-
“ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLMESİN ŞEKER DE YİYEBİLSİNLER”!..
“Sokak hayvanlarına kıymayın, onları sahiplenelim, belediyeler de imkanlarını zorlayıp barınaklar yapsınlar; bu dünyadaki nimetler hayvanlara da insanlara da yeter, yeter ki nimetleri adil olarak paylaşalım” diye iktidara yalvarırken, bir de ne görelim: Özel hastanelerde üç-beş kuruş fazla kazanmak için bebekler öldürülüyor… Hem de göz göre göre; hem de bilerek-isteyerek… Tasarlayarak öldürüldü bebekler… Öve öve bitiremedikleri özelleştirmelerin karnesi budur işte… *** Bu vahşet karşısında: İsrail savaş uçaklarının dün Beyt Lahiya’yı bombalaması sonucu çoğu çocuk 73 kişiyi öldürmesi gündem bile olamadı. N’aber?! Orada ölenler de çocuktu ama… *** “Yenidoğan Çetesi“nin sağlık hizmeti verme görüntüsü altında bebekleri öldürmesi, ülke genelinde 7 şiddetinde deprem etkisi yaptı. Hazırlanan İddianame, teknik ve hukuki terimlerle doludur, okunması…
-
“KREDİ KARTI BULUNDURMA VERGİSİ”!..
0850 ile başlayan bir numaradan çağrı geldi mi telefonumu açıp açmama konusunda hep tereddüt yaşarım. Öğrendim k (konumdan bağımsız) olan bu numaraları genellikle şirketlerin çağrı merkezleri kullanıyor. Çoğunlukla da karşınıza 20’li yaşlarda olduğu izlenimi veren bir genç hanım operatör çıkar: Söze “görüşmelerimiz kalite standartları gereği kayıt altına alınmaktadır” diye başlarlar. Bu giriş cümlesini bulanı kutluyorum. “Kayıt altına alma” uyarısı, hakaret ve küfür etme seçeneğini büyük oranda ortadan kaldırıyor… *** Dün telefonun çaldı, arayan numara 0850 ile başlıyordu. Operatör kimi aradığını biliyor, ismimi söyledikten sonra (X) bankasından aradığını söyledi. X Bankası ile çalıştığım için “buyurun sizi dinliyorum” dedim. “Kredi kartı limitinizi 100 bin liranın üzerine çıkarmaya karar verdik, onaylıyor musunuz?” dedi.…
-
MHP’Yİ KURTARMAK!..
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’nde düzenlediği basın toplantısında, Sincan’da görülen Sinan Ateş Davası ile ilgili sözleri öylesine söylenmiş, kolaylıkla geçiştirilebilecek sözler değildir. (1) Bahçeli’nin, CHP lideri Özgür Özel, Halk TV’yi ve Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş ile gazetecileri hedef almasını pek çok kişi; “suçluluğun telaşi içerisinde sarfedilmiş sözler” olarak değerlendirmiştir. Konuşma metni içerisinde geçen şu sözler oldukça dikkat çekicidir: “Milliyetçi Hareket Partisi’ne organize Pensilvanya operasyonu çekenler”, “Ülkü Ocakları’nı ne de Milliyetçi Hareket Partisi’ni çiğnetmem”, Kapımızın önünde baykuş öttürmeyiz, kanat çırpan akbabaların da kanatlarını yolar kopartırız”, “Halk Tv ve CHP ayağınızı denk alın. Dört soytarı muhabirle Milliyetçi Hareket Partisi’ni sorgulayamazsınız, sorgulatmayız.” (2) *** Peki, öyle olsun! Şimdi de yürürlükteki yasalarımıza…
-
“NEW ORDER” (1)
-
“BİLİM” DAİMA GALİP GELİR!..
“Bilim“i silâh olarak kullanıyorlar: Önce uzaktan komut vererek çağrı cihazlarını patlattılar. Ardından telsizleri. Sonra jetleri havalandırdılar. Lübnan’ın Güneyindeki Bekaa bölgesinde konuşlu binlerce roketatarı vurdular. Çağrı cihazları patlayınca 2’si çocuk 12 kişi yaşamını yitirdi. (1) 2800 kişi de yaralandı. Telsizlerin patlatılması, jetlerin Beyrut’u bombalaması; derken ölü sayısı 76’yı buldu. (2) Ölenler arasında; “Ridvan Gücü“nün (3) eski komutanlarından Ahmed Mahmud, eğitim sorumlusu Vehbi ve üst düzey askeri komutan İbrahim Akil de vardı… *** Cep telefonlarını güvenli bulmayarak kullanımını kısıtlayan Hizbullah, (4) çağrı cihazları ile telsizlere yönelmişti. Bu yüzden İsrail, çağrı cihazları ile telsizleri hedef aldı. Tuzaklanmış telsizlerin Hizbullah’a satılması ayrı bir istihbarat başarısıdır.(5) Belli ki İran’ın bölgedeki gücünü sınırlamak ve Lübnan halkını…
-
“CEHALETİN ORTASINA DÜŞTÜK”!..
85 milyon halk 21 Ağustos’dan bu yana hop oturup hop kalkıyoruz. Narin’i kimin öldürdüğünü arıyoruz. Televizyonlardaki tartışma programlarına bu yüzden ara verildi. Yorumcular yerlerini emekli cinayet masası şeflerine bıraktılar. Soruşturma zaten gizli ama nasıl oluyorsa sanık ifadeleri ortalıkta dolaşıyor. Belli ki soruşturmayı yürüten savcılar yukarıdan gelen taleplere karşı koyamıyorlar. Yargının “tarafsız ve bağımsız” olmadığı bu olay nedeniyle bir kez daha kanıtlanmış oldu… *** Narin kızımız hunharca katledilmemiş olsaydı, eski Genelkurmay Başkanı Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın eğitim tarifi (1) ile eğitimin amacının ne olduğunu irdeleyecektik. Eğitimin amacının ne olduğunu “Yapay Zekâ”ya sordum. Aldığım yanıt (2) eski genelkurmay başkanımızın o kadar da zeki olmadığını ortaya koyuyor. Genel kabul gören kaynaklarda…
-
“GEÇ BUNLARIII ANAAAM BABAM GEEEEEÇ BUNLARI”!..
Peki ya siz “bu kılıçları kime çekiyorsunuz”? Yemin töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı attıkları için genç teğmenler hakkında soruşturma açılmasını buyurdunuz. Emriniz olur. İktidar ortağınız Fetullah Gülen Cemaati ile yollarınız ayrıldıktan ve 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni yaşadıktan sonra, haklı olarak harp okullarını kapattınız. Çünkü bu kurumlardan FETÖ’yü temizlemek imkânsız gibi bir işti. Bu arada masum insanlar (Mustafa Kemal’in askerleri) da bedel ödediler; buna rağmen kararınızı desteklemiştik. “Kurunun yanında yaşlar da yanar” atasözümüz ilk aklımıza gelendi… *** Milli Savunma Bakanlığı Personel ve Askeri Öğrenci Temin Faaliyetleri Yönetmeliği’ne (1) göre askeri okullara alınacak öğrencilere netice itibariyle; “ mülakat sınavı” ile (2) seçtiniz. Dördü sivil biri asker olan Mülakat komisyonlarının (3) itinayla seçtiği…
-
DİYANET’İN “KARŞI DEVRİMCİ” ROLÜ!..
Diyanet’in kuruluşunun yüzüncü yıldönümünde Başkan Prof. Dr. Ali Erbaş, Devletin ve Diyanet’in kurucusu (1) Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere emanet ettiği (2) Türkiye Cumhuriyeti’nin, hafızlara emanet edileceğini (3) ilân etti! Erbaş’ın aynı konuşma içerisinde “millet olmayı” değil de “ümmet olmayı” önemseyip öne çıkarması manidardır. Hafızlara: “Hayatınızı Kur’an’a göre tanzim edeceksiniz” tavsiyesinde bulunması ise açıkça Anayasa ihlâli ve meydan okumadır. Şeriyye ve Evkaf Vekaleti‘nin yerine 3 Mart 1924’te kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) görevi Anayasamızın 136. maddesinde: “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir” (4) şeklinde –bir…
-
SAKARYA “MELHAME-İ KÜBRA”SI (1)
Sakarya deyip geçmeyiniz! Sakarya yerde sürünen bir nehir değil, Türk’ün anka kuşu gibi Osmanlı’nın küllerinden doğuşunu simgeler. 1683 Viyana kuşatmasından (2) beri devam eden geri çekiliş, Sakarya’da durdurulmuştur. Durdurulmak bir yana, Sakarya’dan sonra ilerleyiş, o kutlu yürüyüş başlamıştır. Milli Mücadelenin en önemli askeri olayı Sakarya Meydan Muharebesi‘dir.(3) 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi çoğu kişinin sandığı gibi, Sakarya (Adapazarı) ili sınırları içerisinde yapılmamıştır. Sakarya Meydan Muharebesi Mangal Dağı‘nda (4) başlamıştır. Ankara’ya uzaklığı ise sadece 119,5 km’dir. Demek ki, Sakarya Meydan Muharebesi Ankara’da, Polatlı’da ve Haymana’da yapılmıştır… *** Yunan Ordusu, 10-24 Temmuz 1921 tarihleri arasında gerçekleşen Kütahya-Eskişehir Muharebelerindeki başarılarından (5) elde ettikleri moral ile Anadolu’da ilerlemeye devam ettiler. Kütahya-Eskişehir…
-
TBMM’Yİ “BOYKOT” DÜŞÜNÜLMELİDİR!..
TİP İstanbul Milletvekili Şerafettin Can Atalay ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu ikinci karar (1) önceki kararın (2) TBMM’de okutulup milletvekilliğinin düşürülmesinin “yok hükmünde” olduğunun tespitine ilişkindir. AYM özetle, olmayan bir karar için karar vermeye gerek yoktur demiştir. Bu karar sonrasında; kararın TBMM’nde okutulması ve Şerafettin Can Atalay’ın derhal tahliye edilmesinin ardından yemin ederek göreve başlatılması gerekiyordu… Hukuk bunu gerektiriyor ve hukuk devleti olmanın gereği budur… *** Bu gereklilikle ilgili mevzuat hükümlerini detaylı olarak “BİLİNÇLİ OLARAK ÇIKARTILAN DEVLET KRİZİ” başlıklı yazımızda (3) irdelemiştik. Bir kez daha okunmasında yarar var fakat tekrarına gerek yoktur. Konunun eksiksiz öğrenilmesi bakamından; Türkiye Barolar Birliği’nin kararın uygulanması için TBMM’ne verdiği dilekçeyi (4) de okumakta…