-
OYNATMAYA AZ KALDI!..
Enflasyon, dezenflasyon, resesyon, deflasyon, devalüasyon, dolarizasyon, slumpflasyon, stagflasyon vb. gibi bir sürü ekonomik terim (1) ile kurulan cümleleri anlamak ne mümkün. Birkaç gündür Prof. Dr. Mahfi Eğilmez hocanın Ekonomik Terimler Sözlüğüne (1) bakıyorum. Şimdi anladım deyip geri döndüğümde; aynı sözcüklerin geçtiği bir cümle ile karşılaşınca yeniden sözlüğe bakma ihtiyacı duyuyorum. Baktım böyle olacak gibi değil; ekonomi bilimi ile yakın temas içerisinde olmadan, söylenenleri anlamak hiç kolay değil. İyi ki de “ekonomist” değilim!.. Ne olup bittiğini anlamak için; “çarpılan küçük yatırımcılar”ı dinlemek, onların dili ile konuşmak en iyisi. Önce küçük yatırımcılara geçmiş olsun diyelim! Küçük yatırımcı “çarpıldı” da biz çarpılmadık mı sanki? Bize de çoook çok geçmiş olsun! Tek geçim kaynakları…
-
BİR DÖNEM DAHA DAYANABİLİR MİYİZ?..
Mecburuz… Mecbur bırakılıyoruz… Başka bir ülkeye gidecek halimiz yok ya… Mahkum edildik bir beceriksiz, bencil ekibe… Çaresiz kaldık, çaaa-re-siz… Buna rağmen hala çare-siz-siniz!.. *** Kemal Kıçıdaroğlu, önceleri “Neden aday olmuyorsun?” sorusuna; Cumhurbaşkanı “tarafsız olmalı” diye cevap veriyordu. Ben CHP Genel Başkanıyım diyordu. Kendisinin “taraflı” olduğuna vurgu yapıyordu. Gerçi bizim mahallede “gerçekten bu adam ne taraftandır?” sorusu pek tartışılmıyordu. Tartışanlar ise genel merkezdeki “şimdi zamanı mıdır tarikatı” tarafından linç ediliyor, susturuluyordu… *** Bugün “Millet İttifakı” kabul ederse, Cumhurbaşkanlığına adayım diyor. Bu demektir ki, artık Kılıçdaroğlu“tarafsız”dır! Kendi ağzından öğreniyoruz bu gerçeği. Onun beyanı asıldır ve bu beyana inanmak zorundayız. O halde, CHP’nin başında “tarafsız” biri olarak neden duruyor?.. CHP Cumhuriyet’ten yana taraf…
-
AHLAKSIZLAR!..
“Ahlaksız”lardan biri beni aradı: “Geçen hafta doların alıp başını gitmesi nedeniyle “yananları” yazdın ve nasıl yandıklarını örneklerle açıkladın. Yorumlarını abartılı buldum. O kadar da değil. Ben orta ölçekli bir iş insanıyım. Kardeşim de çiftçi. İkimiz de Reis’in sözünü dinleyerek aynı miktarda; düşük faizli kredi aldık. Bize özel bir uygulama değil. Siz de alabilirsiniz. Hamdolsun şimdi durumumuz iyidir. Anlattığınız gibi karamsar bir tablo yoktur. Allah’ın izni ile “dış güçlere” boyun eğmeyeceğiz. Yananı Allah görür, biz yanmadık çok şükür” dedi… O halde mesele yok!.. *** O zaman ben de “yanmayan” vatandaşların durumunu irdelerim. Reis, yaklaşık iki hafta önce (30.11.2021) TRT ortak yayınında dedi ki: “…hep söylüyorum, diyorum ki faizi düşürmek suretiyle biz…
-
KURUNUN YANINDA YANANLAR!..
Nasıl demişti muhterem: “Ben tıp mensubu değilim, benim alanım ekonomi.” “Delta” varyantı ile ilgili yorum mu yaptı? Hayır. “Omicron” ile ilgili mi konuştu? Yoooo! Eeeee, ne konuşuyorsunuz o zaman!.. *** İzin verin de ekonomi ile ilgili konularda bilenler konuşsun bari. Konuşmak da ne kelime. Kararların tümünü onlar alsınlar. Hatta en etkili olan kararları denesin üzerimizde… Ben razıyım valla! Deneme tahtası değil miyiz?!.. *** “Nas” orada duruyor. “Nas” varken size ne oluyor acaba? Sanki dolarla maaş alıyorsunuz. Sanki çil çil paralarınız vardı da dolar artınca rahatsız oldunuz. Şunun şurasında asgari ücret altında geliri olan milyonlarsınız. Bir rahat duramadınız ama. Kıpraşmayın öyle!.. *** Bakın size bir şey söyleyeyim: Tasarruflarını Türk Lirasında tutanlar…
-
DIŞ GÜÇLER!..
Ne ABD ne Rusya ne de Çin’dedirler. “Dış güçler” o güzel kafanızın içindedirler… “Biz Türkler bunu asla yapamayız” önermesine ayet gibi inanıp, Amerikalının-Avrupalının sıradan ürünlerine abartılı övgüler düzenlerdir. Güven duygusunu yitirenlerdir… *** Dış güçler: İlkokul çağındaki çocuklara “süt tozu” içirilmesini önerenlerdir. “Yeşil kart” denen utanç belgesine sahip olmak için olmadık şaklabanlıkları fakir halkın çocuklarına dayatanlardır. Bu büyük yalana çanak tutanlardır… *** Dış güçler: Kurtuluş Savaşı’nda en büyük yardımları aldığımız; dostumuz Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni en büyük “düşman”ımız olarak tanıtıp, bizi 70 yıldır NATO kapısına bağlayanlardır. İçimize ağaç kurtlarını sokanlardır. Öz yurdunu bir kadın memesine satacak kadar satılık olanlardır… *** Dış güçler: Cumhuriyet’i “90 yıllık reklam arası” zannedip, hala gaflet uykusunda…
-
SANIK KEMAL AYAĞA KALK!..
GİRİŞ Türk Lirası hızla değer kaybediyor. Türk halkı aynı hızla fakirleşiyor. Belki birkaç yandaş-müteahhit parasına para katıyor… Bu haksızlığa söyleyecek sözümüz var! Fırsat verilmiyor… *** Ekonomik tablo rezil. Yetmezmiş gibi emperyalistler ülkemizi dört yandan kuşatıyor. Tarım bitmiş, Hayvancılık desen öyle. Sanayi ölmek üzere… İtiraz edeceğimiz çok nokta var!.. Dikkatimizi toplayamıyoruz… *** “Pandemi” ile baş edemiyoruz… Aşıya inanmayan çok sayıda insanımız var ve bunlar işimizi daha da zorlaştırıyor. Göz göre göre ölüyoruz… Kelime-i şahadet getirmeye vaktimiz yok!.. *** Son 20 yılda varımızı yoğumuzu satıp-savdık. Satacak bir şeyimiz de kalmadı… Paramız pul oldu. Açız aç!.. *** Çocuklarımız geleceğini yurt dışında arıyor. Beyin göçünü bir türlü durduramıyor. Siyasetçilerimize güven her geçen gün biraz…
-
HELALLEŞMEYE BİZİM KAPIYA GELME!..
TDK Sözlüğünde helalleşmek: “Alışverişte veya ayrılma sırasında hakkını birbirine bağışlamak” olarak açıklanıyor. Başka da bir anlama gelmiyor… Kılıçdaroğlu tüccar olmadığına göre; vedalaşmaya geliyor demektir. Bir yere ayrılacağına inanmam! Belli ki, eski CIA Türkiye İstasyon Şefi Graham Fuller’in “Yeni Türkiye” adlı talimatnamesine göre hareket ettiği için, tercüme hatalarını fark edemiyor. Anlaşılan bu defa da “özür dileme” gibi “helalleşme” sözcüğünün de cıvığını çıkartacak… *** Kılıçdaroğlu, Sosyal Medya hesabından yaptığı paylaşımda: “Geçmişte partimizin de hataları oldu; helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım” (1) dedi. Açıklamada dikkat çeken pek çok husus var: Bay Kemal, CHP’nin geçmişinde “hatalar” olduğunu kabul ediyor. Bu hataların toplumun belli kesimlerinde -özellikle de muhafazakar kesimde- “ağır yaralar” açtığını savunuyor. Kılıçdaroğlu, toplumun…
-
NÖBET SIRASI BİZE GELDİ:
“BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİ HAYATA GEÇİRECEĞİZ”!.. Bu hafta okumak yok! Uzun uzun yazıları zaten sevmiyoruz, okuyamıyoruz. Uzak gözlüklerinizi takıp, koltuklarınıza kurulun bu akşam. Çekirdek çitletmek yok, sadece şekersiz çay içebilirsiniz. Şekeriniz yükselsin istemiyorum. Dizi seyreder gibi divana da uzanabilirsiniz, izin veriyorum. Bu akşam birkaç video izleyeceğiz. Yeteri kadar zamanı olmayanlar için de nokta atışı yapacağım. Onlara kaçıncı dakikadan başlayacaklarını hatırlatacağım… *** Başlıyoruz: Birinci videomuz 26 Ekim 2021 tarihli CHP Grup Toplantısı. Kılıçdaroğlu, “Gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması”na ilişkin tezkereye neden “hayır” dendiğinin gerekçesini açıklıyor, izleyeceğiz… *** Baştan söyleyeyim: Türkiye’de yabancı askerlerin bulunmasına ben de karşıyım. Amerikan üslerinde, NOTA tesislerinde ve yabancı askerlerin bulunduğu bilumum…
-
“CUMHURİYET’E İHANET EDENLER”İ AÇIKLIYORUM!..
Arkadaş sen belâ mısın bu Milletin başına! Dün “ak” dediğine bugün neden “kara” diyorsun? Dün “dostum” dediğini bugün “hain” ilan ediyorsun… Diyelim ki seni de aldattı “dost” bildiklerin. Bu defa da “yol arkadaşım” dediklerinin ihanetine uğradın farz edelim. Peki, sen o tezkereye 6 kere “evet” demedin mi?… Söyle Allah aşkına: Aynı konuda 6 kere aldatılan birinin arkasından gitmek akıl işi mi?.. *** Yabancı askerleri Türkiye’ye davet etmeye “evet” demek “ihanet” ise, sen milletvekillerinle birlikte 6 kez ihanet etmediniz mi bu ülkeye? 6 kere ihanet etmek yetmez mi? Ne içiyorsun Allah aşkına, söyle bize de içelim… Belki o zaman yakın geçmişi unutup, uyuşuk koyun gibi peşine takılırız seçime kadar… Kavalını yanına…
-
“KİMSİNİZ SİZ!..”
“Kanunsuz Emir” Anayasanın 137. maddesinde düzenlenmiştir. (1) Kamu hizmetlerinde çalışanlar üstlerinden aldıkları emirleri mevzuata (kanun, tüzük ve yönetmelik) aykırı görürlerse bu emri yerine getirmezler. Üst, ısrar eder ve emrini yazılı olarak yenilerse emir yerine getirilir; sorumluluk doğarsa, emri verene ait olur. Konusu suç teşkil eden emir ise hiçbir şekilde yerine getirilemez ve yerine getiren sorumluluktan kurtulamaz. Anayasanın bu açık hükmüne rağmen, ana muhalefet partisi liderinin: “18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır” şeklindeki açıklaması (2) baştan aşağıya sorunludur. Kamu personelinin “yasa dışı” isteklere destek vermeleri, konusu suç teşkil eden emirleri uygulamak anlamına gelir ki, bu emirleri yerine getirenler hiçbir şekilde…