-
Y-CHP’YE VERİLEN GÖREV!..
CHP‘nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasında oturması, Cumhuriyeti yıkma projesine meşruiyet zemini hazırlıyor. Masum gibi gözüken bu durum, Cumhuriyet düşmanları tarafından sürekli kullanılıyor. TBMM “kurucu meclis” olarak seçilmiş değil, buna rağmen AKP tarafından kurucu meclis gibi çalıştırılmak isteniyor. Böylece Meclis’e yetkisi olmayan işler de yaptırılacak! Milletin yeni anayasa yapmak için seçtiği kurucu meclis, hiç kuşku yok ki, yeni bir anayasa yapabilir. Yeter ki, halk seçtiği kişilerin yeni bir anayasa yapacağını bilsin. “Kurulu meclis” ise, Anayasa’da yazılı kurallara bağlı kalarak, ancak anayasa değişikliği yapabilir. Zira kurulu meclise, sil baştan yeni bir anayasa yapma yetkisi, mevcut anayasa ile verilmemiştir. Yetkisiz bir meclisin yaptığı anayasa ise meşru kabul edilemez. Bugünkü meclis,…
-
“SAYIN” APO!..
35 bin sivil, 8 bin güvenlik görevlisi (asker ve polis) olmak üzere; toplam 43.000 insanın ölümünden sorumlusun… 43 bin anayı ağlatma kararını sen verdin! 30 yılda sadece 8 ana için önce ağlatma sonra da kaçırdığın çocuklarını serbest bırakarak sevindirme kararı verdin… Adaletine hayran olanların gözünün içerisine bakmak isterim!.. Kabul ediyoruz, “Analar ağlamasın” formülünü sen buldun. Bu formülünü en çok işleyen ana muhalefetin lideri oldu. Ne yalan söyleyeyim; formülün son 8 ana için geçerlidir. Onlarca yıldır ağlayan ve mezara kadar ağlayacak olan 43 bin ana için ne düşünüyorsun, çok merak ederim! Onlar için de bir şeyler yapacaksınız herhalde!.. Bir zamanlar Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisiydin, bilirsin yasalarımıza göre, “adam kaçırmak” çok ağır…
-
GÖREVLERİMİZİ YAPIYOR MUYUZ?
CHP İstanbul İl Örgütü’nün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için düzenlediği etkinliğe katılan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ”Barış sürecinde kadınların rolü ne olmalı” sorusuna “Çözüm sürecine kadınlar destek vermeli. Barış toplumun ortak talebidir. Barışı hep beraber desteklemeliyiz” cevabını vermiştir… Kılıçdaroğlu’nun, “açılım” konusunda hükmetten farklı düşünmeyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den sürpriz bir şekilde randevu isteyerek, ikinci Kürt açılımı sürecine müdahale etmesini istemesi, parti tabanında şaşkınlık yarattı. Bazı CHP milletvekilleri Kılıçdaroğlu’nun “açılım masasında yer arama” anlamına gelecek bir tutum izlemesinin, partiye zarar verdiğini savunmuşlar. Grup Başkan Vekil Emine Ülker Tarhan: Açılımın teröre destek kattığını ileri sürerek, “Çocuklarımızın geleceğinden endişeliyim… Bugün yapılanlar teröre değer katmış, demokrasi umudunu azaltmıştır” diyerek, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’ndan farklı düşündüğünü kamuoyuna açıkladı… Eski Genel Başkan Baykal da sessizliğini bozup,…
-
ERDOĞAN’I KURTARMAK-II
Kabul etmek gerekir ki, Erdoğan cahil bir adamdır. Geçen birkaç hafta içinde yurt dışında ve yurt içinde cahilliğine 3 kez vurgu yapılmıştır. Doğru bir tespit yapıldığından olacak ki, oralı bile olmadı. Erdoğan, dünyada “cehaleti” sermaye olarak kullanabilen tek siyaset adamıdır ve kabul etmek gerekir son derece de başarılı sayılır!.. Erdoğan’ın, Avusturya’da 5. Medeniyetler İttifakı Forumu‘nda söylediği, “Tıpkı siyonizm, antisemitizm gibi, tıpkı faşizm gibi İslamofobiyanın da bir insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz hal almıştır” sözlerine, Yahudi çevrelerinden kınama yağdı. Recep Bey’in umurunda bile değil. İsrail Gazetesi Jeruselam Post‘un haberine göre, İsrail Dışişleri Sözcüsü Yigal Palmor, Erdoğan’ın bu demecine ilişkin “sadece cehaleti yansıtan içi boş sözler” yorumunu yaptı. Recep Bey tınmadı…
-
ERDOĞAN’I KURTARMAK-I
Imrali_Tutanaklari Bugün itibariyle 75 milyon Türk Milleti tehdit altındadır!.. Başbakan ise daha ağır bir tehdit altındadır… Bu nedenle o da Türk Milletini tehdit ediyor!.. PKK’nin lideri, bebek katili Apo bile, İmralı’dan ABD adına tehditlerini sürdürüyor: ”Ne ev hapsi, ne de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam, Ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum.”(1) diyebiliyor!.. Bu kadar ağır baskılar nedeniyle Başbakan’ın alacağı kararlar, vatana ihanet düzeyinde olsa da artık mazur görülebilirler!.. Biliyorsunuz tehdit altında işlenen suçlar affedilebilirler!.. Başbakanımızı kurtarmak, bu Yüce Milletin boynunun borcudur artık… Zira, “nakavt” durumuna…
-
OYUN BİTTİ!..
Ne zaman AKP’ye karşı ciddi ve yıpratıcı bir eleştiri konusu ortaya çıksa, CHP içerisinden mutlaka bir can simidi atılır. Ya Kılıçdaroğlu boyundan büyük bir çam devirir, ya da “seçilmiş” milletvekillerinden biri, CHP nin felsefesiyle uyuşmayan bir görüş atar ortaya. Kılıçdaroğlu’nun bu iş için yedekte tuttuğu çok adamı var. Geçen hafta Faik Tünay: “CHP milletvekiliyim ama CHP’li değilim” (1) diyerek, gündemin tamamen dışında, tüm CHP’lilerin canını sıkacak bir zevzeklik daha yaparak araya girdi!.. Dolayısıyla CHP yine döndü içe dönük tartışmaya. Başladı, milyonlarca insanın arasından kim, ne hakla böyle bir adamı listeye koyup, CHP’lilerin oylarını çöpe atar, şeklinde sorular sormaya!.. AKP’nin yıpratılacağı konu ise doğal olarak güme gitti. Bu tür olaylar, ilk defa…
-
“NİYAZİ”!..
“NİYAZİLER” GELECEK ANALAR AĞLAMAYA DEVAM EDECEK!.. Kılıçdaroğlu’nun da jetonu köşeli, 4 gün sonra düştü. Son yaptığı açıklama ile yine kendini yalanladı. Başbakan’ın Org. Ergun Saygun’u ziyaretindeki asıl amacını: ”Yakında KCK davalarındaki tutuklularının serbest bırakılmasına toplumun vereceği tepkiyi dengelemek” olarak açıkladı.(1) 11 Şubat günü sıcağı sıcağına yaptığı açıklaması ise, Erdoğan’a atılmış can simidi değerindeydi. O gün ziyaret için “insani bir ziyaret” demişti. Adeta Erdoğan’ın basın sözcüsü gibiydi… Ziyaretin eleştirilecek bir yanını bulamamıştı!.. (2) Kılıçdaroğlu, 40 bin yurttaşımızın öldürülmesinden sorumlu olan terör örgütünün kurucularının, iç infaz nedeniyle öldürülmesi üzerine, ailelerine “PKK irtibat bürosunda” taziye ziyaretinde bulunan Hüseyin Aygün’ün, eleştirilen bu durumunu da “insani nedenlerle yapılmış bir ziyaret” olarak gösterip, savunmuştu!.. Bugüne…
-
İŞTE O MUHTARLAR!..
Y-CHP YEREL SEÇİMLERDE AKP’Yİ DESTEKLEME KARARI ALDI!.. Çankaya’da 116 muhtar var… (1) Çoğunluğunu CHP’liler destekleyip seçmişler. Önce bu tespiti bir yere not edelim. Kılıçdaroğlu’na göre: “Demokrasinin en saf, en temiz, en güzel tecelli ettiği seçimler muhtarlık seçimler”idir. (2) Doğrusunu söylemek gerekirse, bizim muhtarlar parklara bile bekçi olamazlar!.. Muhtarların görevleri; 4541 Sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile Şehir ve Kasabalardaki Mahalle Muhtar ve İhtiyar Kurulları Tüzüğü’nün dördüncü maddesinde tek tek sayılmıştır…(3) Dolayısıyla yetkilerinin de bu görevlerini yapmakla sınırlı olduğu tartışmasızdır… Siyasi partilerden aday gösterilemeyen muhtarların, tek tek veya toplu olarak devlet mührünü ve muhtarlık unvanını bir belge üzerinde kullanarak, siyasi partilere aday önermeleri olanaksızdır! Siyasi etikle asla bağdaşmayan böyle bir davranış, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı dönemine rastlamıştır ve bir ilktir!.. Başka bir deyişle; Muhtarlar, ilgili yasa ve tüzükte 23 madde halinde…
-
GÜYA MUHALEFET
CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in TBMM’inde yaptığı konuşmada ifade ettiği “Kürt milliyetçiliğini bana “ilericilik” ve “bağımsızcılık” diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz” şeklindeki çok doğru ve yerinde tespit, bir süre daha tartışılacağa benziyor. Konuyu anlamayan veya bilinçli olarak saptıranlardan biri de ne yazık ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmuştur. İl başkanları toplantısında söylediği: “Kimsenin şu veya bu şekilde etnik kimlik üzerinden siyaset yapması, bir etnik kimliği dışlaması, onu ikinci sınıf yurttaş olarak görmesi bizim kabul edebileceğimiz bir olay değildir” şeklindeki sözler, doğrudan olayı saptırmayya dönüktür. Açıktır ki, Kılıçdaroğlu bu konuda ya çok bilgisizdir ya da bu fırsattan yararlanarak Atatürkçüleri sindirmek istemiştir!.. Dersim…
-
CHP’DEKİ “İŞGAL BİRLİĞİ”!..
Yakın geçmişteki hatalı kullanımlar ve ön yargılar bir tarafa bırakılırsa, “Türk milliyetçiliği”nin Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsında ve eylemlerinde ete kemiğe büründüğünü söylemekte bir yanlışlık yoktur!.. “Atatürk milliyetçiliği” olarak da bilinen Türk milliyetçiliğinin temel karakteristiği, tam bağımsızlıkçı ve antiemperyalist oluşudur. Bu fikir “Ya tam bağımsızlık ya ölüm” sloganı ile formüle edilmiş ve Birinci Dünya Savaşı sırasında uygulamaya geçirilerek yaşama alanı bulmuştur. Anayasalarımızda da yer alan bu milliyetçilik anlayışı; İkinci Dünya Savaşı sonrasında, mazlum milletlere rehberlik ederek, pek çok ülkenin bağımsızlığını kazanmasında birinci derecede rol oynamıştır. Bununla birlikte “Türk milleti” kavramı bir üst kimlik olarak, “Kürt milleti” kavramından içerik olarak oldukça farklı bir anlam yüklenmiştir. Öyle ki, “Türk” sözcüğü, “Kürt” sözcüğü…