KIBLE DEĞİŞTİRENLER!..

Kurulan tuzaklara çok kolay düşüyoruz.
Bize tuzak kuranların, aramızdaki “birlik ve dayanışma”yı bozarak kendi siyasi varlıklarını sürdürme ve şahis çıkarlarını korumayı amaçladıklarını gözden kaçırıyoruz.
Muhalefeti bölerek gücünü azaltmayı amaçladıklarını anlamak için alim mi olmak gerekiyor?..
☆☆☆
Son derece açıktır ki:
Siyasi rakiplerimiz; en küçük görüş ayrılığını kaşıyarak büyütmeye, ortada ciddi bir sorun olmadığı halde, varmış gibi göstererek, hem kendi tabanlarını yerinde tutmaya (konsolide etmeye) hem de bizim dayanışma bağlarımızı zayıflatmaya çalışıyorlar…
Doğru mu?..
☆☆☆
İşte bizler de bu tartışmaların nasıl sonuçlar ortaya çıkartacağını hesaplamadan, siyasi rakiplerimizin kurguladığı, basit tuzaklara; duygusal tepki verip, yorum yaparak katılıyor ve küllenmiş bir ateşi yeniden harlandırıyoruz…
Bu noktada daha dikkatli olmamız gerekmiyor mu?..
☆☆☆
Şimdi söylediklerimin kanıtlarını sunuyorum:
Yılmaz Özdil’in yeniden Sözcü ailesinin başına getirilmesi üzerine ortalığa atılan başlıca haberler şunlardı:
–Uğur Dündar’ın Sözcü TV’deki işine son verdi!
–Haber sunucusu ve program yapımcısı Özlem Gürses’i kovdular!
-Daha ne yalarlar da ne yalanlar…
(Hepsini yazmıyorum…)
☆☆☆
Oysa gerçek bambaşkaydı:
-Uğur Dündar açıklama yaparak; Sözcü’den ayrılması için kendisine kimsenin bir şey söylemediğini açıkladı.
Demek ki, ayrılması tamamen kendi kişisel kararıdır…
-Özlem Gürses ise Sözcü TV’deki programını yapmaya devam etti ve hakkında üretilen haberleri yaşam içinde yalanladı.
-Diğer yalanları tekzip etmeye gerek bile kalmadı, çünkü yalan oldukları anında anlaşıldı…
☆☆☆
DEMEK Kİ:
SÖZCÜ TV ve SÖZCÜ gazetesi kıble filan değiştirmiş değillerdir!..
Sözcü TV ve gazetesine “kıble belirlemek” biz okurları ve izleyicileri fazlasıyla aşar.
Haddimizi aşmamamız gerekiyor…
☆☆☆
Çünkü:
Sözcü grubu hiçbir zaman Atatürkçü Düşünce‘den, Kuvayı Milliye çizgisinden ve 6 Ok‘un gösterdiği siyasi hedeflerden mikron düzeyinde bile olsa dahi uzaklaşmış değillerdir.
6 Ok’u “yeniden yorumlamaya” ve “CHP’yi dönüştürme”ye kalkışarak, tüm CHP’lilere kıble değiştirmeye çalışanların kimler olduğu bellidir…
☆☆☆
Farkında olmamış olamazsınız:
Daha önceleri Yılmaz Özdil-Uğur Dündar-Müjdat Gezen arasında yaşanan talihsiz tartışmayı (keşke hiç yaşanmamış olsaydı) köpürten, yandaş medya ile AKP trolleri eski konuşmaları yeniden servis etmeye başladılar…
Biliyorum ki, o tartışmaların nedenini çoğu kişi gibi sizler de merak ediyorsunuz .
Ben bildiğim/anladığım kadarını paylaşıyorum:
Bildiğiniz gibi Yılmaz Özdil 2015 yılında yazdığı “Guguk Kuşu” (https://www.sozcu.com.tr/guguk-kusu-2-wp977502 ) başlıklı makalesi üzerine, kızılca kıyamet kopartılmıştı.
Şimdi ne kadar haklı olduğu bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı…
(Yukarıdaki bağlantıyı tıklayıp bu makaleyi okursanız Yılmaz Özdil’den özür dilemeniz gerektiğini kolaylıkla anlayacaksınız…)
☆☆☆
Özellikle de bu makaleden sonra:
Y-CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu (KK) ve ekibi tarafından Yılmaz Özdil hedefe oturtuldu ve ağır eleştirilere tabi tutuldu.
Adeta linç edildi desek yeridir…
☆☆☆
Hatta iş o noktaya getirildi ki; KK hakkında yaptığı yerinde ve haklı eleştiriler, “CHP düşmanlığı” olarak sunuldular.
Biz de saf saf bu yorumlara katıldık ve sonuçlar çıkarmaya çalıştık…
Şimdi bizim de kendimizi gözden geçirme zamanıdır!..
☆☆☆
Anlaşıldığı kadarıyla; bu gelişmeler üzerine, yurt dışında yaşamaya mecbur bırakılan Sözcü grubunun patronu Burak Akbay, Yılmaz Özdil’den seçimler sonuçlana kadar kenarda durmasını (KK’yı eleştirmemesini) rica etmişti.
O da bu isteğe uydu ve sürece zarar vermedi…
Neler olduğunu hep beraber yaşayarak gördük…
Sonradan “keşke” demek, durumu düzeltmeye yetmiyor…
Atı alan bir kez daha Üsküdar’ı geçti, gitti...
☆☆☆
İşte o linç kampanyasına, muhalefetin medyadaki sözcüsü gibi kabul edilen Uğur Dündar ile Müjdat Gezen de (üzülerek söylüyorum) ima yollu dahi olsa destek verdiler.
Keşke vermeselerdi, ama olan oldu…
Yılmaz Özdil, haklı olarak bu samimi arkadaşlarına çok kırıldı.
Bu üç samimi arkadaşın arası, bu olaylar nedeniyle limonileşti; karşılıklı atışmaya başladılar…
Şimdi de aralarının pek düzeldiği söylenemez…
(Ama düzelecek…)
☆☆☆
Bu durumda:
Bize, kimin kimden özür dilemesi (veya alttan alması) gerektiği hakkında söz söylemek düşmez.
Bir birlerine mesafeli kalan bu üç arkadaşın, bu durumundan ve Yılmaz Özdil’in yeniden Sözcü grubunun başına gelmesinden yola çıkarak, “KIBLE TAYİN ETME”YE kalkışmamız da bize yakışmaz…
Haddimizi bilmemiz ve gelişmeleri sağduyu ile izlememiz gerekir…
☆☆☆
Ne demiş atalarımız:
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz…
Kimin ne yaptığını izliyoruz ve görüyoruz…
Kabul etmek gerekir ki; her üç önemli şahsiyet de muhalefet etme görevlerini, kendi tarzlarında başarı ile sürdürüyorlar.
Bu aşamada bu üç yurtseverin arasında çıkan ve ağırlıkla da kişisel olan problemi, benzin dökerek alevlendirmek bizi fazlasıyla aşar…
Yılmaz Özdil gibi başarılı bir yazarı eleştirerek, siyasi analiz yeteneğinizi kanıtlayamazsınız!..
☆☆☆
Tekrar ediyorum:
Ben, Sözcü TV ve Sözcü gazetesini yayına girdikleri günden bu yana izliyorum ve beğeniyorum…
Sözcü TV ve Halk TV izleyicilerinin bu tür basit oyunlara malzeme olmayacaklarına da yürekten inanıyorum…
Muhalefet tarafındayım diyenlerin, özellikle de bu dönemde tek yürek ve tek yumruk gibi hareket etmeleri şarttır.
Duyguların değil, akıl, mantık ve bilimin yol göstericiliğinde “kıble tayin etmek” gerekir…
Av. Cemil Can


