• TBMM BAŞKANLIĞI…

    TBMM BAŞKANLIĞINI AKP’YE HEDİYE EDEN; DEVLET BAHÇELİ DEĞİL, DERSİMLİ KEMAL’DİR!.. CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu MHP tarafından aday gösterilmişken, Y-CHP’nin Baykal’ı aday göstermesison derece yakışıksız kaçmıştır!.. 55 milyon seçmenin “Ekmek için Ekmeleddin’e” oy vermesi için olmadık övgüler dizilen ve “Bugün olsa yine Ekmel Bey’i aday gösteririz” diyecek kadar arkasındadurulan ortak Cumhurbaşkanı adayının, geçerli hiçbir neden gösterilmeden, yüzüstü bırakılması siyasi ahlaka ve ahde vefaya aykırı düşmüştür!.. Üstelik karşısına ihtiraslı ve ayıplı bir milletvekili aday olarak çıkartılmışken… Kaset olayı ile itibarsızlaştırılarak iyice yıpratılmış olan Deniz Baykal’a, MHP’lilerin oy vermesini beklemek, hayal dünyasında gezinmekle eş değerde bir aymazlık ve zeka fukaralığıdır!.. Eğer MHP’liler, böyle ayıplı bir durumu umursamaz kadar vurdum…

  • “SAVAŞA HAYIR” DEMEK İHANETTİR!..

    BAZI KOŞULLARDA “SAVAŞA HAYIR” DEMEK İHANETTİ!.. “Zorunlu olmadıkça savaş cinayettir“!!.. Çok doğru bir söz... Zorunlu olmayan savaşa hayır demek gerekir. İnsan olmak bunu gerektirir… Peki, savaş zorunluysa ve yapılmıyorsa o zaman da ihanet olmaz mı?.. Bütün mesele buradadır…. Yani size karşı bir savaş ilan edilmişse, artık bunun kabulü zorunludur! Aksi halde teslim oldunuz demektir… Bu noktada ilan edilmiş bir “savaşa hayır” diyemezsiniz... Bir yere kaçamazsınız!.. “Savaşa hayır” der ve kaçarsanız, halkınıza ihanet edersiniz!.. Demek ki, “savaşa hayır” demeden önce, bize karşı bir savaşın yürütülüp yürütülmediğine bakmamız gerekiyor… “Yakın savaş tehlikesi” ile “örtülü savaşlar”ı da ilan edilmiş savaş gibi kabul zorunluluğu var!.. *** Şimdi Irak ve Suriye sınırlarımıza bakarak bu konuda beyin cimnastiği…

  • İSTERİM VALLAHİ!..

    Almanya doğumlu, Yahudi kökenli ABD eski Dışişleri Bakanlarından, ünlü diplomat ve siyaset bilimci Henry Alfred Kissinger: “Kendi içimizdeki hainleri en ağır şekilde cezalandırır, başka ülkelerin hainlerini ise el üstünde tutarız” demiş… Kimin ülkesine hainlik yaptığını anlamak için en kolay yöntem bu itiraftan çıkıyor. Buna göre, ABD’nin el üstünde tuttuğu politikacılara kesinlikle tedbirli yaklaşmak gerekiyor… 7 Haziran seçimlerinden sonra, ABD Türkiye’de hangi partilerin hükümet kurmasını istiyor? Bunun için hangi politikacıları yeniden sahaya sürüyor? Onlar bu “görevlendirmelere” ne diyor? Bugüne kadar savunageldikleri; kırmızı çizgilerden, ilkelerden birden bire nasıl çark edebiliyorlar? Bunun  için geçerli gerekçeleri var mı? Artık bu ve benzer soruların yanıtlarını kendimiz bulmak zorundayız… Hepsinden önemlisi, bugüne kadar bir tek başarıları…

  • OYLARI AZALDIKÇA…

    OYLARI AZALDIKÇA İKTİDARA GELME ŞANSI ARTAN PARTİ!.. İnegöl Milli Eğitim Müdürü birkaç gün önce ”Cehennem”den Mustafa Kemal Atatürk’ün: “Sıcak diye oruç bozmayın, burası çok sıcak. K.Atatürk” şeklindeki mesajını getirdi… (1)  Müdür Mustafa Karaaslan’ın bu paylaşımından; kimlerin Cennet’e, kimlerin Cehennem’e gideceğini, Ulu Tanrı’dan başka bir de kendinin bildiğini Türk halkına iletti… Daha önce ölenlerden, kimlerin Cehennem’de olduğu da bay müdürün bilgisi dahilindedir tabi! Kuran’daki şirk koşma ile ilgili ayetleri bir tarafa bıraksak da durum vahimdir. AKP döneminde milli eğitimin kimlere teslim edildiği ve eğitimin ne hale geldiği bu geri zekalıların saçmalamalarından belli oluyor. Edebilseler kıyamet gününü beklemeden Cehennem ateşini bu dünyada yakacaklar… Mustafa Karaaslan’ın dini “Ilımlı İslam”a ne kadar da benziyor!…

  • HATAYI SAVUNMAYACAĞIZ!..

    EN BÜYÜK HATAYI YAPSAK DA EN KÜÇÜK HATAYI SAVUNMAYACAĞIZ!.. 7 Haziran seçimleri öncesinde bir grup Y-CHP’li, HDP’nin barajı geçmesi (terör örgütü PKK‘nın Meclis’e girmesi) için, sinsi bir propaganda yürüttüler.   Bu grubun başında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Sekreter Gürsel Tekin ve Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl geliyor.(1)   Cumhuriyetin ve CHP’nin kurucu felsefesi ile kimliğine ihanet anlamına gelen bu eyleme karşı, küçük bir grup da Meclis’e dördüncü bir partinin girmesi, AKP’nin tek başına iktidar olmasını önleyecekse, Vatan Partisi girsin diyerek, Vatan Partisi’ne oy verilmesini savunmuştur.   Bu görüşü savunan CHP üyelerinden biri de benim…   Dürüstçe kabul etmek gerekir ki, her iki görüşü savunanlar, CHP Tüzük’ünün 70/A-e ve Disiplin Yönetmeliği’nin 11/A-e maddesine göre partiden kesin ihraç suçunu işlemişlerdir.…

  • BU SON OLSUN!..

    Ağır bir özeleştiriye hazırlanmıştım; Kararım kesindi; kendimi asla kayırmayacaktım… 8 Haziran sabahı çok farklı biri olarak karşınıza gelecektim. Bir bakıma sürpriz yapacaktım. İzleyenlerim için dokunaklı bir veda mektubu hazırlamıştım. Paylaşacağım son yazım o mektup olacaktı: Son mektubumda; yıllardır fena halde yanılmışım meğer, çok hatalı değerlendirmeler yaptım, çok çok özür dilerim diyerek,söze girecektim… Çünkü yanıldığımı görerek, bu kadar emeğimin bir işe yaramadığı hissine kapılacaktım… Ne yapayım, hala emeğin en yüce değer olduğuna inananlardanım! Dile kolay 8 yıl, her hafta bir kaç sayfa yazı ile kafanızı şişirmişim! Bu nedenle sözlüğü açtım; üzüntümü ifade edebilmek için özel sözcükler aradım. Öyle ya mademki size bir şey anlatamadım, sorun bende olmalıydı… Yersiz kuşkularımla sizleri de boş…

  • KORKACAK BİR ŞEY YOK!..

      Y-CHP’ye ve HDP’ye oy verecek kalın kafalı arkadaşlarıma bir kez daha söylüyorum: CHP’nin işgal altında olduğunu; işgal birliğinin başında Dersimli Kemal’in bulunduğunu kabul ettiğinize göre, ne diye Y-CHP’ye oy vermekte ısrar ediyorsunuz? “Atatürk’ün CHP’si değiliz”, “6 Ok’u yeniden yorumlamak gerekir”, “En hızlı dönüşen parti CHP’dir” ve “1930’ların CHP’si değiliz” diyen bir anlayışın, CHP ile bir ilgisi olmayacağı son derece açık değil mi? CHP ile Y-CHP’nin tek benzer tarafı 6 Ok’lu bayraktır!.. AKP’yi iktidardan düşürmek için ne Y-CHP’ye oy vermek ne de HDP’ye barajı atlatmak geçerli yol değildir. Bu siyasi iktidardan kurtulmanın tek yolu; tutarlı, kararlı, Atatürkçü ve 6 Ok’u programına yerleştirmiş ayrı bir siyasi oluşumda örgütlenip, iktidar mücadelesi vermektir……

  • AÇIK-SEÇİK!..

    Resmi nikahtan önce imam nikahı yapılmasına izin veren AYM’nin kararı, tek eşliliği ortadan kaldırmanın ilk ayağını teşkil ediyor. Türk kadınının AKP iktidarı ile nereden nereye getirildiğinin en çarpıcı kanıtı bu imam nikahıdır. İşin asıl ilginç yanı, AKP’yi iktidarda tutanların çoğunluğunun kadın olması… Adım adım “Ilımlı İslam” devletine sürüklenen Türkiye’de, her geçen gün Cumhuriyet hukukunun bir kurumu yozlaştırılıp yok ediliyor!.. İslam dinine göre, masum bir insanı öldüren bütün insanlığı yok etmiş kadar günah işler… (1) 40 bin masum insanın canına kıydığı için 40 bin kere bütün insanlığı öldürmüş olmakla, günahkarlığın zirvesinde bulunan PKK’nın, bir “Ilımlı İslam” projesi olduğu açık-seçik ortaya çıkmıştır… Üst düzey yöneticilerinden Cemil Bayık: “ Bugün esas İslamiyet’e sahip…

  • Y-CHP’NİN BÜYÜK PROJESİ: HDP’NİN BARAJI GEÇMESİDİR!..

        Çoğunluk yönetimini esas alan “demokrasi”nin, en karakteristik özelliği azınlık haklarını güvenceye almasıdır…   Aksi halde demokrasi, “ayak takımının yönetimi”ne dönüşür!!..   Hiç kuşku yok ki, “azınlık hakları”nın başında çoğunluğun düşüncesine karşı olan düşünceleri açıklamak ve çoğunluğun düşüncesini eleştirmek gelir…   Gelişmiş demokratik sistemler, çok partililiği esas alırlar…   Çok partili parlamenter sistemlerde, azınlıkta kalan düşünceyi, muhalefet partileri seslendirirler…   Muhalefet partilerinin de kendi içlerinde demokrasiyi işlemeleri gerekir.   Buna kısaca “parti içi demokrasi” diyoruz…   Muhalefet partileri parti içi demokrasiyi işletemezlerse, ülke çapında demokrasi mücadelesi verme iddialarına bağlı olarak inandırıcılıklarını da kaybederler.   Kendi tabanına demokrat olmayanın, kendinden olmayana demokrat davranacağını söylemesi, ciddiye alınmaz!..   Bu çerçeveden bakıldığında; iktidara olduğu gibi…

  • SEÇİMİN ARİTMETİĞİ!..

    KARARSIZLAR VE SEÇİMİN ARİTMETİĞİ!.. İsmet Özçelik Aydınlık’ta yazdı: ”İçişleri Bakanlığından bir yetkili valilerin içinde bulunduğu durumu “vahim” olarak niteledi. Erdoğan illerine gelmesin diye dua edenler olduğunu bildirdi… Valiler ne yapsın. Sayın Erdoğan memnun olmayınca acısını onlardan çıkartıyor. Demediğini bırakmıyor. Valiler korkudan kalabalık toplamak için akla gelebilecek her şeyi yapıyorlar. Tabi ilk akla gelen okullar oluyor. Mitinglerdeki çocuk ağırlığı bundan.” Seçimlerin altın anahtarı olan bu basit gerçeği, ne yazık ki muhalefet göremiyor. Seçmene güven verme yerine, vaad ettikleri  “yardım paketine”, her gün yeni bir şey ekliyorlar… Bizim gibi gelişmemiş ülkelerde, siyasi iktidarı genellikle “kararsızlar” belirler. “Kararsız”ın tarifini yapmaya gerek yok, içlerindeyiz… Karar verecek birikimden yoksun olan bu yığınlar, daima güçlü olanın…