-
YENİ CHP “F TİPİ”DİR!..
CEBİMİZDEN HÜKÜMETİN ELİ ÇIKMIYOR!.. Doların 2.30 TL’yi, benzinin 5.00 TL’yi aştığı bugünlerde, cebimizdeki her 100 liranın 30 lirası uçup gitti. Ekonomi dilinde bu işe “devalüasyon” diyorlar. Size sormadan bir gece cüzdanınızdan paranızı çalıyorlar. Sıcak para ile idare edilen ekonomimizin nereye kadar dayanabileceğini göreceğiz. Devlet krizinin yanında ekonomik kriz de kara kış gibi kapımıza dayanmış. İki kişiden birinin desteği ile iktidara gelen AKP, başka havalar çalıyor şimdi!.. Temsilcilerimiz Suriye’de yenilen emperyalistlerin şansını tersine çevirmekle meşguller. Akıllarınca “muhalif” teröristleri destekleyerek Esat’ı devirecekler… Esat’tan size ne, kendi yurttaşınızın derdine çare olsanıza!… Belli ki, büyüklerimiz varlıklarını Esat’ın gidişine bağlamışlar. Şam’da kılacakları Cuma namazının hayali ile yaşıyorlar!.. Başbakanımız iyice duvara dayanmış, ülkeyi yönetemiyor artık! “Türk…
-
PANİK!..
AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan Başbakan Erdoğan’ı “Allahın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider” olarak tanımladıktan sonra, dış mihrakların önünü kesmek için uğraştıklarını söyleyerek rüşvet ve yolsuzluk iddialarının gerçek dışı olduğuna vurgu yaptı… Arslar İmam Hatip mezunudur. İlk imza sahibi olduğu hiç bir kanun teklifi yoktur. Bugüne kadar arkadaşlarının hazırladığı üç yasa teklifini imzalamış, bir tek yazılı ve sözlü soru önergesi yok. Meclis soruşturması talebi de hiç olmamış. İktidar milletveki olduğu için gensoru önergesi vermesini bekleyen yoktu zaten. Genel kurulda toplam üç kez konuşmuş, iki kez bütçe görüşmelerinde söz alan Arslan, TSK Disiplin Kanun Tasarısı üzerinde de kısa bir konuşma yapmış. Bir de Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin terör…
-
BEN DE VARIM!..
Başbakan Erdoğan Malezya’da günah çıkardı. Ergenekon ve Balyoz davalarını kastederek “İçlerinde günahsız yatanlar var” dedi… Hükümet derhal harekete geçti. “Ne istediler de vermedik” dediği Cemaatin elinden verdiklerini alacaklardı. Polisin işini bitirmek kolaydı, yer değiştirdiler, kendi adamlarını kilit noktalara getirdiler. Yargıda ise zorlanmaya başladılar. Anayasal düzenleme de gerekebilirdi. Bu işler şakaya gelmez. Bu yüzden HSYK’nın doğrudan hükümete bağlanmasına ilişkin düzenleme Adalet Komisyonu’nda görüşülürken, Tokat Milletvekili havada uçan tekmesini konuşturmak zorunda kaldı… Bu kez hedefinde inançlı ve yürekli bir adam, Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu vardı… Erdoğan ne zaman antidemokratik bir adım atmaya karar verse, tam tersini söyleyerek işe başlardı. Bugüne kadar hep böyle oldu. Ele geçireceği kurumları önce itibarsızlaştırdı, sonra…
-
HAS(TIR)INIZ!..
Hükümet, TSK’yı demir kafese kapatan ve Cumhuriyete yürekten bağlı aydınları müebbet hapse mahkum eden “bağımsız yargı”nın kararlarını artık tanımıyor! Başbakan Erdoğan, vaktiyle o davaların “savcısı” olmakla övünüyor ve “Bırakın bağımsız yargı çalışsın” diyordu. Şimdi aynı yargı, gelen bir ihbar üzerine Suriye’deki muhaliflere silah götürdüğü iddia edilen MİT’e ait TIR’ı, arayamıyor bile. MİT görevlileri yükün “devlet sırrı” olduğunu açıklamış. Çiçeği burnunda İçişleri Bakanı Efkan Ala, yükün Irak’taki Türkmenlere gönderilen “insani yardım malzemesi” olduğunu açıklamış! İnsani yardım malzemesi “devlet sırrı” olamayacağına göre, bunlardan biri yalan söylüyor. Demek ki, zamanında yetişebilselerdi, Halk Bankası Genel Müdürü’nün evinde bulunan dolar dolu ayakkabı kutuları ile, bakan çocuklarının evindeki para kasalar içerisindekiler için de “devlet sırrı”dır diyerek kimseye göstermeyeceklerdi!.. Asıl acı olan,…
-
YOLSUZLUK VE RÜŞVET!..
2010’da yapılan Anayasa referandumuna bugünleri yaşamamak için “hayır” demiştik. O değişikliklere “evet” deyince; ordumuza “kumpas” kurulabilir, yargı yürütmenin denetimine geçip adalet ortadan kaldırılabilir, iktidarı denetleyen -Sayıştay gibi- kurumlar işlevsiz hale getirilerek yolsuzluk ve rüşvet tavan yapabilir demiştik. Hatta yabancı güçlerin desteği ile iktidara gelen AKP, diyet borcunu ödemek için ulusal çıkarlarımızdan olmadık tavizler verebilirdi. Yıllardır yan yana yaşadığımız komşularımızla, sudan sebeplerle düşman hale getirebilirdik. Zorunlu olmadığı halde Telekom ve Tekel gibi kar eden milli kuruluşlarımız yok pahasına yabancılara satılabilir, yandaşlara peşkeş çekilebilirdi… Dışarıdan aldığımız borçlar, halkın yararlanacağı yatırımlara dönüştürülme yerine, yandaşlara kredi olarak verilerek, bir avuç insanın zenginleşmesi sağlanabilirdi. Bu yolla iktidar kendi zenginlerini yaratıp, borçları her zamanki gibi yoksul…
-
ERMENİ SOYKIRIMI YALANI!..
“ERMENİ SOYKIRIMI YALANI” 11 yıldır iktidarda bulunan AKP’nin dış politikadaki tek “başarısı” uluslararası bir yalan olan “Ermeni soykırımı” iddialarını çürütmek olmuştur!.. “Öhö öhööö” demeyin!.. Bu olayı da sahiplenmeseler bileklerimi keserim. Tıpkı, CHP’li Eskişehir Belediyesinin icraatlarını hükümet icraatı olarak sahiplendikleri gibi.. Dışişleri Bakanlığımız Türklerin Ermenilere karşı soykırım yapmadığını sonunda kanıtladı!.. Doğu Perinçek olmasaydı, içerisine girmek için takla attığımız AB üyelerinin neredeyse tamamı, bu yalanı parlamentolarında kabul edeceklerdi… Bu kadarla da yetinmeyip “Ermeni soykırımı iddiası yalandır” diyenleri hapse de atacaklardı. Bu planın ilk kurbanı, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek seçilmişti… Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin kararından sonra, hükümetimiz, muhalefet partileri ve aydınlarımız, artık uluslararası platformlarda yüzlerinin AK’ı ile bu gerçeği haykırabilirler… 17 Aralık Operasyonunun…
-
HER ŞEY AÇIK!..
7 bin çalışanı bulunan TRT 1500’ye yakın personeli taşeron veya hizmet alımı yoluyla çalıştırıyor. Gelirinin yüzde 86.5’i elektrik payından karşılanan kurum, 2012 yılında hizmet alımlarına 35 milyon TL ödemiş, 2013 yılı için bu rakam 22 milyon 215 bin liraya ulaşmış. Niteliksiz yandaşların doldurulduğu TRT, doğal olarak vermesi gereken hizmetleri üretemiyor. Hizmet alımı yoluyla yapılan hükümetin borozanlığıdır. İmam-hatiplilerin yönetiminde, rant kapısına dönüşen TRT’de; tarafsız ve objektif habercilik bitti, ülke çıkarlarına dönük analizler ise, sizlere ömür!.. Bu arpalıktan beslenenlerin ücretlerini ödeyenler arasında; belediyenin makarnası ve nohudu ile karnını doyuran 3,5 milyon aç, kömür yardımı alan 6 milyon üşüyen insan ve 4 milyon işsiz vatandaş da bulunuyor… Hükümet, açlık sınırının altında yaşayan…
-
KOKUŞMUŞLUK, UTANMAZLIK, REZİLLİK VE ÇÜRÜME!..
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, “Saydam ve hesap verilebilir kamu ilkesi”ne rağmen, gümrük uzlaşma tutanaklarını Sayıştay’a vermiyor!.. Yasaya göre, gümrüklerden mal geçirenlerin beyanı ile gümrük idaresince yapılan tespit arasında farklılık olması halinde; -ki bu durum çoğunlukla gümrükten mal kaçırma olarak kabul edilir- ödenmesi gereken vergi ve cezalar için uzlaşma komisyonlarında, uzlaşma tutanağı düzenlenerek (1) vergi ve cezasının bir kısmından vazgeçiliyor. İşte devletin en yüksek denetleme kurumu olan Sayıştay’dan gizlenmekte olan bu tutanaklardır. Bakanlığın denetimden kaçmayı, Sayıştay’ın “yerindelik” denetimi yapacağı varsayımına dayandırması hiç bir şekilde inandırıcı değildir… Gümrük Kanununun 244. maddesine (2) göre vatandaşın beyanı ile idarece yapılan tespit arasındaki farklılığın kanun hükümlerinin yeterince anlaşılamamasından veya yanlış anlaşılmasından ya da yargı kararları ile idarenin görüş farklılığından kaynaklanması söz konusu olduğunda uzlaşmaya gidiliyor.…
-
BÖYLE GİDERSE AKP SEÇİMLE DÜŞÜRÜLEMEZ!..
İktidardaki siyasi partinin devlet olanakları ile propaganda yapmasına izin veren; bakanların istifa etmeden yerel seçimlere aday olarak katılabileceklerine ilişkin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı, bundan böyle yapılacak olan seçimlerin adil, sağlıklı, güvenilir ve şeffaf olarak yapılabilirliğini kuşkulu hale getirdi. Seçmen veri tabanının, YSK tarafından takip edilen bağımsız bir seçmen kütüğü yerine, İçişleri Bakanlığının üretip güncelleştirdiği ve dış kaynaklardan alınan verilerle güncellenen bir veri tabanının kullanılmış olması, seçimlerin tarafsızlığı ile güvenilirliğini tartışmalı hale getirmiştir. 1 milyondan fazla Suriyeli sığınmacıya vatandaşlık statüsü verilerek “seçmen” haline getirilmeleri ise, kabul edilebilir bir durum değildir. Son olarak; seçimlerin güvenliğinin, ortakları arasında GAMA ve KUTLUTAŞ gibi özel şirketlerin olduğu, genel müdürlüğünü de AKP ile yükselmeye başlayan Sadık…
-
ALDATILACAK NE ÇOK İNSAN VAR!..
“Genel af”tan önce af dileyenler! Başbakan’ın “cezaevleri boşalacak” sözleri ile dile getirdiği genel affa karşı en ciddi tepki cezaevindeki komutanlardan geldi. “Genel afla” 40 bin kişinin katili Öcalan da affedilecekse, biz ölene kadar cezaevinde kalmaya razıyız dediler. Yeni CHP’nin Grup Başkanvekili Engin Altay, genel affın ancak “toplumsal mutabakatla” yapılabileceğini belirttikten sonra, “Buna da Erdoğan değil halk karar verir” demiş… Yürürlükteki Anayasaya göre, af kanununu çıkartmak için Meclis’in beşte üçünün oyu yeterlidir. AKP ile BDP’nin oyları buna yeter. Yeni CHP içerisindeki PKK ve cemaat sempatizanlarını da eklediniz mi, af kanununu rahatlıkla çıkarabilirler. Demek ki, hükümetin PKK’yı af etmek için halka sormasına gerek yok!.. Tıpkı Ülkenin Doğu ve Güneydoğusunu “Kürdistan” haritasına katan Barzani’nin, Diyarbakır’da devlet başkanı gibi karşılanışını sormadıkları gibi… Parti…