-
SOMA’DAKİ KAZA DEĞİL, CİNAYETTİR!..
Başlarında sarı baretleri, önlerinde sendika ağaları, piyade düzeninde miting alanına yönlendirilen maden işçilerinden 301‘i, yerin yedi kat dibinde havasızlıktan öldüler. Başbakan Erdoğan’ın söylettiği “Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda” şarkısı, şimdi sağ kalanların kulaklarını çınlatıyor. Korkunç bir yanardağ ağzı gibi görünen o maden ocağının önünde; ölen işçilerle Erdoğan’ın yolu ayrıldı!.. AKP’nin seçim rüşveti olarak dağıttığı kara elması çıkaran maden işçisinin ülkemizdeki değeri 5 bin lira bile etmiyor… (1) Ocağı işleten şirketin maden müdürü ise, ayda 65 bin lirayı cebine indiriyor. Beyefendinin eşi, AKP’nin kazandığı Soma Belediyesi’nde Başkan Yardımcısı… “Süreci iyi takip edemediklerini” itiraf eden Maden-İş Sendikası Genel Başkanı, Soma’da yaşanan felaket için “devlet de, işveren de, sendika…
-
“HER AĞACIN KURDU ÖZÜNDEN OLUR”!..
“HER AĞACIN KURDU ÖZÜNDEN OLUR”!.. Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen ve istifasına neden olan 700 bin liralık saati, “gazetede gördüm” dedi. Üretici firma “biz gazetelere reklam vermeyiz” diyerek Çağlayan’ı yalanladı. Ardından saatin “garantisi benim üzerimedir” dedi. Firma yetkilileri bu defa da garanti belgelerine müşteri ismi yazılmadığını söylediler. Zafer Bey, bunları görmezden geldi. Pişkin pişkin elindeki fatura ile kendini Meclis kürsüsüne attı. Bu defa da 76 milyon Türk halkının gözünün içerisine baka baka “Ben aldım. İşte faturası” dedi… Vücut dili zaten Çağlayan’ı ele vermişti. Fatura da sahte çıkınca, Başbakanına sözünü verdiği zaferi kazanamadı… Erdoğan, bu yüzden burnundan solumaya başladı. Kızgınlığının hıncını, Danıştay’ın 146. kuruluş yıl dönümünde konuşan Türkiye Barolar…
-
“CESUR” SAVCILAR…
… ve “BEDEL ÖDEYECEK” AYDINLAR!.. “Dost ve müttefikimiz” ABD, 2013 Terörle Mücadele Raporu’nda; Türk vakıflarının terörü finanse ettiğini vurgulamış. Her yıl 195 ülke ve 14 bölgede “özgürlük raporu” hazırlayan ABD’deki düşünce kuruluşu “Freedom House” da Türkiye’yi “kısmen özgür ülkeler” grubundan, “özgür olmayan ülkeler” grubuna düşürmüş!.. Dışarıdan görünüşümüz aynen böyle… Gelelim içeriye: Başbakan ve Cumhurbaşkanı Ağustos’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi ile meşgul. Onların derdi kendi gelecekleri. Kılıçdaroğlu, ise, Salı günü yapılacak olan grup toplantısında; kendisini ifadeye çağıran Savcı Mehmet Demir’in “olay fazla abartıldı” şeklindeki sözlerine, cevap verecekmiş. Ana muhalefet, laf ebeliğinde bayağı deneyim kazanmış gibi. Hazret, bir önceki grup toplantısında, “cesur, yiğit, namuslu” bir savcı arıyordu… CHP’yi, “grup toplantısı partisi”ne dönüştürdükten sonra,…
-
“İDRAKSİZ TÜRKLER” SORUMLU TUTULAMAZLAR!..
TEHCİRİN 100 YILINA KARŞILIK GELEN 2015 YILINDA; OSMANLI UYRUĞUNDAKİ ULUSLARDAN EN İTİBARSIZ OLAN VE BU YÜZDEN “Etrâk-ı bî idrâk”(İdrâksiz Türkler) (1) OLARAK ANILAN TÜRKLERİ, ERMENİLERDEN “ÖZÜR DİLETMEK” HİÇ ADİL DEĞİL!.. UZUN ZAMANDIR DÜŞÜNÜYORDUM, ADİL BİR ÇÖZÜMÜ BULDUM: BUNDAN BÖYLE, GEÇMİŞTE OSMANLI DEVLETİ İLE İLİŞKİLERİNİ “ERMENİ PATRİĞİ” ARACILIĞI İLE YÜRÜTEN SÜRYANİ, HABEŞ VE KIPTİ KİLİSELERİNE BAĞLI BÜTÜN HRISTİYAN TEBAA DA DAHİL OLMAK ÜZERE; ARAPLAR, ARNAVUTLAR, RUMLAR, YAHUDİLER VE SLAVLAR ERMENİLERDEN SIRASIYLA “ÖZÜR” DİLEYECEKLER!.. OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN PARÇALANMASINDAN SONRA, BU ULUSLARIN HANGİ DEVLETLERİ KURDUĞU, DOLAYISIYLA “ÖZÜR DİLEME” İŞİNDEN HANGİ HÜKÜMETLERİN NE KADAR SORUMLU TUTULACAĞI HUSUSUNU, ZORUNLU OLARAK TARİHÇİLERE BIRAKIYORUM… ÖRNEĞİN; ANADOLU’DA VE KUZEY KIBRIS’TA YAŞAYAN TÜRKLER, BU ULUSLARDAN SADECE BİR TANESİDİR. TÜRKLER GİBİ ARNAVUTLAR…
-
Özür dilemiyoruz!..
Bu yıl Y-CHP adına ilk açıklamayı Genel Başkan Faruk Loğoğlu yaptı: “Gocunmamak lazım. Niçin bu kadar geç kalındıktan sonra 2014 yılını seçiyor. Biraz sorgulamak lazım” dedi… Hazret, özür için geç kalındığından yakınıyor. İkinci açıklama Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç’tan geldi. Ona göre, Başbakanın açıklaması “İyi niyet mesajları ile itibar arama gayreti.” Ve nihayet, Y-CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu son noktayı koydu:” Ölenler sadece Ermeniler değil. Karşılıklı bir kırım olduğu biliniyor. Her ülke kendi tarihi ile yüzleşiyor. Biz de yüzleşmeliyiz” diyerek, o da Obama-Erdoğan çizgisindeki yerini aldı!.. Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ve Cumhuriyeti kuran CHP’nin, 24 Nisan’da takındığı tutum böyle olabilir mi?.. Yerel seçim hezimeti tartışılırken, Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın “Halk bize inanmıyor…
-
“CeHaPe Zihniyeti”!..
Uzun zamandır söylemek istediğim; fakat bu sefer de kalsın, diyerek ertelediğim bir tespitim var. Y-CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sürekli Başbakan Erdoğan’ın cahilliğine vurgu yapmak için; şunu okusun, bunu okusun gibi tacizlerde bulunuyor. Her nasıl oluyorsa, Erdoğan da bu tür saldırıların hemen karşılığını vermiyor. Kılıçdaroğlu, bu fahiş hatayı, birkaç kez tekrar ettikten ve halkın hafızasında iyice yerleştikten sonra, arka arkaya yumruklarını indiriyor. Bir değil, beş değil, onlarca yaşadık bu tabloyu. Her seferinde bu tartışmadan kazançlı çıkan Erdoğan olmuştur. Son olarak 15 Nisan 2014 tarihli grup toplantısında aynı şeyler yaşandı. Kılıçdaroğlu, bu defa da Erdoğan’ı kastederek; “Başbakanlık koltuğunda oturan zata, hukuk devleti nedir, ben ona kitapları söylemeyeceğim, İpsala Kaymakamlığı internet sitesine…
-
“ÇOK ÇALIŞMAM LAZIM ÇOOOOOK”!..
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (1) yargılanmak da var! İngiliz İndependet gazetesinden Robert Fisk’ten sonra (2), ABD’li gazeteci Seymour M. Hersh, Suriye’de muhaliflerin kullandığı ve yüzlerce kişinin ölümüne neden olan “sarin” gazı ile ilgili olarak Türkiye’yi işaret etti. (3) Batı’nın ünlü yazarları, iddialarını iki temel kanıta dayandırıldılar: Biri, sarin gazının Moskova’nın daha önce Libya’ya sattığı stoklardan geldiğidir, diğeri 10 El-Nusra militanı hakkında Türkiye’de açılan davanın 130 sayfalık iddianamesinde yapılan açıklamalardır… Pulitzer ödüllü gazeteci Hersh, ABD Savunma Bakanlığı İstihbarat Teşkilatı Başkan Yardımcısı David Shedd’e hitaben yazılan raporda: “Saldırıyı MİT’in planladığı, sarin gazı yapımında kullanılan kimyasalların da bizzat Türk jandarması tarafından Halep’e taşındığı”nın yazıldığını açıklamıştır… El-Kaide’nin “sarin” gazını hayvanlar üzerinde denediği de yazılan raporda; El-Nusra…
-
KÖTÜ SEÇMEN PROFİLİMİZ!..
Erdoğan tarafından bir tür güven oylamasına çevrilen yerel seçimlerin ortaya çıkarttığı ilginç sonuçlar yeterince tartışılmadan, doludizgin yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin konuşulması ana muhalefetin seçim başarısızlığını geçiştirmesi olarak algılanıyor. “Kasetler savaşı” şeklinde geçen tartışmalardan asıl kazançlı çıkanın ABD olduğunu ortaya koymuştuk. (1) Her ne kadar seçimlerde oylarını artıran tek parti MHP (2) olsada, asıl kazançlı çıkan belediye başkanlıklarını artıran Erdoğan’nin AKP’sidir. Bu gerçeği kabul etmek gerekir… Bu nedenle de seçmen davranışlarını irdelemeden geçemeyiz. Hırsızlık yapmadığı halde hırsızlığı, ahlaksız olmadığı halde ahlaksızları, hain olmadığı halde ihanet edenleri destekleyip savunan insanları anlamakta zorluk çekiyorum… Uzmanlık gerektiren bu konuda sözü işin uzmanlarına bırakmak en doğrusudur…Onların tespitlerine geçmeden kişisel gözlemlerini aktarmak istiyorum. Toplumun eğitilmemiş bölümü, “elit”…
-
YENİLENLERİN TÜRKÜSÜ!..
“YENENLER YENİLENLERİN AK LİBADELERİNE SİLDİ KILIÇLARININ KANINI”!.. AKP’ye; 30 Mart’ta 19 milyon 111 bin 182 kişi AKP’ye oy verdi. 2011 yılında 21 milyon 399 bin 82 oyları vardı. Son seçimlere göre, yaklaşık 2 milyon seçmen artışımız var. “İki kişiden biri” kuralına göre, bunun yarısı AKP’ye gider. Buradan gelen 1 milyon oyu, 2011’de alınan oylarına eklersek; bu seçimde 22 milyon 399 bin 82 oy almaları halinde, yerinde saydıklarını söyleyebilirdik… Oysa oylarındaki azalma: 22.399.082-19.111.182=3.287.900 kadardır… CHP’ye; 30 Mart’ta 11 milyon 270 bin 468 kişi CHP oy verdi. 2011 yılında 11 milyon 155 bin 972 oy almışlardı. Seçmen artışının yüzde 26’i ne karşılık gelen 520.000 oy, CHP’nindir. Bu miktarı 2011’de alınan oylara eklersek, …
-
UŞAKLAR ÜÇ OLUNCA…
KAZANAN ABD OLDU!.. Hazineyi soyup soğana çevirenlerin, halkın oylarını da çaldığı tartışılan bir ortamda, belki biraz tuhaf kaçacak ama biz de seçimlerin galibinin kim olduğunu tartışalım… Sevgili Mehmet Patan’ın bu konudaki yazısını çok beğendiğim için paylaştım. Katılmadığım tek yeri; “Erdoğan’ın başarısı ABD’nin yenilgisidir” şeklindeki saptamasıdır. Bu konudaki görüşümü söylemeden önce, bu tartışmaya katılacak olanları dinlemek istemiştim. O sırada, Duygu Hanım Cemaat’le ilgili bir soru sordu, ona cevap vermek zorunda kaldım. Konunun başka yöne kaymasını istemiyorum. Bence bu süreçte, kazançlı çıkan ABD’dir!.. Kanıtlayayım: Önce “17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” ile başlayan Cemaat ile AKP arasındaki kavganın ortaya çıkarttığı sonuçlara bakalım. Köşe yazısının ulaştığı sonuç ile bizim bulduğumuz sonuçlar örtüşüyorsa, yapılan analiz doğru ve yerindedir. Kabul edeceğiz……