• “ŞÜKÜR SANA EY ŞEKÛR”!..

      Kim ne derse desin, son günlerin gündemini Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ belirliyor: Sığınmacılar sorununa el attı: Vatandaş açlıktan kırılırken; yabancılara uluslararası fonlardan gelen para 3,5 milyar Avro civarında kalırken, bütçeden aktarılan paranın 100 milyar doları aştığını kamuoyu ile paylaştı. Reis’in karşısına çıkacak adayı da belirledi: Erdoğan’ı yenebilecek en uygun aday, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tır dedi… *** Özdağ, sığınmacılar sorununu kısa bir film ile gündeme taşıyınca olanlar oldu: Filmi izleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kendini kaybetti; açtı ağzını yumdu gözünü…(1) Ne anlama geliyorsa artık; Özdağ Hocaya: “Hayvandan aşağı” ifadesini kullandı, “Soros çocuğusun” dedi!.. (Eski MHP Milletvekili Sinan Ogan “Soros çocuğu” nedeniyle dava açacağını söyledi.…

  • “GEZİ DAVASI”NDA İLKBAHAR GEZİNTİSİ!..

    Giriş: Az da olsa işim gereği katil savunduğum olmuştur. Gün geldi hırsız savundum! Ahlâksız birinin avukatlığını yaptığım da doğrudur… Ama en çok da masumları savundum… (Ne demek istediğimi anladığınızdan yüzde bin eminim; yine de parantez içerisinde küçük bir açıklama yapmam gerektiğini düşünüyorum: Cinayeti, hırsızlığı veya ahlaksızlığı hiçbir zaman savunmadım ve savunmuyorum. Böyle suçları işleyenleri savunmak adaletin gerçekleşmesi için zorunludur. Aksi halde “adli hatalar” sonucu ne canlar yanardı.) *** Görünüşte kişiler olsa da biz avukatlar, aslında her davada “adaleti” savunuruz. Kimse “hak ettiğinden fazla” ceza almasın diye çalışırız. Yani “adaletin yerini bulması içindir” çabalarımız… Tarih boyunca bütün meslektaşlarımın yaptığı görevi budur. Çünkü “adalet” her dönemde, herkesin ortak değeridir, insanlığın vazgeçilmezidir. Gün gelir herkese lâzım olur… *** Yaşamak için…

  • GARO “PAYLAN”SIN!..

    Peki, bu defa da istediğiniz gibi olsun! HDP Milletvekili Garo Paylan’ın “Ermeni soykırımı tanınsın” teklifini hiç görmeyelim bugün. HDP’nin, Millet İttifakı’nın “gizli ortağı” olduğuna da girmeyelim. Hatta; Y-CHP Milletvekili Tuncay Özkan’ın, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için “silâhlı mücadele yanlısı değildir” şeklindeki açıklamalarının yanlış olduğunu kanıtlamaya kalkışmayalım… Demirtaş’ın savunmalarına inanalım. İstediğiniz gibi olsun… *** 6 Ekim 2018 tarihinde HDP’nin “twiter” hesabı üzerinden Kürtleri kışkırtarak sokağa davet eden, bunun sonucunda yaşanan olaylarda 53 kişinin hayatını kaybetmesinin sorumlularını Kandil’de arayalım! HDP’yi “masum” kabul edelim. Ama o zaman da HDP’yi Kandil’in, yani terör örgütü PKK’nın yönettiği sonucuna varırız. Terör örgütünün yönettiği partinin TBMM’nde ne işi var sorusuna cevap bulamayız. Peki, ona…

  • BİR HOŞTUR ALİ KEMAL’LE (1) SOHBET!..

    Abdestini yeni almıştı, ceketi omuzlarında asılı kaldı, ayakkabılarının topuğuna basarak giriş kapısına doğru yürüyordu. Belli ki ikindi namazını kılacaktı. Seslendim, döndü geriye baktı. Selâmlaşma ve hal hatır sorma bölümünü atlayarak, aramızda geçen diyaloğu aynen aktarıyorum: –TÜİK’ten başkasının enflasyon rakamlarını açıklamasını yasaklayacak yasa teklifi (2) hazır. Şükür bu günleri de gördük! Bu çalışmayı sen nasıl buluyorsun Ali Kemal’im? -Yasa işinden pek anlamam, “hukukçu değilim” biliyorsun; ihtiyaç duyulduysa elbette yasa çıkartılmalıdır. -TÜİK’in enflasyon açıklamasını açığa düşürecek şekilde, enflasyon açıklaması yapacak ENAG (Enflasyon Araştırma Grubu) gibi “kendinden menkul” girişimlere; 1 ile 3 ay arasında değişen hapis cezaları verilecekmiş. Peki, buna ne buyuruyorsun aziz kardeşim? -Bunlar güya alanında uzman, saygın bilim adamlarından oluşuyorlar ama…

  • “TİTRE VE KENDİNE GEL!..”

    Ursula von der Leyen: 1958 Belçika doğumlu, Alman Hristiyan Demokrat Birliği’nin (CDU) görüşlerini benimser. Almanya’nın ilk kadın Savunma Bakanı ve Angela Merkel kabinesinin en uzun süreli üyesidir. Time dergisine göre, 2020 Yılının En Etkili 100 kişisinden biridir. 1 Aralık 2019’dan beri de Avrupa Komisyonu Başkanı’dır. Sarışın ve güzel bir kadındır. Bunu bir yere not edip devam edelim… *** Rusya’nın ABD/AB ile Ukrayna toprakları üzerinden devam eden savaşı, 46. gününe girdiği bugünlerde; Rus ordusu, başkent Kiev dahil Kuzeyden çekilip, ülkenin doğusunaki Luhanks bölgesine yoğunlaşmıştır. Bundan sonra da gelişmeleri dikkatlice izlemeye devam edeceğiz. Bu savaş bizi de doğrudan ilgilendirmektedir. Rus ordusunun doğuya çekilmesinden sonra, Ukrayna’nın Bucha kentini ziyarete ilk gelenler; Ursula von…

  • CUMHURİYET’E KIYMAYIN EFFENDİLER!..

    Ramazan geldi hoş geldi! Geçmiş yıllardan farklı olarak bu yıl “Ramazan Etkinlikleri”ne CHP de katıldı: İlk iftar yemeğini sosyal medyada paylaşanlar arasına CHP Gençlik Kolları da dikkat çekecek şekilde yerini aldı. CHP Gençlik Kolları Genel Merkezi iftar sofrasını, “#SoframızıSizeGetiriyoruz” heşteki ile “paylaştı”. (1) Adettendir; il gençlik kolları da genel merkezi bir adım arkadan takip ettiler. Tüm paylaşımlarda ortak olan cümle: “Soframızı ve Ramazan ayının güzelliğini paylaşıyoruz” idi… Buradan da anlaşılıyor ki, etkinlik “bireysel” değil, örgütlüdür. Organize eden ise Y-CHP Genel Merkezi’dir. CHP Gençlik Kolları Genel Merkezi’nin tartışmaya açık böyle bir etkinliğe bağımsız olarak imza atması zaten olanak dahilinde değildir… *** On yıl öncesinden bir hatırlatma yaparak devam edelim: 2012 yılının…

  • HAKKIMIZI HELÂL ETMİYORUZ!..

    Çünkü haksızlık yapanlardan, hakkımızı yiyenlerden, bizi çalanlardan hesap soracağız. Gün gelecek, bizim de sözümüz dinlenecek. O umuttur bizi yaşatan bu topraklarda. Belki o gün, hesap sorma mevkiinde torunlarımız olacaklar. Öyle bile olsa: Onlara bugünden bırakacağımız miras, o gün için “iddianame” değerinde olacak. Tarih babayı kimse yanıltamaz… Gün gelecek, hesaplar sorulacak elbette… Kimsenin yaptığı yanında kâr kalmayacak… *** “Hesap sorma” ile “helâlleşme” aynı cümlede yan yana durabilir mi? TDK’nın sözlüğünde helâlleşme tarif edilirken; “bağışlama” sözcüğü kullanılıyor. (1) Helâlleşme, bir hakkın, o hakka tecavüz edene bağışlanmasıdır deniliyor. Teolojide, “karşılıklı” bir eylem gbi tanımlanıyor: Hakkı birbirinde kalanların karşılıklı olarak birbiri üzerindeki haklarından vazgeçmeleridir deniliyor. (2) Diyanet, geç olmadan “helâlleşin” tavsiyesinde bulunduktan sonra: “Kul…

  • İMAM ÖKSÜRÜNCE!..

    Çanakkale Deniz Zaferi’nin 107. yılı kutlamaları nedeniyle pek çok yurttaş; başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olmak üzere; bu toprakları vatan yapan, bu kutsal vatan üzerinde laik bir devlet kuran atalarımıza minnet ve şükranlarını sunuyorlar. Böylece vefa görevini yerine getirmeye çalışıyorlar. Gururla izledik. Gelecek nesillere doğru mesajlar bırakmak başlıca ödevimizdir. Yurttaşlık bilincine sahip olanlar, her yıl dönümünde birikimleri ve olanakları ölçüsünde bu görevlerini yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler. Doğal olarak paylaşılan görsellerin çoğunda Ulu Önderimiz Atatürk’ün fotoğrafları yer alıyor, almalıdır da… *** Atatürk’ün dini hurafelerden arındırarak doğru bir şekilde öğrenilmesini sağlamak için kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) kuruluş amacının tam tersine işler yapıyor: DİB’nın son Başkanı Ali Erbaş, 29…

  • DEFOLUN GİDİN!..

    Bu hafta hangi konuda yazayım diye düşünüyorum: “Rusya-NATO Savaşı”nı yazdık. Zelinski’nin vekalet savaşı yürüttüğünü anlamayan kalmadı. Ukrayna halkını mayın tarlasına eşek gibi süren büyük kaçakçıyı da kınadık. Zamları, hayat pahalılığını, soğukları ve hastalıkları zaten kanıksadık. TELEKOM’un hikayesini yazmayan kalmadı; böyle büyük soygun dünyanın hiçbir yerinde görülmedi. Eline kalemi alan onu yazıyor. “Helalleşme”ye ise hiç girmiyorum. Onun yerine belki eski Başbakan Tansu Çiller’in partisine girerim. Parti değiştirmek için çok mu erken oluyor?.. O zaman beklerim… *** Yerim biraz dar ama yine de onu bir doktora veriyorum… Bu doktorlar okumuşlar mı ne! Aralarında eli kalem tutanları var… *** Misafirim: Eski Sağlık Bakanlığı Müsteşarı ve Eski Gazi Ünv. Tıp Fak. Dekanı Prof. Dr.…

  • DERSİMİZ “OLİGARŞİ”!..

    Ukrayna, SSCB’nin dağılmasından sonra 1991 yılında bağımsızlığına kavuştu. Bağımsızlığı müteakiben “tarafsız”lığını (1) da ilan etti. 1994 yılında ise NATO ile ortaklık kurdu. (2) Başkan Viktor Yanukoviç, 2013 yılında Ukrayna-Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması’nı askıya almaya karar verdi. Bu karara karşı başlayan protesto gösterileri, Yanukoviç’in devrilmesi ile sonuçlandı ve “2014 Ukrayna Devrimi” gerçekleşti. Bazıları bu devrime “Onur Devrimi” derken, bazıları “Turuncu Devrim” diyorlar. Rusya ise “darbe” demeyi tercih etti. Yanukoviç’e destek verenler, “Turuncu Devrime” karşı kitlesel eylemler düzenlediler; bu eylemler sonucunda, Kırım Ukrayna’dan kopartılıp, Mart 2014’te Rusya tarafından ilhak edildi. Ukrayna akılsız politikalarına devam ediyor; Batının peşini hiç bırakmadı: 1 Ocak 2016’da, Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Bölgesi içinde yer almak için…