“ALGI” MI DEDİNİZ “VERGİ” Mİ?..
Son dakika haberlerine bakıyorum:
İBB’ye yönelik soruşturma kapsamında operasyonlar Anadolu’ya sıçradı:
Aralarında Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe ve Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara’nın da bulunduğu 47 kişi hakkında daha gözaltı kararı verildi.(1)
Şimdi biraz geriye gidelim:
Aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu CHP’li 11 belediye başkanı, 31 Mart 2024 yerel seçimlerden bugüne kadar geçen süre içinde gözaltına alınmış ve altısı tutuklanmıştı.
İBB Başkanı seçildiği 2019’dan bu yana, iktidar çevrelerinin hedefe koyduğu Ekrem İmamoğlu hakkındaki denetim ve yargı süreçleri, Cumhurbaşkanlığı adaylığının güçlenmeye başlamasıyla yoğunlaştı.
2022 yılına kadar yapılan denetimlerin raporları belediyenin internet sitesinden yayınlanmıştır. (2)
Bu denetimlerde, herhangi bir yolsuzluk ve usulsüzlüğe rastlanmadı.
Ekrem İmamoğlu, İBB’ye AKP yönetimi döneminde ve kendi dönemlerinde yapılan denetimlerle ilgili yaptığı açıklamada, “2014-2019 arası İBB tüm kurumlarıyla sadece 147 kere denetlendi. Bunların büyük çoğunluğu rutin denetim. Bizim dönemdeki inceleme soruşturma ve teftiş sayısı tam 1019. Sonuç; hiçbir soruşturmadan bir şey çıkmadı. İstanbul’a hizmette şeffaf ve dürüst yönetimimizle örnek olduk” demişti. (3)
Sayıştay denetçileri ile mülkiye müfettişlerinin bulamadığı yolsuzluk ve usulsüzleri her nasılsa İstanbul Başsavcılığı buldu!
Önceleri, genellikle “teknik bir konu” olduğu için müfettişler tarafından hazırlanan raporlar, suç duyurusu niteliğinde olduklarından iddianamelere esas teşkil ederek işlem görürlerdi…
Artık işler öyle yürümüyor…
Özellikle de İstanbul’daki savcılar “üst müfettiş” gibi görev yapıyorlar…
☆ ☆ ☆
Biraz daha geriye gidelim:
Yatay geçişinin “usulsüz” olduğu iddiasıyla 18 Mart’ta lisans diploması iptal edilen İmamoğlu, bir gün sonra “yolsuzluk” ve “terör” bağlantılı iki ayrı soruşturma kapsamında çalışma arkadaşları ile birlikte gözaltına alındı.
İmamoğlu, kendisinin tek aday olduğu, partisi CHP’nin bir sonraki seçimlerdeki Cumhurbaşkanı adayını belirleyecek önseçimin düzenlendiği 23 Mart’ta tutuklandı.
31 Mayıs 2025’e kadar, CHP’li belediyelere yönelik operasyonlarda hakkında gözaltı kararı çıkarılan kişi sayısı 284’ü buldu…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır” diyerek önemini abartılı bir şekilde vurguladığı İBB Başkanlığının, 2019 seçimlerinde Ekrem İmamoğlu tarafından kazanılması, iktidarın uzun yıllardır elinde tuttuğu “psikolojik üstünlüğün kaybı” olarak değerlendiriliyor…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in her hafta düzenlediği iki mitingle siyaset gündemini belirlemesi ise AKP tabanının gevşemesine ve durdurulamayacak şekilde kopmalar meydana gelmesine neden olduğu görülüyor…
Yöneylem Sosyal Araştırma Merkezi’nin birkaç gün önce yaptığı son kamuoyu araştırmasına göre CHP’nin oyları AKP’nin 5.5 puan önünde gözüküyor.(4)
☆ ☆ ☆
İşte bu yüzden, siyasi iktidar bu kötü gidişi geriye döndürmek için bütün kozlarını oynuyor.
Siyasal İletişimciler bu durumu, “bütün tuşlara basmak” (5) olarak tarif ediyorlar…
Sokaktaki eğitimsiz vatandaş bile, olup biteni “algı yönetimi”(6) ve “algı operasyonları”(7) terimlerini kullanarak izah ediyor…
İBB’ye yönelik soruşturmada “Çınar“, “Ladin“, “Meşe“, “Doğan“, “Şahin“, “Kartal” kod adlı gizli tanıkların iddialarının ağırlıklı olarak yer alması, operasyonların inandırıcılığını yok etmekten başka, siyasi olduğu eleştirilerine de ortam hazırlamaktadır. (8)
Muhalefetin, aynı şekilde yürütülen ve sonradan “kumpas” olduğu ortaya çıkan Ergenekon soruşturmalarıyla benzerlik kurması, ise işin tuzu biberi olmuştur…
Ankara kulislerinde dolaşan şu haberin, operasyonların öne çekilme nedeni olduğu iddiası var:
Güya Bahçeli, İmamoğlu’na haber göndererek, “Sen Trabzon’un önemli bir evladısın, İstanbul’un başında kal, yeter” (9) demiş de İmamoğlu bu teklifi kabul etmemiş.
Kıyamet koparılmasının temeldeki nedeni, İmamoğlu’nun bu öneriye olumsuz bakıp CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmasıymış…
Çekmecelerden yolsuzluk dosyaları dışarı taştığı için Cumhur İttifakı, kolay kolay iktidarı bırakamaz diyenler var!..
☆ ☆ ☆
Gidişata bakılırsa dalgalar, geliştirilerek devam edeceğe benziyor.
Bizim dışımızda gelişen/geliştirilen bu algı yönetimleri ile operasyonlardan aklımızı yitirmeden en az zararla çıkmanın galiba bir yolu vardır.
O da: Etrafımızda ve ülkemizde ne olup bittiğini doğru kavramak ve nesnel analiz etmekten geçiyor.
Bir tek bu şekilde algı operasyonlarının mağduru veya pasif sujesi olmaktan kurtulabiliriz…
Demek ki:
“Algı” nedir?
“Algı yönetimi” nedir?
“Algı operasyonları” nasıl yapılıyor?
Bunları iyi öğrenmemiz gerekiyor.
Bu soruların yanıtlarını bilirsek, o zaman gerçeklerle algıyı ayırt edebilir ve kendimizi koruyabilir, kötü insan olmaktan kurtarabiliriz…
O halde: Doğru 6 ve 7 numaralı dipnotlara gidiyoruz.
Buradaki özet notları en az üç defa okumanızı öneriyorum…
Bir süre yazılarıma ara vermeyi düşündüğümden de:
Hepinize; sevgiyle kalın, Cumhuriyetle kalın, hoşça kalın diyorum…
Av. Cemil Can
DİPNOTLAR:
(2) https://www.ibb.istanbul/tum-hizmetler/bilgi-hizmetleri/denetim-raporlari/
(4) https://x.com/YoneylemSosyal?ref_src=twsrc%5Egoogle%7Ctwcamp%5Eserp%7Ctwgr%5Eauthor
(5) Bütün tuşlara aynı anda basmak: Bu ifade mecazi olarak, bir hedefe ulaşmak için tüm seçenekleri denemek, her yolu, her yöntemi kullanmak anlamında kullanılıyor. Bazen de panik halinde rastgele davranmak, ne yapacağını bilememek anlamına da gelebiliyor.
(6) Algı, dış dünyadan gelen uyarıcıların (görüntü, ses, koku, tat, dokunuş vb.) duyular aracılığıyla alınarak beyinde anlamlandırılması sürecidir. Yani bir şeyi sadece görmek değil, gördüğünü nasıl anladığın, nasıl yorumladığındır. Algı, olanı değil, senin nasıl gördüğünü anlatır. Ön yargılar, geçmiş deneyimler, inançlar, duygular ve toplumsal etkiler gibi birçok faktörle şekillenir. Gerçek nesneldir, algı ise öznel. Kısacası: Algı, zihnin gözlüğüdür. Ne gördüğün kadar, hangi gözlükle baktığın da önemlidir. Algı yönetimi, bireylerin ya da toplumun bir olay, kişi, kurum ya da durum hakkında nasıl düşündüğünü, hissettiğini ve tepki verdiğini etkilemeye yönelik stratejik iletişim ve psikolojik yönlendirme sürecidir. Genellikle siyasette, medyada, reklamlarda, kriz yönetiminde ve hatta savaş psikolojisinde kullanılır. Daha sade bir dille anlatmak istersek: Bir şey aslında nasılsa öyle değil de, istendiği gibi görünmesi sağlanıyorsa orada algı yönetimi vardır. Algı yönetiminin temel unsurları: Gerçekleri çarpıtmak ya da sadece belirli kısmını göstermek, dikkat dağıtmak, gündemi değiştirmek, duygulara hitap etmek (korku, umut, milliyetçilik, mağduriyet gibi), imaj oluşturmak (bir kişinin kahraman, bir olayın tehdit gibi gösterilmesi), sürekli tekrar ve medya üzerinden yönlendirmektir.
(7) Algı operasyonu, bireylerin ya da toplumun olaylar, kişiler, kurumlar veya durumlar hakkında sahip olduğu düşünce ve kanaatleri etkilemek, yönlendirmek veya değiştirmek amacıyla yapılan plânlı iletişim ve manipülasyon faaliyetleridir. Daha Açık Anlatımla: Algı operasyonu, bir gerçeği gizlemek, çarpıtmak ya da tamamen farklı bir gerçeklik sunarak insanların nasıl düşünmesini istiyorsan öyle düşünmesini sağlamaktır. Bu operasyonlar özellikle medya, sosyal medya, propaganda araçları ve kamuoyu oluşturma yöntemleriyle yürütülür. Algı Operasyonlarının Özellikleri şunlardır. Gerçekleri saptırır: Bilgi eksik sunulur, bağlamından koparılır veya tamamen yalan bilgilerle bir algı oluşturulur. Duygulara hitap eder: Korku, öfke, umut, aidiyet gibi duygular harekete geçirilir. Hedeflidir: Belli bir grup, kişi veya düşünce hedef alınır. Zamanlaması kritiktir: Genellikle seçim dönemlerinde, kriz anlarında veya büyük toplumsal olaylarda ortaya çıkar. Tekrarla güçlenir: Aynı mesaj sık sık tekrar edilerek doğruymuş gibi algılanması sağlanır. Örnekler: Bir ülkede ekonomi kötüye gidiyorken, sürekli dış güçlerin oyunu söylemiyle halkın dikkati iç sorunlardan uzaklaştırılabilir. Bir skandalı örtbas etmek için o dönemde bir “dış tehdit” algısı yaratılabilir. Bir muhalefet lideri hakkında yalan haberlerle toplumda güven kaybı yaratılmaya çalışılabilir. Kısacası: Gerçeklerin değil, görünmesini istenen şeylerin ön plana çıkarıldığı; bilgiyle değil algıyla oynandığı bir manipülasyon sanatıdır. Özellikle siyasette ve medyada çok sık kullanılır.