-
‘YÜREĞİNİN KABUĞUNDA YAŞAYANLAR”
ANADOLU VE RUMELİ MÜDAFAA-I HUKUK CEMİYETLERİ BİRİKİMİ ÜZERİNE KURULMUŞ OLAN CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN ÖRGÜTÜ: BOŞ TARTIŞMALARI BIRAKIN!.. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE “HAYIR” OYU VERENLERİN HUKUKUNU KORUYUN!.. AYM’den İPTAL KARARI ÇIKANA KADAR, AÇLIK GREVİ DE DAHİL, MEŞRU HER TÜRLÜ EYLEME ÖNCÜLÜK YAPMAK ÜZERE HAZIRLANIN!.. ÖDEVİNİZİ YAPIN… GÜN O GÜNDÜR TÜRK HALKININ SİZDEN BEKLEDİĞİ BUDUR. Halkoylamasının yapıldığı 16 Nisan gününden bu yana Türkiye’nin gündemi değişmedi ve kolay kolay da değiştirilemeyecek!.. Mustafa Armağan adlı densizin Atatürk’e hakaret etmesi, hiçbir tutarlılığı ve gerçekliği olmayan iftiralar ile gündem yaratmaya çalışması tuzağına düşmeyeceğiz!.. Öyle soysuzlara yanıtımızı daha sonra vereceğiz… 841‘den fazla ağır hastanın tutuklu yargılanmasına rağmen, Kadir Topbaş’ın damadının “uyku apnesi” gerekçe gösterilerek tahliye edilmesi önemlidir ama, yeri…
-
DERSİMLİ KEMAL İLE BAYKAL’IN CHP’YE HÜZÜNLÜ VEDASI!..
Deniz Baykal, 2019 da yapılacak başkanlık seçimi için çantada keklik gördüğü yüzde 49‘un adayını tarif etti: “Milletin arkasında duracağı, denenmiş biri aday olmalıdır. Uydurma, yapay siyasetçi değil, tabanla ilişkisi olan biri aday olmalıdır. Tayinle değil, seçimle olmalı” dedi… Denenmiş biri olan Baykal, ana muhalefet olarak görevin CHP’ye düştüğünü belirttikten sonra, adayın belirlenmesinde seçim yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Eşit koşullarda adil bir seçim önemli tabi. Hele de önseçim parti içi demokrasinin vazgeçilmezidir. Y-CHP’nin Çankaya İlçesinde yaptığı gibi değil ama. 5 bin civarında Alevi üyenin oylarını blok halinde Alevi adaylara verip, yarışı 5000-0 önde başlatarak, CHP’li olmayan Necati Yılmaz’ı (1) birinci çıkartmayı önseçim kabul edemeyiz……
-
KAPININ ÖNÜNE KONACAK KAPIKULLARI!
CHP’nin başının belası haline gelen Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyeleri, Anayasanın 79. maddesine göre seçiliyor. 6‘sını Yargıtay, 5‘ini Danıştay’ın genel kurullarına katılanlar seçiyor. Bu genel kurullara katılan yargıçları Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) atıyor. HSYK’nın üye sayısı 13. Adalet Bakanı kurulun başkanıdır, müsteşarı doğal üyesi. Geriye kalıyor 11 üye. 4‘ünü (Ak) partili Cumhurbaşkanı atayacak. Kalan 7 üyeyi TBMM seçecek! TBMM’nde çoğunluk iktidar partisinde olduğuna göre; onları da iktidar partisinin genel başkanı, (yani Cumhurbaşkanı) işaret ettikten sonra seçecekler. Bu konuda şüphe var mı? Demek ki, Danıştay ve Yargıtay’dan “seçilerek” YSK’ya gönderilecek üyelerin belirlenmesinde Reis doğrudan etkili olacak… Yakışır mı, yakışır! Bunda hemfikiriz!.. Öte yandan, yeni Anayasa ile Cumhurbaşkanı’na Kanun…
-
KULLANILMANIN BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ!
AYM Başkanı Zühtü Aslan, AYM’nin OHAL döneminde çıkartılan KHK’leri denetleme yetkisine sahip olmadığını belirtti. Aslan: “Anayasa koyucunun, lafzı, anlamı ve amacı bakımından açık bir şekilde düzenlediği kuralları yorum yoluyla değiştirmek, esasen mahkeme eliyle anayasa değişikliği anlamına gelir” dedi… Bu açıklamadan Kılıçdaroğlu farklı bir şey anladı. Büyük olasılıkla etrafındaki hukukçular tarafından yanlış yönlendirilmiştir. Zira etrafında Halk Partili kalmadı! Aklınca çayın taşı ile çayın kuşunu vuracaktı. Bence AYM “mühürsüz zarflarla” ilgili YSK kararına karşı açılan davaları reddedecektir. Aslan, şimdiden gerekçeyi hazırladı. Gerekçeyi savunma işini de Dersimli Kemal’e bıraktı. O da sazan gibi atladı tabi. Anayasanın 79/2. maddesi: “YSK’nın kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz” diyor. “Lafzı, anlamı ve amacı bakımından” ne kadar açık ve anlaşılır…
-
2019 SEÇİMLERİ TEHLİKEDEDİR!
“Mühürsüz” zarflar ile oy pusulalarının geçerli sayılmasına ilişkin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı (1) halkı “isyan” ettirdi. İlk günlerde, dilekçe örneğini ele geçiren soluğu YSK’da alıyordu. Bir ölçüde hukuka güven vardı. Vatandaş hukuka sığınmakta haklıydı! Giderek “gaz alma” programının mağduru olduk: Halkoylamasının “Evet” ile sonuçlanmasından sorumlu olanlara hesap soracak yerde, yine onların yönlendirmesiyle havanda su dövmeye başladık. Siyasetin utanmaz-arlanmaz ağaları, bu durumda bile siyasi rant toplamayı ihmal etmediler. (2) Bıktık, usandık… CHP, HDP ve Vatan Partisi’nin “tam kanunsuzluk” nedeniyle YSK’ya ayrı ayrı verdikleri dilekçeler, beklendiği gibi reddedildiler… (3) Danıştay apayrı havalarda… YSK kararlarına karşı, yargı organlarına başvurulamayacağını hüküm altına aldı! (4) Oysa 2005 yılında: “Davacının iptalini istediği Yüksek Seçim…
-
“KONTROLLÜ DARBE”!..
“KONTROLLÜ DARBE”, KONTROLLÜ MUHALEFET VE KONTROLSÜZ MAKARNA!.. Kılıçdaroğlu’nun 16 Temmuz Darbe Girişimi için; “Kontrollü Darbe” nitelemesi yapmasının, 16 Nisan Halkoylaması’nda ne derece etkili olduğu bilinemez! Y-CHP‘lilere göre, bu söylem “hayır” oylarını artırmıştır. İç siyaseti yakından izleyenler ise tam tersi sonuç verdiği düşüncesindedirler. Kılıçdaroğlu, “Kontrollü Darbe” ile ne demek istediğini, darbe girişiminin bastırılmasından sonra yaşananlardan örnekler vererek açıklamıştır. Ona göre; AKP iktidarı, bir darbe senaryosu hazırlayarak “tiyatro” gibi Türkiye sahnesine koymuştur. Aradan 9 aydan fazla geçmesine rağmen; bu sakat fikrin kararlı savunucularına Y-CHP içerisinde hala rastlamak mümkündür. Kılıçdaroğlu, “Kontrollü Darbe” tezinin temel dayanağı olarak: Darbecilerin siyasi ayağına dokunulmaması, Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun asıl dinlenmesi gerekenleri çağırmaması, darbe girişimin saati ve…
-
23 NİSAN
1966-67 Öğretim Yılı. Yarim asır, dile kolay… Ataköy (Şinek) İlkokulu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayacak. Önce köyün çarşısından geçen toprak yolda geçit töreni yaptılar. Başlarında ilkokulun Müdürü Baki Kadıhasanoğlu var. Öğretmenleri sınıflarının yanında… Bayrağı taşıyan Mustafa Korkmaz… Akif’in: “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak”ını yüzdürüyor.. Hemen arkasında Atatürk resmini taşıyan kızlar: Fahriye Yeni ile Ayşe Borozancıoğlu yürüyor… İkisi de o gün ölümsüzlüğe adımlarını attılar… Ardında arkadaşları… Eğitime Atatürk’le başladılar, onun ilkeleriyle yurttaş oldular, okudular ve okuttular… “Gelecektir sana vaad ettiği günler hakkın” sözlerini unutmadılar. Elli yılda; gelecek güzel günlerin kendiliğinden gelmeyeceğini öğrendiler!…
-
SATACAK DAHA ÇOK ŞEYİMİZ VAR!
KATAR’DAN BORÇ ALDIĞIMIZ 65O MİLYON $ İÇİN REHİN VERDİĞİMİZ ÇAY-KUR HİSSELERİNİ BORCUMUZU ÖDEYİNCE GERİ ALACAĞIZ… PANİK YAPMAYIN! BÖLÜNMÜŞ YOL YAPTIK… ÜÇÜNCÜ BOĞAZ KÖPRÜSÜ İÇİN YAPIMCI ŞİRKETE VERDİĞİMİZ ARAÇ GEÇİŞ GARANTİSİ NEDENİYLE DİĞER İKİ KÖPRÜNÜN TÜM GELİRLERİNİ ÜÇÜNCÜ KÖPRÜNÜN MÜTEAHHİTLARİNE ÖDEMEK ZORUNDA KALDIK… TATLI PARA MI DERSİNİZ, YASAL SOYGUN MU SİZE KALMIŞ… AMA BU ŞEKİLDE KAZANILAN PARANIN “TEMİZ” OLDUĞUNA ŞÜPHE YOK!.. ÇOK ŞÜKÜR TÜRKİYE İMF‘YE BORÇ VEREN BİR ÜLKE SEVİYESİNE GELDİ… AMA HALA KATAR’DAN BORÇ ALIYOR, O BAŞKA! DOĞU KARADENİZ YAYLALARININ GÜNEYİNDEN GEÇİRİLECEK OLAN ÇEVRE YOLU, BİZİM İÇİN Mİ YAPILDI SANIYORSUNUZ? KATARLILAR KARADENİZ YAYLALARINDAKİ MERALARA KOLAYLIKLA SAHİP OLABİLECEKLER… PANİK YOK! 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK BAYRAMINI KUTLUYORUZ YA… “EGEMENLİK” NEREDE? KÖYLERİN…
-
HIRSIZIN HAKKIDIR!
ÇALINAN MAL HIRSIZIN HAKKIDIR! YSK lütfetti: Mühürsüz oy kullanılması ile ilgili durumun “suç” teşkil ettiğini kabul etti. Gazete haberlerinden anladığımıza göre; bu şekilde suç işleyen sandık kurulu başkan ve üyeleri hakkında “suç duyurusu”nda bulundu. İlginç olan: Suç işlenerek elde edilen sonucu ise meşru saymasıdır! Kimine göre, yeni dönemde böyle şeyleri yadırgamamak gerekir. Kimine göre, daha bunlar ne! Son olayı çarpıcı bir örnekle açıklamaya çalışayım: YSK, hırsızlık yapıldığını kabul eden mahkemenin çalıntı malı hırsıza (veya malı emaneten bıraktığı kişiye) bırakması gibi bir durumu hukuka uygun gördü. Başka bir söyleyişle: Hırsız cezalandırılmalı fakat çalınan mal elinde bulunduranın olmalıdır demiş gibi oldu… Anlayan anlamıştır zaten!
-
FİİLİ DURUM!..
AKP’nin YSK’daki temsilcisi Recep Özel, “Kanunlar bazen hukuka uymayabilir, kanun maddeleri adil olmayabilir. Burada YSK hukukun gereğini yerine getirmiştir” diyerek, mühürsüz oyları kabul eden YSK’nın kararını savundu… Recep’e göre hatalı olan kanundur. Yani Recep’e göre; üzerinde saandık kurulları ile ilçe seçim kurullarının mühürü olmayan oy pusulaları geçerli kabul edilmelidir. Hukuka aykırı olduğunu savunduğu 289 sayılı yasanın 98. maddesindeki kuralı koyan da yine kendileridir. Recep diyor ki, bu yasa hükmü bugünkü “fiili durum“a uymuyor!.. Onun için yasa ile konulan kural değiştirilmeli, fiili duruma uygun hüküm konulmalıdır. Galiba Reis’e gönderme yapıyor… Bu aralar “fiili durum”la AKP’nin başı derttedir. Demek ister ki Recep: KANUNLAR FİİLİ DURUMA UYMAZSA , FİİLİ DURUMA UYGUN OLACAK ŞEKİLDE…