-
HDP’YE EN AZ İKİ BAKANLIK!..
AKP’nin “çözüm süreci” de dediği “Kürt açılım” yanlış bir tercihti. Bu acı gerçek, bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Terör örgütünü “dağdan indirmek” ve “ovada siyaset” yapmalarına olanak sağlamak; terör örgütünü zayıflatmak için bir “taktik” olarak denenebilir. Buna kimsenin bir diyeceği olamaz. Daha ötesi kabul edilemez. Yaşamının en verimli yıllarını dağlarda, öğrenim olanaklarından yoksun bir şekilde “gerilla” olarak geçirenlerin; normal yaşama intibak etmeleri ve ovada siyaset yapmalarını beklemek aşırı iyimserliktir. Olanaksız gibi bir şeydir. Hayatın yalın gerçeği ne yazık ki böyledir. Bunu en iyi terör örgütlerini yönetenler ile militanları bilirler… *** Denendi, başarısızlıkla sonuçlandı ve bitti… Peki, süreç başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra, PKK ile ilişkileri sürdürmenin izahı olabilir mi? Osman Öcalan’ın TRT…
-
PLÂN: AKP’Yİ İKTİDARDAN DÜŞÜRÜP, AKP’LİLERİ İKTİDARA GETİRMEKTİR!..
Samsun’da KHK’lıların “tamamı” için söz verdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KHK ile görevlerinden alınan kamu görevlilerine ilişkin “KHK’lıların tamamını görevlerine iade edeceğiz” dedi. (1) Çorum’da, bir ayrım yaptı. “O Kanun Hükmünde Kararnameler ile görevden alınan, işine son verilen, ekmeği elinden alınan herkesi göreve iade edeceğim. Yeter ki teröre bulaşmasın” ifadelerini kullandı.(2) Eleştirilerin yoğunlaşması üzerine, TELE1’de katıldığı programda ise “Bunlarda akıl yok. Benim söylediğim ayrı, onlar olayı başka yere çekiyor” vurgusunu da yaparak: “Bir; KHK ile Barış Akademisyenleri atıldı. Evet, hepsini görevlerine geri getireceğiz. Bunlarla ilgili bir mahkumiyet yok ki. İki; KHK ile atılan bir kişi savcıya gitti, savcı dedi ki ‘Soruşturmaya gerek yoktur’. Ama başlatmıyorlar, biz başlatacağız. Sen adalet…
-
“KUTUPLAŞTIRMA” TUZAĞINA DÜŞMEYELİM!..
Şarkıcı Gülşen’in, gitaristine şaka yollu söylediği sözler midir “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” yoksa tutuklama kararını veren mahkemenin kararı mı? Bu yazıda bu sorunun cevabını arayacağız! Haksız ve yersiz tutuklama kararı, dünya basınında birinci sayfalardan yer aldı. Haber ve yorumlarda özetle; genel seçimlere aylar kala, Erdoğan’ın tabanını tahkim etmeye ihtiyacı olduğuna vurgu yapıldı. Kabul etmek gerekir, Türkiye’nin ne durumda olduğu dışarıdan daha iyi görünüyor… *** Gülşen’in, 4 ay önce kullandığı sözler, gitaristi ile arasında geçmiş. Konuşma kaydedildiğine göre, bunu duyan başkaları da vardır. Neresinden bakılırsa bakılsın, İmam-Hatiplilere yönelik kullanılan o sözler nedeniyle “aleniyet” gerçekleşmemiştir; dolaysıyla en fazla gitariste yapılmış bir “hakaret”ten söz edilebilir. Gitarist şikayetçi mi? Hayır. O halde konu…
-
“DEĞERLİ YALNIZLIK”TAN “NORMALLEŞME”YE!..
Türkiye ile İsrail’in karşılıklı elçi atamasından sonra, Erdoğan’ın Mısır ve Suriye ile temas araması son derece önemlidir. İbrahim Kalın’ın “değerli yalnızlık” (1) teoreminin daha fazla sürdürülemeyeceğinin anlaşılması çok iyi oldu. Bu kararı desteklemek gerekiyor. “Normal” olan, uluslararası ilişkilerin “karşılıklılık esası” üzerinden yürütülmesidir. “Normalleşme” arayışı, önceki ilişkilerin “anormal” olduğunu gösterir. İlişkilerin neden bu noktaya geldiğini bu aşamada tartışmanın çok da yararı yoktur. Bu ihtiyacın ortaya çıkmış olması “devletin hafızası”na müracaatı da gündeme getireceğinden önemlidir. Bundan böyle, umarız ki Dış İşleri Bakanlığı devrede olur ve meslek memurlarına iş düşer… Bu kadarı dahi “kazanım” olarak görülmelidir… *** Başta ABD ve AB olmak üzere “küresel güçlerin” çıkarcı politikalarının peşine takılmakla hiçbir şey kazanamayacağımız; aksine…
-
ÇELEBİ’YE YARGISIZ İNFAZ!..
1984 doğumlu CHP İzmir Milletvekili Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye karşı yapılan insafsız eleştirilerin yersiz ve haksız olduğunu ileri sürüyorum. Zira: Gayet iyi biliyoruz ki, Çelebi “Ergenekon” davaları kapsamında “Ergenekon örgütü adına Hizb-ut Tahrir örgütü içerisine sızarak faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla FETÖ kontrolü altındaki yargı tarafından 18 Eylül 2008’de tutuklanmış sıradan bir teğmendir. “Neden onu seçtiler de bir başkasını değil?” sorusunun cevabı, son gelişmelere bakılarak tahmin edilebilir. Çelebi, 41 ay cezaevinde yattıktan sonra, 11 Mart 2011 tarihinde hakkındaki tüm suçlamalardan BERAAT etmiştir. Avukatlarının Cumhuriyet ilkelerine bağlılığı ve kamuoyunda yetkin hukukçular tarafından savunulmuş olması nedenleriyle önüne konulan “savunma çizgisi”nden hiç ayrılmadı ve tek kelime ile harika bir savunma yaparak; örnek alınacak bir duruş…
-
“İŞİ EHLİNE VERECEKSİNİZ”!..
Hatice Hanım; Büyük olasılıkla bu sana yazacağım son mektubumdur: Az önce duyduğun o uğultular, yedi kat yerin üzerinden geliyor. (Evet Nazım ustaya “nazire” yaptım aklımca; acemiliğimi yüzüme vurma.) Duyduğun sesler, kesinlikle “kulak çınlaması” da değiller. Uzak-yakın akrabaların, komşularının çocukları ve torunlarındır; bir öteye bir beriye koşuşturanlar. Mezarının üzerinde “hop”lamıyorlar. Hesap soracaklar gibi duruyorlar, Z Kuşağı böyle! Belki de okudukları Fatiha’ları geriye alacaklar, kim bilir!.. Zamane çocukları işte. Büyüklerinin “aldatılmış” olmasını yediremiyorlar kendilerine… *** Başını öteye beriye çevirme; duyuyorsun elbette biliyorum! “Yedi kat yerin altından uğultular geliyor” şiirini (1) hiç okudun mu? Oradaki cümleler “Aşık İhsani ile Güllüşah”a hiç benzemezler!.. *** Senden önce gidip yerine yerleşenler parmak sallıyorlar mı bize. Söyle!…
-
DEVLET “RANT” İLE YÖNETİLEBİLİR Mİ?..
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) üç yıllık araştırması yayınlandı: AKP döneminde yapılan 130 inşaat işinde, toplam 1 trilyon 468 milyar 900 milyon 741 bin 243 TL “rant” yaratıldığı ortaya çıktı. (1) Korkunç bir para. Paralar nerelere harcandı? Kamu hizmetleri için ne kadarı kullanıldı? Ya da kimler arasında bölüşüldü? Bölüşme adil mi oldu? Halkın payına düşen miktar ne kadar? Sorular, sorular, sorular… *** Aklınıza gelen her soruya bir yanıt var!… *** Yaratılan “rant” gerçekten çok büyüktür. Rakamla yazıyorum: 1.468.900.741.243.-TL (Bir trilyon 468 milyar 900 milyon 741 bin 243 lira) Okumak için bile bayağı bir tahsil gerekir! Asgari ücreti günlük: 215.70 TL olan bir ülkenin en büyük şehrindeki “rant”ı anlatmaya çalışıyoruz. Daha büyüklü…
-
İYİ UYKULAR TÜRKİYE!..
Ne zamandır “seçim güvenliği” ile ilgili kafa yoruyorum. Ana muhalefet partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, mayıs ayında Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. (SADAT) ’nin İstanbul Beylikdüzü’ndeki merkezine gitti. Şirketin giriş kapısı önünde yaptığı açıklamada; SADAT için “paramiliter kuruluş” dedi. (1) Kılıçdaroğlu, bu tarz oluşumların seçim güvenliğini gölgeleyecek yapılar olduğunu iddia etti… *** Bu tartışma insanın aklına deli sorular getiriyor. Örneğin: -Önümüzdeki seçimlerde AKP seçimi kaybederse, demokratik bir olgunluk içerisinde iktidarı muhalefete devredecek mi? -Dışişleri Bakanının: “Ülkede seçim olsa da iktidar size verilmeyecek!” (2) şeklindeki sözleri ne anlama geliyor? -İddia edildiği gibi SADAT gibi şirketler, seçim güvenliğini tehlikeye atabilecek imkân ve kabiliyete sahip midirler? -Kılıçdaroğlu’nun tartışmalı referandum sonuçları ile…
-
İKİNCİ “TIPIŞ TIPIŞ” VAKASINA DOĞRU!..
Çok iyi hatırlıyorum: “Neden Cumhurbaşkanlığına adaylığınızı koymuyorsunuz” sorusuna; “Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı” demişti. (1) Ben CHP Genel Başkanıyım, tarafım diye de sözlerini pekiştirmişti. Bu yüzden Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP’nin Cumhurbaşkanı “çatı adayı” ilân etti. O gün homurdananlara ve “boykot” çağrısı yapanlara restini çekti: “Ekmeleddin İhsanoğlu’na oyunu vereceksin. Adam gibi tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” dedi.(2) “Tıpış tıpış” sandığa gidip oyumuzu kullandık! 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucu malumunuz: “Ekmek için Ekmeleddin”, Recep Tayyip Erdoğan karşısında ağır bir yenilgi aldı. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu unutmuş olabilirsiniz; normaldir, hatırlatıyorum: Seçimi kaybettikten sonra; 2015 Genel Seçimlerinde MHP’den İstanbul Milletvekili seçilmişti; daha sonra TBMM Başkanlığına da aday gösterildi. Bugüne gelelim: Ekmeleddin İhsanoğlu için “gerçekten de tarafsız bir adaydı” diyebilir misiniz?.. Erdoğan’ı…
-
ZURNANIN “ZIRT” DEDİĞİ YERDEYİZ!..
Büyük usta karısına yazdığı mektupta: “ Ölüm bir ipte sallanan bir ölü. Bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm. Fakat emin ol ki sevgili; zavallı bir çingenenin kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli geçirecekse eğer ipi boğazıma, mavi gözlerimde korkuyu görmek için boşuna bakacaklar Nâzım'a!” diyor. (1) Dünya nüfusunun yüzde 23’ünü oluşturan Müslümanların, ki bunların sayısı 1 milyar 570 milyonu geçiyor, dini İslâm’a göre, insan (adam) öldürme fiili: “İnsanların birbirine karşı işlediği en ağır suç ve günahtır.” Hemen bütün dinler ile ahlaki öğretilerde ve hukuk düzenlerinde ağır bir dille kınanıp yasaklanmış ve yaptırımlara bağlanmıştır. Kuran’da; “haksız yere birisini öldürenin onun günahını da yüklenerek büyük bir vebal (günah) üstlendiği ve âdeta…