmıştı!.. (1)  İkinci kredi; CHP’nin “Kürt Sorunu”nun çözümüne ilişkin önerilerinin odak noktasına, Apo’nun “Yol Haritasını” (2) oturtmakla açılmıştır. Anımsayınız o tarihlerde Kılıçdaroğlu, bu yolda “Siyasi hayatımı feda etmeye hazırım” demişti… (3) Şimdi anlaşılıyor ki, bir kaset operasyonu sonunda CHP’nin başına getirilen SOROS‘un bu has adamından, nihai olarak beklenen görev; bugünlerde yaptığı açıklamalardır!.. Görevini gereği gibi yerine getiremezse, siyasi hayatının sonlanacağını zaten göze almıştır, gerisi şansına kalmış!.. PKK’ya üçüncü kredi; biricik avukatları Sezgin Tanrıkulu’nun, Y-CHP’nin İnsan Haklarından Sorumlu Genel…

  • “BÖCEKLER”!..

      “MİT, Geçtiğimiz Şubat ayında ‘Dinleniyorsunuz’ diye uyarmış. Bu uyarı sonrasında önce Erdoğan’ın Başbakanlık’taki makam odası aranmış, ilk böcek de burada çıkmış. Ardından Başbakan Erdoğan’ın evi ve evin altındaki ofisi didik didik aranmış. Ofiste de böcek bulunmuş”(1) Haber bu kadardı fakat yorumlar uzayıp gidiyordu!.. AKP, iktidarının 11. yılında. TSK’nin en gözde subaylarını içeri tıkılmış. TSK’nın kozmik odalarına girilip, en mahrem askeri planlar bile, didik didik edilmiş. Emniyet’te F Tipinin ne kadar etkin olduğunu öğrenemeyen bir tek ana muhalefet başkanı kalmış. Başbakan, kuşatma altında… İki ay önce bütün korumalarını değiştirmek zorunda kalmış!.. (2) Bir ara “özel yetkili savcılar” MİT Müsteşarını, PKK ile Oslo’da görüştü diye ifadeye çağırmıştı. Başbakan, “Beni de alacak mısınız”…

  • HALKI ALDATANLAR!..

      CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, “Ortada büyük bir emeğin olduğunu, 6 ayda 20 binden fazla görüş aldıklarını, özgürlükçü ve demokratik Anayasa konusunda toplumsal beklenti oluştuğunu” ifade ettikten sonra “AKP’nin tüm toplumu aldattığını” belirterek, AKP iktidarının “Başkanlık Sistemi” önerisini geri çekmesi gerektiğini” (1) söyledi… Türmen, öyle kolay kolay aldatılacak bir adam değil!.. (2) Genel seçimlerden sonra hayli uzun sayılacak bir süreyi, CHP’ye yöneltilen eleştirilere: “Efendim, onun söylediği aslında şu anlama geliyor, onu demek istememiştir; siyasette acemilikleri var, biraz daha anlayışlı olmak gerekir; kastını aşmıştır, doğru ifade edememiştir veya dili sürçmüştür” savunmaları ile geçirdim. Y-CHP yöneticilerinin devirdiği çamları düzeltmek hiç de kolay değil!.. Biteviye aynı adamların gaflarını tamir etmekle uğraşmak insanı deli edebilir. Meğerse ne kadar da safmışım! Bu beylerin ağzından çıkan her söz, bilinçli…

  • REJİMDEN NE HABER?

    MUHALEFET ELİYLE “ILIMLI İSLAM CUMHURİYETİ”NE DOĞRU!.. Gül’ün “Kuvvetler ayrılığı” konusunda Erdoğan’la ters düşmesi üzerine, sözlerini düzelterek “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz” dedi. Yalnız kalan Erdoğan, mecburen kaldığı için böyle bir düzeltme yaptı, gerçekte düşüncesi değişmiş değil!  Erdoğan, demokrasinin temel direği olan “Kuvvetler ayrılığı” ilkesini içselleştirmiş değil. Bunu kanıtı: “Galataport satışını yapıyoruz ama yargı bunu engelliyor. Benim Bakanım şube müdürünü alıyor tayin yapacak. Ve bu tayini siz 11 kez 12 kez durduruyorsunuz” sözleridir. Başbakan hukuk tanımıyor. Ne istiyorsa olacak. Dolayısıyla idarenin keyfi işlemlerinin de denetlenmesini istiyor. Verdiği örnek bunu kanıtlıyor. Mahkeme şube müdürü bir memurun atamasını hukuka aykırı bulmuşsa, buna saygı gösterilecek ve hukukun gereği yerine getirilecek.  Mahkemenin kararını boşa çıkartmak için…

  • CHP’NİN “SEYİT RIZA” KOLLARI!..

    CHP’NİN “SEYİT RIZA” KOLLARI!.. CHP’de slogan tartışması derinleşirken, bir tek Kemalizm karşıtı Mümtazer Türköne’den, Parti Meclisi Üyesi Umut Akdoğan’a destek geldi. Türköne: “Mustafa Kemal’in askeri’ olmak payesi ile ‘Aponun militanı’ olmak arasında ulusalcı tonlama arasında ne fark var?” dedi!.. Umut, Kemal Kılıçdaroğlu’nun canı ciğeri; CHP’nin Kurultaydan sonraki en yetkili organı olan Parti Meclisi’nin en genç üyesi. 34. Olağan Kurultay’ın gözdesi, partideki TESEV grubunun vazgeçilmezi! Son kurultayda Kılıçdaroğlu’ üç listesinde de adı vardı.(1) Parti kayıtlarına göre, “hukukçu”ymuş ama baroda kaydına rastlanmıyor. Mizah tutkunu olduğunu söylüyor, bir tek esprisi var o da yeni bulduğu “yurttaşlık” sloganı! Yurttaş Umut askerliğe şiddetle karşı! Yenimahalle İlçesinin 9. Olağan Kongresi’nde konuşmacıydı. O nutkunda birikimine uygun bir de vurgu yapmıştı: ”İhtiyaç olan tek unsur ‘sol’dur…” veciz sözünden sonra “Sermayenin…

  • MEHMETÇİK TGB’LİDİR

    KİM NE DERSE DESİN MEHMETÇİK TGB’LİDİR, TGB DE MEHMETÇİKTİR!..  Doğrusu beş buçuk yıl beklemeye değdi! Beklendiği gibi sonunda Silivri’den adil bir karar çıktı! Yurtseverler, 13 Aralık 2012 günü Silivri zindanının duvarlarına kadar dayandı. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ve “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarını biraz daha atsalardı,  kampusun duvarları hükümetin eline gelebilirdi. Gençliğin önderi, ak saçlı gençlerin komutanı İlker Yücel her zamanki gibi sağduyulu davrandı. Çıkan arbedede yere düşen bir Mehmetçiği kaldırıp,  yeniden görev yerinde,  karşımıza dikti.  Ne yaptığını soran arkadaşına:”Mehmetçik vatan görevini yaptığına inanıyor, biz de aynı şeyi yapmıyor muyuz? O da bizim kardeşimizdir, terhis olduğu gün bizimledir” demişti!.. İlker komutan, o gün çiğnesin diye ayaklarının önüne atılan Yunan bayrağını, yerden…

  • MEHMETÇİK TGB'LİDİR

    KİM NE DERSE DESİN MEHMETÇİK TGB’LİDİR, TGB DE MEHMETÇİKTİR!..  Doğrusu beş buçuk yıl beklemeye değdi! Beklendiği gibi sonunda Silivri’den adil bir karar çıktı! Yurtseverler, 13 Aralık 2012 günü Silivri zindanının duvarlarına kadar dayandı. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ve “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarını biraz daha atsalardı,  kampusun duvarları hükümetin eline gelebilirdi. Gençliğin önderi, ak saçlı gençlerin komutanı İlker Yücel her zamanki gibi sağduyulu davrandı. Çıkan arbedede yere düşen bir Mehmetçiği kaldırıp,  yeniden görev yerinde,  karşımıza dikti.  Ne yaptığını soran arkadaşına:”Mehmetçik vatan görevini yaptığına inanıyor, biz de aynı şeyi yapmıyor muyuz? O da bizim kardeşimizdir, terhis olduğu gün bizimledir” demişti!.. İlker komutan, o gün çiğnesin diye ayaklarının önüne atılan Yunan bayrağını, yerden…