• BUNLARI HAK ETTİK Mİ?

    Ergenekon, Balyoz ve Odatv operasyonlarının merkezindeki adam İstanbul Emniyet İstihbarat Müdürü Ali Fuat Yılmazer, tertibi itiraf etti: “İşçi Partisi’ne yapılan operasyonla AYM üyeleri etkilendi ve AKP’nin kapatılmasına karşı olan 2,5 üye 5’e çıktı. Başbakan yapın dedi, biz de yaptık”  dedi… Bu operasyonların merkezinde İşçi Partisi’nin olduğunu soruşturmanın olağanüstü yetkilerle donatılmış özel yetkili savcısı Zekeriya Öz, AKP’ye verdiği mülakatla aylar önce doğrulamıştı… Anlaşıldığına göre, operasyonu yapacak olan ekibe Başbakan elinizde yeterli delil var mı diye sormuş… Yokmuş ama ihtiyaç duyulan delilleri operasyon sırasında bulabileceklerini umuyorlarmış… Bulamazlarca delil üretme yetenekleri devreye girecek… Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun, 2008 tarihli raporunda, polis şefleri Ali Fuat Yılmazer ile Ramazan Akyürek’in, Hrant Dink cinayetinde ihmallerinin bulunduğu belirtilmişti……

  • “YA MÜZAKERE YA SAVAŞ”!..

    Ordumuz ne zaman teslim alındı?.. Nevruz nedeniyle Diyarbakır’da yapılan törene, bu defa Kandil damgasını vurdu. AKP ile yola devam mesajı veren Öcalan‘ın mektubunu Sırrı Süreyya Önder okudu.(1) Mektup yumuşaktı… Kandil’deki en üst düzey yönetici Cemil Bayık ise, görüntülü olarak yaptığı konuşmasında tehdit savurdu. “Türkiye’nin bölünmesini istemiyorsanız Apo’yu özgürleştirin” dedi… Aynı şekilde, PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, Sterk TV’de: “Apo serbest bırakılmadıkça silah bırakmayız” demişti… Karayılan bu sözlerini: “Apo talimat verse bile silah bırakmayız” diyerek iyice pekiştirmiştir. Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kılıçların efendisi Kemal Bey, Tunceli’de yaptığı mitingde: ”Dersim‘den sesleniyorum, ‘Barış Süreci‘ kimsenin tekelinde değildir. Bu ülkede barış sağlanacaksa bunu yapacak olan parti CHP’dir. Herkes çok iyi bilsin bunu. Bu…

  • Nekro(fil)ler ve 14 yaşında yaşama veda edenler!..

      12 yıllık AKP iktidarı, Türk siyasi tarihinde bazı ilklerin yaşandığı dönem olarak anılacaktır. “Nekrofili” sözcüğünün siyasi terminoloji içerisine sokulması da bunlardan biridir… Başbakan Erdoğan, 07.11.2012 günü TBMM’nde yaptığı grup konuşmasında; Kılıçdaroğlu’nu “Bahtsız Bedevi” ye (1) benzettikten sonra, cezaevlerinde süren açlık grevleri nedeniyle, BDP‘lilere de “Ölümlerden sapkın bir haz alıyorlar” diye beklemedik bir suçlama yöneltmişti. Ardından “Hepsi nekrofili hastalığına kapılmışlar” teşhisini koymuştu (2)… “Nekrofili” konusu, Mayıs 2011’de Faslı imam Zamzami Abdül Bari‘nin açıklamalarından (3) sonra, tartışma konusu yapılmıştır… Fas Parlamentosu ve Uluslararası Müslüman Alimler Birliği kurucu üyesi, aynı zamanda da “Çağdaş Hukuk Araştırmaları Derneği”nin Fas’taki başkanı olan (4) Zamzami, Mısır’da Amerikancı bir darbe ile iktidara gelen “Müslüman Kardeşler”e esin kaynağı…

  • “SANA SEVDANIN YOLLARI…”

    *Çalıyorlar ama iş de yapıyorlar!?… *Ben yapılan hizmetlere bakarım: Marmaray’ı kim yapmış, 3. Boğaz Köprüsü ve bölünmüş yollar kimin eseri? *Çalıyorsa beni çalıyor, size ne!!! *Oy verecek başka parti mi var?!.. *Muhalefet bugüne kadar ne yaptı?.. *Hiç iyi bir iş yapmadılar mı? Onları anlatsanıza!.. BU KALİTEDE SORU VE YARGILAR UZAYIP GİDİYOR… Gelin sizinle başka bir alemde ve biraz da ayaklarımız yerde gezinelim: YEREL SEÇİMLERDE OYLARIMIZI AKP‘YE VERMEDEN ÖNCE; 5. CUMHURBAŞKANIMIZ CEVDET SUNAY‘IN İLÇESİNDE VE KÖYÜ ATAKÖY’DE YAŞAMDAN KÜÇÜK KÜÇÜK KESİTLER… Ataköy’den başlıyoruz;  1940‘da 1 ilkokulu ve 1 camisi olan“Ata” köyümüz, 1955 yılında belediye olmuştur.(1) O tarihten bu yana, belediyemiz belde sakinlerine yapacakları bütün duyurularını hoparlör aracılığı ile yapmışlardır… O yılların en medeni aracı hoparlördü……

  • GÜNDEM SEÇİMLER DEĞİL

    GÜNDEM SEÇİMLER DEĞİL, YENİDEN YARGILAMADIR!.. Başbakan, Cemaat hakkında  30 Mart yerel seçimlerinden sonra; casusluk yapmak, örgüt kurmak ve vatana ihanet suçlamaları ile dava açılması için düğmeye basacakmış!..  Anlaşılan Başbakan, Ergenekon ve Balyoz gibi davaların tüm sorumluluğunu Cemaat üzerine yıkmaya çalışacak. Pensilvanya’da ikamet eden eski ortağı, bakalım nasıl bir karşı hamle yapacak. O zaman kim ak kim kara daha iyi göreceğiz… 26. Genelkurmay Başkanımız İlker Başbuğ’un tahliye edilmesinden sonra Başbakanın söylediği şu sözleri çok önemlidir: “Balyoz davasını alelacele hallettiler. Ergenekon’da halen gerekçeli karar hazırlanmadı. Burada bir katakulli olduğu çok açık. Bu davalarda haksızlığa uğrayan insanlar var. Bütün bu davalarda intikam hissiyle hareket ettiler. Kısaca paralel yapı bu davalarda görevini icra etti”.…

  • ALDATILDIK!..

    Başbakan Erdoğan Avrupa Birliği yetkililerini aldatmış, öyle diyorlar!.. Başbakan Erdoğan’ı da Cemaat aldatmış!… Cemaat’i aldatan büyük olasılıkla Obama’dır… Ergenekon davasına bakan hâkim ve savcıları ise,  soruşturmalarda görev alan F Tipi polisler aldatmışlar… Aldatılamayanlar da var elbette; onlar AKP’ye  koşulsuz destek veren yığınlar!.. Bu aşamada “aldatıldık” demek bir tek onlara yasak!.. Başbakan Erdoğan, oğlu Bilal ile arasında geçen konuşma “tape”lerinin sızdırılmasından sonra, en acımasız şekilde:“Aldatıldık, gerçekten safmışız” diyerek, yine mağduriyet edebiyatına sarılmış. Din duygularına ek olarak, merhamet duygularını da sonuna kadar sömüreceği kesin!.. Oğlunun evinde bir oda dolusu para olan bir baba, üstelik de Başbakan iken, hala yoksul halka, kendini acındırmak istiyor… 11 yıldır ne istedilerse verdiği ortağı Cemaat’in, kendisine ihanet…

  • SUSARAK KONUŞMAK!..

    Başbakan, kaç haftadır kamuoyuna aynı şeyleri söylüyor. 11 yıllık ortağı Cemaatin devlet içerisinde “paralel devlet” kurulduğundan şikâyet ediyor. Çoğunlukla abartıyor, desteksiz atıyorsa da devletin istihbarat örgütleri elinde olduğundan söylediklerine kulak tıkayamayız. Cemaatin devlet içerisinde ayrı bir yapılanma olduğu kanıtlandı. Başbakanın “Ne istediler de vermedik” itirafı bu durumun en ciddi kanıtı. Kuşkusuz elinde iddialarının başka kanıtları da var. Ne diye bunları yargıya teslim etmez ve soruşturma başlatmaz anlamak mümkün değildir. Aynı şekilde Cumhuriyet savcıları neden kendiliğinden harekete geçmezler onu da anlamak mümkün değildir. Bu durumun tek bir sebebi olabilir. O da başbakanın yargıya güveninin olmamasıdır elbette.  Büyük olasılıkla onun da Cemaatten korkusu var. Kim bilir daha neler var ellerinde. Başbakan yargının…

  • “MİLLETİN A..NA KOYMAK!..”

    Yolsuzluk ve rüşvet yolu ile çalındığı tahmin edilen para 242 milyar TL civarında. Başbakanın bu paralar devletten çalınmamış anlamına gelen sözlerinin hiçbir inandırıcılığı yok. Çalınan her kuruş Türk halkının cebinden çıkmıştır veya yakında çıkacaktır. Devletin bankalarından usulsüz olarak alınan krediler battığında,fatura tüm halka çıkartılır. Geçmişte de bu hep böyle olmuştur. İhale yolsuzlukları ile ele geçirilen paralar kimindir? Onlar da halka aittir. Sonuç olarak 76 milyon Türk halkı soyulmuştur. Bu hırsızlıklardan adam başına ne düşer onu hesaplayalım: Nüfusumuz 76 milyon olduğuna göre, 243 milyon bölü 76 milyon eşittir 3.197.00- TL eder. Yani tüyü bitmemiş yetim dâhil, her birimizden 3.197 TL çalınmıştır… Hesap bu kadar basittir yani!..Gelecek 12 ay içerisinde ödemek zorunda…

  • ENAYİLER!..

    Son yapılan anketlerin birinde elde edilen sonuç,  “Aziz Nesin’lik durum” olarak nitelendirilmiş. Ankete katılanların yüzde 77’si, yolsuzluk ve rüşvetin varlığına inandığı halde genel seçimlerde tercihlerinin değişmeyeceğini söylemişler. Başka bir deyişle; hırsızlığa ve rüşvete yol veren iktidara desteklerini sürdürecekler!… Tam da Türkiye’ye göre bir durum!?.. Siyasetten beklentisi olup da halkı suçlamaktan çekinenler, elbette bu durumu Aziz Nesin’lik olarak isimlendireceklerdir. Toplumsal bir felaketin ipuçlarının göründüğü bu acıklı durumda, komik olan hiçbir şey bulunmamaktadır. Bu isabetsiz yakıştırmayı yapanlara göre, halk ne yaparsa yapsın hiçbir zaman  sorumlu tutulamayacaktır!.. Bu görüşe göre, halkın çoğunluğunun iradesi ile ortaya çıkan en olumsuz sonuçlardan bile, son tahlilde yine yöneticiler sorumlu tutulacaktır. Kuşkusuz bu yargıda haklılık payı vardır ama…

  • YETİMİN HAKKI SEZAR’A!..

    “TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİM”İN HAKKI!.. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre, 2013 yılı toplam dış ticaret açığı bir önceki yıla göre yüzde 18.7 artarak 99 milyar 782 milyon dolara ulaşmış! 17 Aralık’ta başlayan Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonlarında takip edilen para, dış ticaret açığını kat kat aşmıştır!…  Sadece Başbakanın çocuklarına ait TÜRGEV’e tahsis edilen hazineye ait arazilerin bedelİ bile, dış ticaret açığımızdan fazladır… Maliye’nin İstanbul Tuzla’daki 120 dönümlük arazisinin 57 dönümü de aynı vakfa tahsis edilmiştir. TÜRGEV’in,  İstanbul’daki 66. Mekanize Piyade Komutanlığı’nın bulunduğu askeri arazi üzerinde de “eğitim tesisleri” kurması için Maliye Bakanlığı onay vermiştir. 76 milyona ait hazine arazilerini, kendi çocuklarına tahsis etmek ne kadar etiktir bilmiyorum!? Onu ancak iktidar değiştiğinde öğrenebileceğiz! …