• MASKELİ BALO BİTTİ!..

    Rusya ve Çin’in diplomatik zaferi, pek çok masum insanı haksız bir savaşta ölmekten kurtardı. Doğunun büyükleri kimyasal silahları Suriye halkına karşı Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) kullandığına dair bütün dünyayı ikna ettiler. Buna bağlı olarak Suriye politikasında başarısız olan AKP iktidarı yalnız kaldı. Erdoğan iktidarını sürdürmek için çok acil sıcak paraya ihtiyaç duyuyor. Parayı ancak Arapların düşmanı Suudilerle, Katar’dan sağlayabilirler. Suriye’ye karşı ABD’nin savaş ilan etmesi halinde, savaş masraflarını karşılamayı bu ülkeler teklif etmişti. Suriye’ye karşı, olası bir askeri müdahalede başı çeken Türkiye’ye de parasal yardım yapacakları kesindi. Türkiye’ye Temmuz ayında 4.8 milyar dolarlık gizemli para girmiş. Üretimin bitme noktasına geldiği ülkemizde, sıcak para konusu Erdoğan hükümeti için son derece etkili…

  • HACILAR!..

    HACILAR!.. ARAPLARI BOYKOT EDİN!.. Başta Suudi Arabistan olmak üzere, Arap Sultanları ABD’nin Suriye’ye savaş ilan etmesi halinde masrafları karşılamayı teklif etmişler!.. Araplar kendilerine yakışanı yaptılar. Sıra hacılarda. Bundan böyle Hac görevini yapmak üzere kutsal topraklara gidenlerin, içecekleri su dahil bütün ihtiyaç maddelerini yanlarında götürmelerini öneriyorum. Araplardan satın alacakları en basit şeye verecekleri her kuruşun, Suriye’deki kardeşlerine mermi olarak geri döneceği açıktır… Bu nedenle Suudilere karşı uygulanacak boykot, masum insanların yaşamını kurtarır ve hacdan daha sevaptır!.. HANGİSİ PAYANDADIR? “AKP’de kaos ülkeye zarar verir” (1) diyen Bahçeli mi “Cemaat sermayesinin gücü kırılırsa ülke zarar görür” (2) diyen Kılıçdaroğlu mu AKP’ye payandadır?.. 11 yıllık AKP iktidara geldiği 2002 yılında dış borcumuz 130 milyar dolardı, 2012 yılı sonunda bu miktar yüzde 160 arttı ve…

  • AHMAKLAR!..

    91 yıl önceki 30 Ağustos’ta Anadolu’dan emperyalistlerin tetikçilerini temizlemiştik. 91 yıl sonra aynı emperyalist güçlere “tetikçilik” yapıyoruz!.. 10 ay önce Akçakale’de, Suriye Ulusal Koalisyonu (SUKO) lideri Ahmet Muaz El Hatip ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) atkısı takıp, birlik mesajı veren Başbakan Erdoğan, devletler hukukunu hiçe sayarak, Suriyeli muhaliflere kesintisiz olarak desteğini sürdürüyor… Kendine muhalif olanlar için Güney Doğu’dan İstanbul’a 6 jandarma komando taburu getirmiş!.. Olası Sonbahar eylemlerine karşı “seçilmiş” AKP iktidarını bu şekilde koruyacak!.. PKK için Güney Doğu’da konuşlanan askerler, bundan böyle Erdoğan karşıtı gençleri kovalayacak!.. Anlaşılan “süreç” ile PKK tehlike olmaktan çıkartılmış!.. PKK’ya boyun eğen AKP hükümeti, utanmadan Suriye’deki seçilmiş hükümeti düşürmek için savaş hazırlıkları yapıyor. Hani demokrasinin namususandıktı… Türk halkına benimsetilmek istenen…

  • ALÇAKLAR!..

    Amerikan CNN televizyonuna konuşan Obama, uluslararası kamuoyunun Suriye’de “kimyasal silah” kullanımıyla ilgili daha fazla delile ihtiyaç duyduğunu söylemiş. Tıpkı “Ergenekon Davası” açılmadan önce Abdullah Gül’ün, “Delillendirin ve bir savcı bulun” talimatında olduğu gibi… Mesajı alan ÖSO, Şam yakınlarında “kimyasal silah” kullanarak istenen delili yaratmaya çalıştı… Fakat kimyasal silahlar konusunda yeterli bilgileri olmadığı için foyaları erken ortaya çıktı!.. Ne var ki, herkesten önce, Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, Alman meslektaşı Westerwelle ile yaptığı basın toplantısında, Suriye’de kırmızı çizginin aşıldığını söyleyerek, diplomatik bir skandala imza attı… Nitekim Rusya, uydu görüntüleri ile söz konusu saldırının muhalifler tarafından yapıldığını kanıtladı!.. Zaten ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki de “Şu an için kimyasal silah kullanıldı diyemiyoruz” diyerek, Davutoğlu ile aynı görüşte olmadığını açıklayıp, Türkiye’ yi…

  • YEREL SEÇİMLERDEN ÖNCEKİ ACİL İŞ!..

    AKP’nin Cumhuriyet karşıtı sivil darbesinin en etkili aracı, “Özel Görevli Mahkemeler”dir. Bu mahkemeleri “meşru” hale getiren en önemli aktörlerden biri de Y-CHP‘nin başına getirilen TESEV kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu’dur. “ErgenekonDavası”nı eleştirirken özel görevli mahkemeler ile bunların verdiği kararların “meşru” olmadığını söylemesi inandırıcı değildir!.. Kılıçdaroğlu, “12 Eylül Darbesi”ni yapan ve bugün mahkemeye bile getirilemeyen komutanlar hakkında açılan o göstermelik davaya da herkesten önce Grup Başkanvekili eliyle “katılmadilekçesi” verilmesi talimatını vermiştir. Böylece özel görevli mahkemelerin “mahkeme” olduğu ve dolayısıyla “adalet” dağıtabilecekleri inancının yerleşmesine neden olunmuştur… Y-CHP yönetiminin AKP “sivil darbesine” vermiş olduğu bu önemli desteğe, “yetmezamaevet”çiler, ile dönek-eski solcular ve liberaller her duruşmaya katılarak anlamlı bir destek vermişlerdir!.. Yürürlükteki hukuk kurallarına göre, 12…

  • RUHU CEZALANDIRDILAR!..

    “ERGENEKON DAVASI”NDA RUHU CEZALANDIRDILAR!.. “Ergenekon Davası”nda verilen karar, saygı duyulacak bir mahkeme ürünü kabul edilemez! Çünkü hüküm, Türk Milleti adına verilmiş değildir. Her şeyden önce, “özel görevli mahkemeler” hukuka aykırı olup, siyasi iktidardan bağımsız değillerdir. Bu nedenle, ne kendileri ne de kararları meşru sayılabilir. Kararların altına imza atanları, yargıç olarak görmeyenler haksız sayılmaz. Bu konuda hakkını yememek gerekir, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda söylediği en doğru söz, bu kararların “meşru” olmadığıdır!.. Yukarıdaki saptamalar, farklı cümlelerle ağızdan kaçırılmış olsa da hükümet kanadından dile getirilmektedir: Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı ve AKP’nin akıl hocası kabul edilen Yalçın Akdoğan, “Bu dava ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan’dan süzülüp…

  • SUÇLU OLAN TERTİPÇİLERDİR!..

    AKP faşist bir parti olduğunu uygulamaları ile her gün yeniden gösteriyor. En yetkili ağızdan, demokrasiyi amaca ulaşmak için binilecek tramvay olarak gördükleri, yıllar önceden açıklanmıştı zaten. Nihai amaçlarının “şeriat düzeni”ni getirmek olduğunu da hiçbir zaman gizlemediler. “Halk isterse laiklik elbette gidecek” diyen adam, bugün T.C hükümetinin başında oturmaktadır. Cumhuriyeti kuranlara her fırsatta saldıran, onları itibarsızlaştırmak için akıl almaz yalan ve iftiraya başvuran, bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisidir. Atatürk ve İnönü’ye “iki ayyaş” diyerek dil uzatan da odur. Her söyleminde, dini terimleri referan salarak sömüren ve din devleti kurmanın alt yapısını tamamlayan da aynı adamdır. Halkı ötekileştiren, bölücü ve nefreti körükleyici bir dil kullanarak, milli birliğimizi zedeleyen bu Recep Efendi, akıllara durgunluk verecek şekilde, yandaşlarına devletin olanaklarını peşkeş çekmiş ve bu şekilde…

  • ACILI HABER ÖZETLERİ!..

      TürkDilKurumu, padişahımız efendimizin iradesine uygun olarak “darbe” sözcüğünün anlamına “Demokratik yollardan hükümet iistifaettirme”yi de eklemiş… (1) Böylece bir kelimenin anlamı genişletilerek, “demokratik eylemler” de “suç” haline getirilmiş!.. Meclisi toplayıp, AKP iktidarına karşı demokratik muhalefet etmeyi suç sayan yeni bir yasa çıkartmaya gerek kalmadan, tüm muhalifleri “darbeci” olarak yaftalama olanağı elde edilmiş!.. Daha önce de “çapulcu” sözcüğünün anlamını değiştirerek, Başbakana duyulan tepkileri yumuşatmaya çalışan TDK’nun, karşı devrimin hizmetinde, halkı aldatmakla görevli olduğu ortaya çıkmış!.. Hak etmeden, sırf yandaş ve yalaka oldukları için böyle kurumlarının başına getirilenlerin, çoğu zaman da kendiliklerinden işgüzarlıklar yaparak, ortamı baştaki “führerin” faşist uygulamalarına hazır hale getirdikleri, tarih tekerrür eder gibi bir kez daha görüldü!.. *** 2005 yılında ticari…

  • “PKK ASAYİŞ”!..

      “Kendi iktidarında” 26 liralık benzini 100 lira ödeyerek satın alabilen “iki kişiden biri”, Suriye sınırımızda Resulayn İlçesin’deki binalara PKK bayrağı çekilmesi ile şaşkınlık üzerine şaşkınlık yaşadı!.. İşini gücünü bırakıp, Suriye’deki rejimi değiştirmek için tam gün mesai yapan AKP hükümeti, Esat’ın karşısında ağır bir yenilgi aldı!.. Yenilgiyi ilk ilan eden ABD’nin Genelkurmaybaşkanı idi… Başbakan Erdoğan, “Gezi Direnişi” ile başlayıp yurt geneline yayılan muhalefet hareketi karşısındaki acıklı durumunu, Suriye’deki olayları abartılı ve yanlı bir şekilde aktararak gizlemeyeçalışıyor. Hükümet, hızla altından kayan tabanını yerinde tutabilmek için yapay düşmanlık yaratmaktan medet umuyor. “Palalı” gençlik ile istediği sonucu alamayan Erdoğan, şimdi de tencere ve tava çalarak hükümeti protesto edenler hakkında dava açılmasını istiyor… Savaş…

  • AKP DARBESİ!..

    Anayasa Mahkemesinin kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar. Anayasamızın amir hükmü böyle diyor.(1) “Ergenekon Mahkemesi” bu tartışmasız hükmü tanımıyor! Ülkemizin yetişmiş bütün hukukçuları, Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra, tutukluluğun 5 yılı geçemeyeceği hususunda hemfikirler. Başka bir deyişle, tutukluluğu 5 yılı aşan bütün tutukluların, derhal serbest bırakılması gerekiyor… Kör olan “adalet” şimdi de sağırları oynuyor! Anayasa Mahkemesinin bu konu ile ilgili kararı aslında bir tür önlem sayılır… Tutukluluğun 10 yıla kadar uzayabilmesine olanak sağlayan Ceza Muhakemesi Kanununun 252. maddesinin 2. fıkrası idi.(2) Anayasa Mahkemesi, CHP’nin başvurusu üzerine 3. Yargı Paketi olarak bilinen 2 Temmuz 2012 günlü, 6352 sayılı (Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen…