-
“ALLAH’IN İZNİ” İLE KAFANI KESİYORUM!..
(Tekbir getir!) Araya İzmir depremi girmeseydi, Fransa Cumhurbaşkanı Emenuel Macron’un, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la atışması üzerine bir şeyler yazacaktım. Hoşunuza giderdi, gitmezdi bilemem.. Olmadı işte. Tam da o arada eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın ölüm haberi geldi; eşi, oğlunun acısına dayanamadığını söyledi. Eski bir başbakanın oğlu tutulduğu amansız hastalıktan kurtulamayacağına inandi ve intihar etti! Yılmaz’ın hayata veda etmesini, Özal dönemini tartışmaya açmak için bir sebep olarak kullanacaktım. Olmadı. Yeni bir haber: Bu defa da Anayasa Hukuku profesörlerinden ve AKP’nin ağır topu Prof. Burhan Kuzu’yu kaybettik. Hukukçu Kuzu ile siyasetçi Kuzu arasındaki korkunç farkı anlatmak iyi olurdu diye düşündüm. O da olmadı… Kararsız kaldım yine; en iyisi bu hafta yazmamaktır.…
-
ACIYI BAL EYLEDİK!..
Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda müminin görev tanımını: ”varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir” şeklinde verdikten sonra, “gerçek mümin acıyı bal eyleyendir” dedi… Şahsım acıyı bal edemediğime göre, bu tarifin içerisine girmiyorum demek ki!.. 83 milyonun ne kadarı acıyı bal eyleyip yiyebilecek, göreceğiz! İktidarın “kayıtsız, koşulsuz destekçisi” Devlet Bahçeli, ekmeği katıksız olarak askıya çıkarmakla, yaşadığımız çıplak gerçeğin altını çizdi… Anlaşılan odur ki, bu kışı “bal ve ekmek” yiyerek geçireceğiz… *** Bahçeli’nin hamlesi üzerine durumun ciddiyetini kavrayan Reis, tohumluk buğday hariç diğer buğday çeşitleri ile arpa çeşitlerinin ithalatından yılsonuna kadar gümrük vergisi alınmayacağına ilişkin bir kararname yayınladı. Yakın geçmişte “eşek yemi” olarak değerlendirilen arpa, bundan böyle sofralarımızdaki yerini alacak gibi!.. Tarım ürünlerinde kendi…
-
“DERİN ENDİŞELİYİZ” VE “ÜZÜLÜYORUZ”!..
Ermenistan, yine sivil yerleşim birimlerini hedef aldı. Bu şekilde uluslararası toplumun dikkatini çekerek, müdahil olmalarını sağlayacağını sanıyor. Ermenistan Ordusu, Gence ve Mingeçevir kentlerine, SEUD tipi balistik füze yağdırdı. Aralarında iki de çocuğun bulunduğu 13 sivili yaşamdan koparttılar. Bir hafta önce de Mingeçevir’e yine füze saldırısı yapmışlar ve 10 sivilin yaşamını yitirmesine sebebiyet vermişlerdi… Savaş suçu işleyen Ermeniler, hiç olmadığı kadar gaddar davranıyorlar!.. *** Ermenistan Savunma Bakanlığı Sözcüsü: “Ermenistan Cumhuriyeti topraklarında ya da Ermenistan Silahlı Güçleri tarafından Azerbaycan’a yönelik ateş açılmamıştır” dedi. Yalan konuşmayı “siyaset” sanıyorlar… *** Birleşmiş Milletler adına yapılan açıklamada; çatışmaların sivil nüfusa etkilerinden “derin endişe duyulduğu” ifade ederek, saldırganlar kınandı!.. “Endişe” sözcüğü diplomaside, sözlük anlamının dışında kullanılıyor. Uluslararası…
-
“ATEŞİN ÇOCUKLARI”!..
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, yakın geçmişte en az 5 kez seçimlerin zamanında yapılacağını açıklamıştır. AKP sözcüsünün de benzer açıklamaları var. Buna rağmen, 10 Ekim 2020 günü Kılıçdaroğlu’ndan Bahçeli’ye gelen çağrı ilginçtir: “Çık kardeşim yarın sabah de ki, ‘Yeter artık’. Seçime git, Türkiye’yi seçime götür“[1] Halbuki CHP’nin “erken seçim” konusunda tutumu belliydi: Kılıçdaroğlu, 26 Haziran 2019 günüTBMM’deki makamında bir grup gazeteciye yenilenen İstanbul seçimini ve bundan sonra izleyecekleri politikayı şöyle açıklamıştı: “Bir seçim talebimiz yok, ülkenin gerçekten ciddi sorunları var” demişti.[2] Bay Kemal, ülkenin “ciddi sorunları” tükendiği için mi erken seçim istiyor, yoksa önceki fikrini mi değiştirdi? Ya da artık “ciddi sorunlar vardır ve bunların çözümü için erken seçim”…
-
“(S)OROS/BU” UŞAKLARI!..
Libya’da BM’in tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Deniz Yetki Anlaşması imzaladık, karşımızda yer aldılar. Suriye’nin kuzeyinde, toprak bütünlüğümüzü tehdit eden “PKK devletçiği” kurmak için ellerinden geleni yaptılar. Doğu Akdeniz’de doğal gaz aramaya başladık, Türkiye’yi hedef alan bütün tatbikatlarda öncü rol oynadılar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni 44 yıldır zaten tanımadılar. Lozan Anlaşmasının açık hükümlerine rağmen, burnumuzun dibindeki adaların Yunanistan tarafından silahlandırılmasına gözlerini kapadılar. Trakya’ya (Dedeağaç) üs kurup asker konuşlandırdılar. Amerikalılar tabii ki Amerikalılar… Bütün bunları yapan: Türk halkına yıllardır “dost ve müttefik” olarak yutturulmak istenen, “stratejik ortak” isimli baş düşmanımız Amerika’dır… *** Amerika, Türkiye toprakları üzerinde “Bağımsız Kürdistan” kurmak amacıyla kurulan PKK/PYD/YPG’ye silah ve askeri malzeme yardımı yapmayı kesintisiz sürdürüyor. Yakın…
-
-ÖZÜR-
EKİM AYININ İLK HAFTASINDA YAPILMASI KANUN GEREĞİ OLAN BARO GENEL KURULLARININ, İÇİŞLERİ BAKANLIĞI VEYA YÜKSEK SEÇİM KURULU KARARI İLE 1 ARALIK 2020 TARİHİNE KADAR ERTELENMESİ ÜZERİNE YAPTIĞIM HATALI YORUM NEDENİYLE TAKİPÇİLERİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM!.. İçişleri Bakanlığı’nın genelgesi veya Yüksek Seçim Kurulu kararı ile baroların genel kurulları ertelendiği şeklindeki haberler üzerine, pek çok kişi gibi ben de kısa bir yorum yapmıştım. Avukatlık Kanunu’na (m.82) göre, baroların seçimleri iki yılda bir ekim ayının ilk haftasında yapılması yasal zorunluluktur.[1] Görüldüğü gibi baroların genel kurullarının ne zaman yapılacağı kanun ile düzenlenmiştir. Kanun hükümlerinin ancak bir başka kanun hükmü ile DEĞİŞTİRİLMESİ söz konusu olabilir. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) görev ve yetkileri arasında kanun hükümlerini değiştirmek veya…
-
“AĞZI OLAN KONUŞUYOR”!..
Dünyada ne olup bittiğini “Erdoğan’a muhalefet” üzerinden analiz etme hastalığına tutulanların, 25 Eylül Cuma günü Ankara C. Başsavcılığı’nın HDP/PKK’ya karşı başlattığı operasyonu “analiz” etmeleri kolaydır: “Operasyon İYİ Parti’ye karşı yapılıyor” diyerek, işin içerisinden çıkabileceklerini sanıyorlar. “Siyasidir” diyenler de aynı durumdadırlar… (Uzun yazılardan sıkılanlar, bir de dipnotlu yazılardan nefret edenler buradan itibaren sayfayı terk edebilirler…) *** HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e gönderdiği “çat kapı kahvaltı” teklifine verilen yanıt,[1] böyle basit fikirlerin taraftar bulmasına ortam hazırlamıştır. Daha önce, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Meral Akşener’e yaptığı “evine dön” çağrısı,[2] da Millet İttifakı’nı dağıtma girişimi olarak değerlendirilmişti. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı…
-
TURPUN BÜYÜĞÜ AHIRDA!..
CHP İstanbul İş Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu’nun, 9 Eylül günü internet üzerinden gerçekleştirilen Taksim Toplantısı’nda yaptığı 1,5 saatlik konuşmada;[1] Atatürk’e atfen üç kez “Gazi Mustafa Kemal” ifadesini kullanması dikkat çekti. Kaftancıoğlu’nun konuşmaları dikkatlice izlenir; zira daha önce Sosyal Medya’da yaptığı paylaşımlar, CHP’lilerin canını fazlasıyla sıkmıştır.[2] Hele de “Ermeni soykırımı” iddiaları ile ilgili sözleri[3] unutulacak gibi değildir. Çoğu insanın gözünden kaçan bu konuşma üzerine, eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, Kaftancıoğlu’na :”Atatürk adını kullanmamak tercihiniz mi?” diye sorunca, ortalık iyice karıştı. Canan Hanımın Gürkan’a cevaben: “Bu şekilde ifade etmek, kendimi ait hissettiğim bir ifade olduğu için tercih ediyorum”[4] demesi pek çok kişiyi çileden çıkarttı. Demek ki, bilinçli olarak Atatürk soyadını kullanmadı. Atatürk…
-
“BİZİM OĞLANLAR” İLE “ANKARA’DAKİ ADAMIMIZ”!..
12 Eylül Darbesi’ne iki yıl vardı. 1978 başında CHP, AP’den kopan ve bakanlık karşılığında desteğini veren 11’lerin sayesinde iktidara geldi. Kabinesini açıklayan Ecevit, güvenoyu verdikleri için Meclis’e teşekkür etmişti. Beyaz Saray’da; 22 yıl sonra Nobel Barış Ödülü’nü alacak olan Demokrat Başkan Jimmy Carter vardı. Sovyetler Birliği, Marksist hükümetin isteği üzerine ve Sovyet Lideri Leonid Brejnev’in emriyle, 24 Aralık 1979’da Afganistan’ı işgal etmişti. 12 Eylül’e bir yıldan az kalmıştı… *** CHP Genel Başkanı Ecevit, Batı’dan kredi arayışı içerisindeydi ama bulamıyordu. Dünya Bankası ve IMF’nin “İstikrar Paketi”ni uygulamamakta ise adeta direniyordu. Hükümet, bir sürpriz yapıp ATAŞ Rafineri’sini kamulaştırdı. Madenleri kamulaştıran yasa da bu dönemde çıkartılmıştır. Cem Karaca’nın, Maden Yasası’na ithafen okuduğu, “Maden…
-
ÇOK KORKUYORUM!..
Pek çok kişi gibi ben de; “Millet İttifakı”nın Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’nin 4 Eylül günü Sıvas’ta yapacağı açıklamayı merakla bekliyordum. O gün geldi çattı. Televizyonun karşısına geçtim, dikkatlice dinlemeye başladım. İnce, “Bin Günde Memleket Hareketi”ni şu sözlerle tarif etti: “Biz bir muhalefet hareketi değiliz. Parti içi muhalefet hareketi hiç değiliz. Bizim derdimiz muhalefete muhalefet etmek hiç değildir.”[1] Fizik öğretmeni Muharrem, başlattığı hareketin ne olmadığını anlattı ama ne olduğunu anlatamadı nedense!.. Doğrusunu söylemek gerekirse; ben bu dersi hiç anlamadım, parmağımı kaldırıyorum ve bir kez daha anlatmasını istiyorum. Öğretmenim, sizi dinliyorum!.. *** “Demirel Başbakan. 12 ada konusunda Yunanistan ile yine sorun yaşanmış, karşılıklı kılıçlar çekilmiş. Ertesi gün kabine toplanmış ve toplantı uzun…