KONUK YAZARLAR
-
DOKUNULAMAZLAR!
Haber manşetten verildi:Dokunulmazlıklar kaldırıldı! Gerçekte kaldırılan bir şey yok ki… Meclis’teki PKK’lıları yargılamak için anayasa değişikliği gerekmiyordu. AKP’nin çoğunluğu, dokunulmazlıkların kaldırılmasına yeterdi! Oylamada CHP fire verdi. Verir, sürpriz değildir… CHP, Y-CHP olunca rotasını kaybetti… HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, çıtayı biraz daha yükseltti. Yükseltir; “çözüm süreci” (1) ile köpeksiz köy buldu, o günden beri değneksiz dolaşıyor!.. Erdoğan Artvin’e gitti. Gelir… *** Şehit cenazesinde Kılıçdaroğlu’na yumurta fırlatıldı. Dersimli, daha ilk yumurtada bunu yaptıranın kim olduğunu biliyorum dedi. Siyaseti tekellerinde görenler, bu açıklamayı derhal yorumladılar. İhale, Melih Gökçek üzerinde kaldı. Kılıçdaroğlu susarak, bu suçlamaya da onay verdi. Doğru da olabilir tabii… Öye bile olsa; muhalefet, bütün hukuk dışılıkların ve…
-
TÜRKİYE’NİN KURULTAYI!
AKP, 14 yılda halka “ileri demokrasi”yi anlatamadı ama 15 Mayıs Pazar günü uygulamalı olarak gösterdi. “İleri demokrasi”de halkın iradesine yer yok. İktidarın en önemli yönetim araçları:TOMA, polis ve biber gazıdır… “Gezi olayları”nda kulağı üzerine yatan kesim, MHP olağanüstü kurultayı ile gerçeği görmüş olmalı.. AKP iktidarında; halkın iradesine iktidarın isteklerine uyduğu kadarına değer veriliyor. Çerçevenin dışına çıkıldığında devreye kamu gücü giriyor: Sanki polis ve bağımsız olmayan mahkemeler bunun için var! Halkın gerçek iradesinin ne olduğuna onlar karar veriyor! Aydınlık gazetesinin 13 Mayıs Cuma günlü nüshasında bir haberi birkaç kez okudum. Mutlaka yanlış yazılmıştır diye düşündüm. Cumartesi günü düzeltilmesini bekledim. Pazar gününü yine bu konuya takılıydım. Değişen bir şey olmadı. Haber…
-
DAVUTOĞLU’NUN BAŞINI KENDİ “SIĞ” SİYASETİ YEDİ!..
AKP’nin 7 Haziran yenilgisinden sonra, 1 Kasım’a kadar geçen süre içinde, oy oranını yüzde 49.5‘a çıkarmasında Ahmet Davutoğlu’nun payı olmadığını kimse söyleyemez… 5 Mayıs günü yaptığı veda konuşmasında; oy oranının yüzde 52, 53 hatta 54’e çıktığını iddia etti. Kuşkusuz bu rakamların hepsi aynı anda doğru olamaz ama, AKP’nin oy oranında, bir miktar artış olduğu kesindir! Bu açıdan bakıldığında; Davutoğlu başarılı bir genel başkandı denilebilir. O halde, bütün siyasi partilerin genel başkanlarında bulunan; il ve ilçe başkanlarını görevden alma ve atama yetkisini, MKYK’da budamanın ne gereği vardı? Demek ki, sorun, salt il ve ilçe başkanlarının görevden alınıp, atanması değildi… Düşürülen Rus uçağının paraşütle atlayan pilotunu “biz vurduk” (1) diye övünen Alpaslan…
-
HA TOSYA HAKİMİ HA YALOVA KAYMAKAMI!..
Bizi korkutan; serseri mayın gibi ortalıkta dolaşan birkaç yargıç değil ki… Cemaat sempatizanı ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak üzere, 5000 civarında yargıç ve savcımız var. Hukuk formasyonu bulunmayan bu kadar militan devletten maaş alıyor. Kimin; nerede ve ne zaman bunlardan hangisine toslayacağı şansına kalmış… “İnlerine gireceğiz inlerine” diyen Erdoğan, yargıda gerekli ayıklamayı henüz yaptıramamış! Anayasa ve yasaları takmayan militan yargıçlar var; kendi imamlarından emir ve talimat alıyorlar… Bilenler bilirler, örgüt üyeleri “Emir demiri keser” düsturu içerisinde hareket eder… Böyle biri size rast gelirse eğer, bağlı olduğu “imam”ın vicdanına kaldınız. Asın derse asılır, kesin derse kesilirsiniz… Yaşamınız, ilgili imamın veya onay makamı olan eski vaizin iki dudağı arasındadır… ***…
-
HER EŞEKTEN ÜÇ POST ÇIKAR!
TSK’nın geçmişinde darbeler var diye, “Ergenekon Terör Örgütü”nün varlığını peşinen kabul etmek; daha önce hırsızlık suçundan mahkum olan birine, şehirde yapılan tüm hırsızlıkları yüklemek gibi saçmadır… Hırsızın, hırsızlığı sabittir diye, onu işlenmemiş gasp suçundan da sorumlu tutup, ilelebet hapse tıkmak, adaleti katletmektir. Ceza bireyseldir ve suçu işleyene verilir. Cezanın amaçlarından biri de ıslahtır… Daha önce suç işledi diye, kişiyi toplumdan dışlamak veya intikam hisleri ile ağır cezalara çarptırmak, toplumsal tatmini sağlasa da çağ dışıdır… Nokta. *** 2007 yılında Oval Ofis’te Tayyip Erdoğan’ın Bush ile anlaşarak, düğmeye basması ile başlayan “Ergenekon Davası”, Türk yargısına çarparak param parça oldu… Bu şekilde ABD’nin “yargı gücü” de hendeklere gömüldü!.. Türk halkı, yürekli hukukçularının olağanüstü…
-
DOĞU’NUN ÇOCUKLARI
Almanya İçişleri Bakanlığı, 2015 yılında ailesiyle birlikte ülkeye giriş yapıp, hakkında kayıp ihbarı bulunan yaklaşık 6 bin çocuğun akıbetini bilmediğini açıkladı! Almanya’ya gelen sığınmacı çocuklarından 8 bin 6‘sı, ailesi ya da yakınları tarafından kayıp olarak bildirilmişti… Bu çocuklardan; 2 bin 171‘ine ulaşılırken, 5 bin 835 çocuktan haber alınamıyor… Organ mafyası veya fuhuş çetelerinin eline düştüğünden korkulan Doğu’dan gelen sığınmacı çocuklar için, medeniyetin beşiği Batı’da kılını kıpırdatan yok!… Son haftalarda Ensar Vakfı‘nda yaşananlar ile Avrupa’da kayıp olan bu çocukların başına gelenlerin hesabı, bu dünyada sorulabilecek mi bilmiyorum… Bu büyük günahı işleyenlere, oylarıyla destek veren “Müslümanlar”, öteki dünyalarında “aldatıldık” diyerek, kurtarabilecekler mi? “STRATEJİK DERİNLİK” Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Stratejik Derinlik”ten vazgeçiyor! MİT Müsteşarı…
-
BİR DÖNEM SONA ERİYOR!
Devlet Bahçeli, MHP’nin genel başkanı olmadığını bir kez daha kanıtladı… İradesiyle seçildiği delegenin bugünkü özgür iradesine zerre kadar değer vermiyor! Bu durum kendi değerini de gösteriyor tabii… Hazret, MHP’lilere dayatılmış ve atanmış bir müdür gibi konuşuyor. Dersimli Kemal’in CHP’lilere dayatıldığı gibi.. Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin olağanüstü kongre kararına “Kimse olağanüstü kongre beklemesin” diyerek direniyor… Bahçeli, “Kolay kolay partiyi teslim etmeyiz” diyor… Devlet Bey, MHP’yi MHP’lilere teslim etmeyi sakıncalı gören bir anlayışın temsilcisidir!.. Belli ki, devleti yıllardır stepnesi olduğu AKP’nin sürekli yönetmesini istiyor… Dolayısıyla ülkenin iç savaşın eşiğine gelmesinde ve 14 yıldır yaşadığımız rezaletlerin tümünde suç ortağı olduğu tartışmasızdır! Yolsuzluklar, hırsızlıklar, iç ve dış güvenlik sorunları, çocuk istismarları ve Ege…
-
ÖNCE MHP KURTARILACAK!..
“İKİNCİ KURTULUŞ”UMUZ MHP‘NİN KURTARILMASI İLE BAŞLAYACAKTIR!.. TSK’nın 24 Temmuz itibariyle PKK’ya karşı başlattığı operasyonlarda, başarılı sonuçlar elde etmesi, emperyalistleri bayağı telaşlandırdı. Özellikle de R.T. Erdoğan’ın ani bir dönüşle “açılım”dan vazgeçip, “terörle mücadele”ye yönelmesi Batı cephesindeki paniği artırdı. Küresel güçler, güvenlik güçlerinin başarısını gölgelemek ve ordu ile hükümet arasında güven bunalımı yaratmak için, masa başında üretilmiş yalanları piyasaya sürdüler… Bu aralar Batının kalemşörleri, Türkiye yönetiminde askerlerin ağırlık kazandığı tezini işliyorlar… TSK’nın “darbe” yapacağı söylentisi ile sürdürülen kampanyayı, ABD’nin hatırı sayılır Türkiye uzmanları yürütüyor: Eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin, American Enterprices Institute’de yayımlanan makalesinde; Türkiye’de darbe olması durumunda, ABD’nin darbe yönetimiyle çalışmaya devam edeceğini yazdı… Eski Başkanlardan Ronald Reagan’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı…
-
“ÜÇÜNCÜ YOL”UN UMUTSUZ YOLCULARI!..
Şeyh Sait ve Seyit Rıza‘nın çocuklarından selam getirdiğini söyleyerek, Diyarbakır Bağlar İlçesindeki Nevruz Parkı’nda konuşmasına başlayan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş; Kandil’deki PKK yöneticisi Murat Karayılan’ın çağrısını tekrarladı: “Dolmabahçe mutabakatında dile getirdiğiniz çözüm yoluna bağlıyız. HDP olarak bizler, bütün arkadaşlarımızla birlikte yeniden çözüm masasına dönülmesi için inisiyatif almaya hazırız” dedi… Selahattin’in talebi, biraz da tek taraflı “ateşkes” ilanına benziyor… PKK‘dan gelen bu talebi Y-CHP dışında kimse duymadı ve ciddiye almıyor. Y-CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke: ”… gelin bu sorunu Meclis’te bütün siyasi partileri bir masanın etrafında oturtarak meşru zeminde çözelim. Gelin toplumsal mutabakat komisyonunu yarın kuralım” diyor… Böke, PKK’yı meşrulaştırmak için adeta yırtınıyor… Açıkça PKK’yı sahiplenemiyor tabi. Kıvırmaktaki becerisine…
-
DÜŞMAN SAFINDA GÖREV ALANLAR!
Terörün sorumlularını işaret edip, onları sabah akşam eleştirerek sorunumuzu çözemeyiz. Hükümetin bütün başarısızlığına rağmen; halkın hala yapabilecekleri var: Terör eylemlerinden sonra dik durmak, çok korkmuş olmamıza rağmen bunu belli etmeden yaşamak, her zeminde terörü ve teröristleri lanetlemek, terör örgütlerinin arkasındaki emperyalist güçleri teşhir etmek ilk akla gelenlerdir. Devlet de görevini eksiksiz olarak yerine getirirse, başarılı olacağımız kesindir. AKP hükümeti, bu başarının sonuçlarını ilk seçimlerde oya çevirecek diye, yurttaşlık ödevlerimizi yerine getirmekten kaçınamayız. Korku, panik ve kargaşa yaratacak sözler etmek; terör örgütünün ekmeğine yağ sürmektir. Henüz Kızılay’da patlayan canlı bombanın şokunu atlatamadan, İstiklal Caddesi’ndeki ile sarsıldık. Belli ki emperyalist devletler, güvenlik güçlerinin Güneydoğu’da PKK’ya karşı elde ettiği başarılardan paniğe kapıldılar:…

























