-
TARİKAT VE MEZHEPLERE KISKAÇ!..
Diyanet İşleri Başkanlığının talebi üzerine daha önce Prof. Dr. Gazi Özdemir’in “SON DAVET” adlı meali [1] hakkında alınan yasaklama kararı [2] şimdi de İhsan Eliaçık’ın “YAŞAYAN KUR’AN” adlı tefsiri [3] için alındı.[4] Her iki kitabın içeriği ve yazarları hakkında olumlu veya olumsuz bir değerlendirmede bulunacak değilim. Değerlendirmelerimi yürürlükteki hukuk açısından yapacağım: Diyanet İşleri Başkanlığı, bu yasak kararları ile iki konuda “otorite” olduğunu da ilân etmiş bulunmaktadır. Birincisi; Kur’an’ın başka dillere çevrilmesi hususundaki “tekel”in kendisine ait olduğudur. İkincisi; Diyanet’in yorumuna ters düşen ayet yorumlarının “hatalı” olduklarının peşin olarak kabul ettirme kararlılığıdır. Din konusundaki “otoritelik” iddiası, bilimsel bir çalışmaya değil, normlar hiyerarşisinin en alt sırasında yer alan bir “genelge”ye [5] dayandırılmaktadır… Bu…
-
HUKUK VE DİN BİLMEZLİK “KADER” DEĞİLDİR!..
MAKALEYİ SESLİ DİNLE Giriş: Depremin 14. gününde ölü sayısı 40 bin 642 olarak açıklandı. Pek yakında enkaz kaldırma çalışmalarına başlanacak. Korkumuz o ki, moloz ve kum yığınlarının altından daha binlerce ceset çıkacak! Bizde acayıp bir tuhaflık var: “Mucize bebek kurtuluşları” ile oyalanıyoruz. Enkaz altından sağ çıkanlar ile bölgede görev yapanlara çorba dağıtan sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ediyoruz… Merkez Bankası ile devlet bankalarının ve büyük şirketlerin yaptığı “bağışlar”la övünüyoruz… Bu felâkette ölen bebek ve çocukların sayısı ne kadar olduğunu bilmek istemiyoruz… En temel konu olan “imar afları”nı ise “şimdi zamanı mı” diyenlerden etkilenip, konuşanımız yok… Her işte bir “hikmet” arıyoruz… *** Birinci Konu: Aile Bakanlığı deprem sonrası 1362 refakatsız çocuk tespit…
-
TEKBİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİR!..
Ben bu yazıyı yazarken depremde ölenlerin sayısı 29 bin 605 olarak veriliyordu. Bütün televizyonlar da enkaz altından kurtarılanlarla ilgili canlı yayınlara devam ediyorlardı. Çıplak gerçeği ise İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği’nde ve Maltepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi; 17 kitabı, 420 bilimsel yayını ve Türkiye sorunlarına yönelik 905 araştırma tasarımı olan, Senato ile Şantiye dergileri ve Beşiktaş, Türksolu, Yeşil Dünya gazetelerinde köşe yazarlığı yapan Jeofizik Yüksek Mühendisi aynı zamandaTürk dili araştırmacısı, sivil toplum örgütçüsü Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan söyledi. Bu adama haddini bildirecek biri yok mu? Ahmet, Mehmet, Süreyya ve Sedat, Vedat ile Davut ve de Aydın ile Yılmaz nerelere kayboldunuz?.. *** Prof. Ercan diyor ki: Enkaz haline…
-
“DOST VE MÜTTEFİK”LERİMİZ!..
Kim ne derse desin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Amerika Büyükelçisine karşı kullandığı üslup diplomatik dilin çok uzağındadır. Anlayın ne kadar çaresiz kalınmıştır! Soylu: “Türkiye’ye gelen her Amerikan Büyükelçisi, ‘Ben Türkiye’de nasıl darbe yaparım, yaptırırm telaşi içerisindedir’… Amerikan Büyükelçisine söylüyorum. Pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek. Neleri yaptırdığınızı, hangi adımları attırdığınızı, Türkiye’yi nasıl karıştırmak istediğinizi net bir şekilde biliyorum” dedi. Soylu’yu bu soylu davranışı nedeniyle tebrik ediyorum… İçişleri Bakanı’mızın bu açıklaması sırasında, İstanbul Boğazı’ndan geçen ABD savaş gemisi “USS Nitze” İzmit Körfezi’ne girerek, Donanma Komutanlığı’mızın karşısına demirledi. Gemi boğazdan geçerken her zamankinden daha büyük bir seyir bayrağı kullanarak ne mesaj vermek istedi?.. Bir tür meydan okuma değil midir?.. *** ABD Dışişleri Bakanlığı,…
-
“KRONOMETRE SIFIRLANDI”!..
6’lı Masa nihayet doğru çizgiye girdi. Umulur ki, bundan böyle de zikzak yapmaz!.. *** Erdoğan’ın “2018’de kronometre sıfırlandı dedik, biz aylardır adayız. Aklınız neredeydi?” sözleri aklıma; 17 Aralık operasyonu sonrası internete sızdırılan ses kaydını getirdi. Zamanın Başbakanı Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen daha sonra doğru oldukları açıklanan (1) o ses kaydında: “Paraların tamamen sıfırlanması” talimatını veriyordu. (2) Reis, şimdi de kronometrenin sıfırlandığını açıklıyor. Ülke olarak gerçek bir sıfırlanmaya doğru gidiyoruz… Hadi hayırlısı!.. *** Cumhurbaşkanı’nın “kronometre sıfırlandı” sözlerine karşılık, Millet İttifakı bileşenlerinden: CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Biz hiçbir şeyi sıfırlamadık, yeni anayasa da yapmadık… Hiçbir güç anayasayı bu şekilde çiğneyemez”; İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem,…
-
UYSA DA ÇORUM UYMASA DA!..
Bir kimse en fazla kaç defa Cumhurbaşkanı seçilebilir? Anayasa’nın 101/2. maddesi bu sorunun yanıtını: “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” diyerek hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde vermiştir. İstisnasını da 116. maddede belirtmiştir: “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.” Demek ki, Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmezse ,Erdoğan bir daha aday olamaz… Nokta!.. *** Ana muhalefet partisinin lideri Kılıçdaroğlu: “Hukuken tablo ortada. Kendini mağdur gibi konumlandırması, ona koz vermek anlamına gelir” diyerek, Erdoğan’ın adaylığına karşı çıkılmayacaklarıın söyledi… Buna da nokta! *** Bu aralar başı eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti ile meşgul olan Cumhur İttifakı’nın orta direği…
-
SİHA-İHA, OHA-AHA!..
“Ebabil Ordusu”nun komutanı Emin Şen (Kod:Eminimsi): “Anıtkabir 2023’te yıkılacak” buyurdu. İçerlerinde benim arkadaşlarımın da olduğu 8000 kişilik güruh, klavye başı yapıp bu aşağılık mesajı dağıttılar… Kafa kirada olunca kullanılamıyor! O halde: Hayırlı cumalar değerli Ebabiller, hayırlı cumalar!.. Emin’in ağabeyleri de mealen: “2023’te Lozan bitecek, gizli maddeler yürürlükten kalkacak ve madenlerimizi çıkartmaya başlayacağız; Türkiye uçacak” diyerek bugünlere geldiler. 2023’e girdik çok şükür; Lozan yerinde duruyor, madenler de öyle, Türkiye ise hiçbir yere uçmadı… *** Kurtuluş Savaşı sırasında İngiliz İstihbarat Subaylarının, Kuvayı Milliyecilerin arkasından Türk halkı gitmesin diye, masa başında hazırladıkları itibar suikastı niteliğindeki yalanları, önce Dr. Rıza Nur’un “Hayatım ve Hatıratım” eserine monte, ardından da British Museum’a teslim ettiler. Olayın tanıklarının…
-
“CİNAYET MAŞASI”NDAN YÜKSELEN SESLER!..
Bir taraftan yakalanan şüphelilerin ifadeleri kamuoyu ile paylaşılıyor, diğer tarafta yüksek makamlardaki değerlendirmeler. Şüphelilerin ifadeleri ile uzman değerlendirmelerini, internette bulup okuyabilirsiniz. Ama benim paylaşacaklarımı hiçbir yerde göremezsiniz. İster “araştırmacı gazetecilik” deyin, ister aklınıza başka şeyler getirin!.. Beni duyuyor musunuz? Duyun, duyun… Duymanızı istiyorum; zira ben, büyük harflerle konuşup, yüksek sesle düşünüyorum… Birinci Bölüm Başkan: Toplantıyı açıyorum. Kendi aranızdaki konuşmaları kesin. Bütün arkadaşlar arkaya yaslanıp dikkatlice dinlesinler. Başlıyoruz: Bildiğiniz gibi 30 Aralık mübarek Cuma günü, Ankara-Çankaya-Çukurambar-Kızılırmak Mahallesinde eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi; aynı zamanda eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş, menfur bir cinayetle hayattan kopartılmıştır. Olayla ilgisi olduğu…
-
SİNAN ATEŞ’İN ARDINDAN!..
“2023’ün herkese huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum” diyerek başlayacaktım yeni yıl mesajıma. Boğazımda düğümlendi: Biraz sahtekarlık var gibime geldi bu mesajın içinde. Biraz da korkaklık var dedim kendi kendime. En iyisi kafamda dolaşan mesajı değiştirmektir. Dürüst olmak gerekir… *** Öyleyse, önce etrafı kolaçan etmeliyim. Yakınlarının ve arkadaşlarının ne dediğine bakmalıyım. Ülküdaşlarının değerlendirmeleri çok önemlidir. Onlara daha bir özenle göz atmalıyım… *** Satır aralarında saklanmış, katili işaret eden bir şeyler bulabilirim. Cinayetten kim zarar gördü, kimlere yarar bu tür cinayetler onları da hesaba katmalıyım… Ama önce, deliller karartılmadan olay yerine bakmalıyız. Katil, biraz sonra yaptığı işin sonuçlarını görmek için olay yerine gelecektir. Belki de hiçbir yere gitmemiştir. Örümcekli-kiralık kafaların içerisindedir. Engellenemez…
-
NE ÖDENMEZ DİYET BORÇLARINIZ VAR!
Kim ne derse desin, Cumhur İttifakı’nın temel direği MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’dir. Bahçeli seçimini yaptı: Mitinglere başladı; her gittiği yerde afişler bile aynı. “Adayımız belli, kararımız nettir” diyerek, [1] önce ülkücülere aday tartışmasını yasakladı. “Lider-teşkilat-doktrin üçlemesi ona bu olanağı sağlıyor. Gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten!.. Geliyor da… *** Bahçeli, Millet İttifakı’ndaki sıkıntıyı görüp, onlara da doğru adayı gösterdi: “Tercihim sınıf arkadaşımdır” [2] dedi. Kemal Kılıçdaroğlu’nu işaret etti. Eksik olmasın, bizim cepheyi de bayağı rahatlattı… *** Nihayet Reis de sahaya indi. O da Kılıçdaroğlu’na “aday ol” [3] dedi. Kılıçdaroğlu’nu karşısına aday olarak oturtamazsa, halkın şu soruların yanıtını vermek zorunda kalacak: Halktan topladığın vergiler, dışarıdan aldığın borçlar ve özelleştirmelerden…