• “ÜR(Ü)MESİNİ BİLMEYEN KÖPEK SÜRÜYE KURT GETİRİR”!..

    Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Bay Kemal sondan bir önceki engeli de aştı sayılır. Potansiyel Cumhurbaşkanı adaylarından Ekrem İmamoğlu’nu “siyasi yasaklı” hale getirecek sürece bir bidon benzini döktü: “Açık ve net söylüyorum. Ekrem İmamoğlu büyük lokmadır, boğazınıza takılır ve kalır. Biz Ekrem İmamoğlu’nu kimseye yedirmeyiz” (1) dedi. Kılıçdaroğlu’nu, CHP Grup Başkanvekilleri Özgür Özel ile Engin Altay takip etti; onlar da aynı sertlikte benzer açıklamalar yaptılar. Ardından ağır toplar (2) Kartal Neyzen Tevfik Meydanı’nda bir araya geldiler; iktidarı, “korktukları için” bu davayı açmakla suçladılar; “geliyor gelmekte olan” diyerek noktayı koydular… (3) *** Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’a hitaben kısa aralıklarla tekrarladığı: “Cesaretin varsa çık karşıma” şeklindeki horozlanmalarının vatandaş nezdinde bir karşılığı olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden olsa…

  • BARONLARA CENNET VATANDAŞA CEHENNEM!..

    Türkiye, 1989 yılında G-7 (1) Paris Zirvesi sonrası kurulan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) (2) tarafından “gri liste”ye alındı. Gri listeye alınmak; kara para aklama ve terörün finansmanı konusunda eksiklikleri bulunan ve risk içeren ülkelerin yakın gözetim altında tutulması anlamına geliyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency İnternational) Yönetim Kurulu Üyesi Oya Özarslan; Türkiye’nin gri listeye alınmasının; başta itibar kaybı olmak üzere, ciddi sonuçları olacağına vurgu yaptıktan sonra: “Yalnız hükumet için değil belediyeler ve özel sektör için de kredi bulmak daha maliyetli ve daha zorlu olacak” dedi… (3) *** Amerika’dan sonra İngiltere’ye giden ve uluslararası finans kuruluşları ile görüşmeler yapan Kılıçdaroğlu. Twiter hesabından yaptığı açıklamada: “Temiz paranın girdiği sokaktan, kirli para hemen…

  • “KİMYASAL SİLAH KULLANILDI” YALANI!..

    Ünlü sanatçı Levent Kırca, hayatında ağzına alkol koymamasına rağmen, değme sarhoşlara taş çıkartacak sarhoş taklidi yapardı. Hatta bazıları “içince böyle mi olmak lazım” diyecek kadar ona imrenirlerdi. MEDYA TV’nin (1) Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın (2) önüne koyduğu görüntüler (3) üzerinden tutuklanmasına neden olacak şekilde yorumda bulunması son derece talihsiz olmuştur: Şüpheli görüntüler üzerinden “teşhis” koymak ne derece doğrudur; bir bilim insanı bu kadar “saftirik” olabilir mi soruları da tartışılmaya başlandı. Kimyasal silahlara (4) maruz kalmış insanlar, tarafsız sağlık kuruluşlarınca muayene edilerek bir sonuca varılmalı ve ilgililerin de bu raporlar üzerinden yorum yapmaları olması gerekir değil mi?.. Kimyasal silahlarla ilgili temel bilgileri (4) numaralı dipnottan öğrenelim… ***…

  • AKP GİDER AMA “OLİGARŞİ” İLE MÜCADELE KOLAY KOLAY BİTMEZ!..

    “Soma faciası” üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen, açılan tazminat davaları hala sonuçlanmadı. Yakınlarını madende kaybeden onlarca aile, tazminatlarına kavuşamadı. Reis’e sorsalar, sorun halledildi! Adaletteki gecikme tartışılırken, bu defa Bartın-Amasra’da bir maden faciası daha meydana geldi. Alınmayan önlemler nedeniyle yaşanan ölümler, önceki kazalarla birlikte tartışılmaya başlandı. Toplumun her kesimi, pür dikkat bu konu ile meşgul iken, siyasi iktidar ihmallerin sorumlusu mevkiinden çıkabilmek için ha bire topu taca atmak için gündem yaratıyor… *** Doğruya doğru: Kılıçdaroğlu’nun “başörtüsü yasa teklifi” bayağı işlerine yaradı. Reis, işi anayasa değişikliğine kadar getirdi ise de pek yeterli olamadı. Ardından Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin AKP’ye katılmasını gündeme aldılar. “Atatürk”ün askeri” unvanını kullanan Çelebi, Reis’in önünde diz çöktü! Reis…

  • ŞU ÇILGIN TÜRKLER!..

    Şu Çılgın Türkler! Turgut Özakman, bu eserinde Kurtuluş Savaşı’nı yüzlerce kaynaktan derlenmiş bilgi ve belgelere dayandırarak, akıcı bir roman üslubu içerisinde anlatmaktadır. Kitap dört ana bölümden oluşmaktadır: “Başlangıç” adı verilen ilk bölüm 28 Haziran 1914-1 Nisan 1921 tarihleri arasındaki dönemi kapsamakta ve özetlemektedir. İkinci Bölüm; Birinci Kitap adı altında ve “Yunan Büyük Taarruzu” adını taşımaktadır. Bu bölümde yer alan alt başlıklar ise; Kütahya-Eskişehir Savaşı’na Hazırlık, Kütahya-Eskişehir Savaşı Sakarya Savaşı’na Hazırlık, Ankara’ya Yürüyüş ve Sakarya Savaşı’dır. Üçüncü Bölüm İkinci Kitap başlığıyla Türk Büyük Taarruzu adını taşımaktadır. Bu bölümde de; Büyük Taarruza Hazırlık Afyon Güneyine Yürüyüş ve Büyük Taarruz alt başlıkları bulunmaktadır. Roman Sonuç bölümüyle sona ermektedir. 688 sayfadan ibaret olan Şu…

  • “KADER PLANI” BÖYLE İMİŞ !..

    13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’daki maden ocağında çıkan yangında; aralarında 5 maden mühendisinin de yer aldığı 301 maden emekçisi yanarak ve boğularak hayatlarını kaybetmişti. Ortak kanaat: Bu facia, alınabilir fakat alınmayan önlemler yüzünden yaşandı. Soruşturma sonunda, mahkeme önüne 45 sanık çıkartıldı. Şirket sahibi ile birlikte 2’si kamu çalışanı, 6’sı şirket çalışanı maden mühendisi ve 1’i maden teknikeri olmak üzere 10 kişi hapis cezalarına çarptırıldılar. TMMOB Maden Mühendisleri Odası‘na göre: “İşyeri sahibi işveren, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak kamu otoritesinin siyasi ve bürokratik olarak karar alma ve karar verme süreçlerinde bulunan kademelerindeki görevlilerin dava ile olan illiyet bağları değerlendirilmemiştir. Hatta gözden kaçırılarak saklanmış ve hasıraltı…

  • “SEYYİD KEMAL”İN BAŞ ÖRTÜSÜ İLE İMTİHANI!..

    “Sansür Yasası”, enflasyonun yüzde 183’e fırlaması, Nebati’den “epistemolojik kopuşa, heterodoks yaklaşım” dersi, haftada bir yenilenen zamların yaşamı çekilmez hale getirmesi, cinayetler ve ardı ardına intiharların yaşanması vb. gibi konularla gündem tıka basa dolu iken; en tepeye “başörtüsü meselesini” getirmek her babayiğidin harcı değildir. Yetenek işidir! Halkın ezici çoğunluğuna göre; toplum içerisinde zaten çözülmüş olan “başörtüsü meselesini” yeniden ısıtıp sofraya getirmek; siyasi iktidara can simidi atmaktır, suni solunum yaptırmaktır. Siyasetteki varlıklarını kayıtsız koşulsuz olarak Kılıçdaroğlu’nu desteklemekle elde etmiş ve başka da hiçbir işte başarılı olamamış; yağcı ve yalakalara göre ise; seçimlere yaklaşırken, bu hamle ile Erdoğan’ın elinden “türban silahı” alınarak önemli bir mevzi ele geçirilmiştir!.. *** Başörtüsü ile ilgili yasa teklifinin…

  • YAKLAŞAN DÜNYA SAVAŞI!..

    Merak etmeyin; 6’lı Masa daha çok toplanıp dağılacaktır. Siz bu değerlendirmeyi okuduğunuzda, son toplantıda neler konuşulduğunu zaten duymuş olacaksınız… *** Bu hafta yaklaşmakta olan ciddi bir tehlikeye dikkatinizi çekmek istiyorum: NATO’nun Ukrayna’yı kışkırtarak Rusya ile savaşa nasıl tutuşturduğunu biliyoruz. Şimdi Yunanistan’ı kışkırtıyorlar. İngilizler, 1919’da Yunanistan’ı kışkırtıp üstümüze saldırtmışlardı; yüz yıl sonra kumandayı ABD ele aldı. Yunanistan bir türlü “bağımsız” devlet olarak davranamıyor. İlk bakışta emperyalistler, Rusya’nın etrafında ateşten bir çember oluşturulmak istiyor gibiler. Bu aynı zamanda, Türkiye’nin de etrafını kuşatmak demek. Son yıllarda Türkiye’nin Şangay İşbirliği Örgütü’ne yaklaşması, NATO tarafından “güvenilmez ülke” damgası yemesine neden oldu… NATO üyesi olmak, çok da güvenlik sağlamıyor artık! Türkiye NATO’nun hedefindeki bir ülkedir… Geçmişte…

  • HALKIN ÇIKARLARINI SAVUNMAYANIN HALKA YASLANMA HAKKI YOKTUR!..

    Kılıcını çekti, halka dönüp dedi ki: “Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarının isteyerek ya da istemeyerek zarar verdiğini biliyorum.” Madem kılıcını çektin, “zarar verenlerin” kim olduklarını neden deşifre etmiyorsun, bir korkun mu var? “Benimle olduğunuzu artık hissetmek, sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum” da ne demek? O kadar aciz misin? Sürece “isteyerek” (veya istemeyerek) zarar verenlere “yaslanarak” nereye kadar gidebilirsin ki?.. Kendini 6’lı Masa’ya aday olarak dayatan biri, kesinlikle demokrat değildir!.. 6’lı Masa’dan biri çıkıp restini görürse, dünya bizim başımıza yıkılır… Bu kadarına da hakkın yoktur!… *** Tartışmayı buradan başlattım diye, kimse bana “daha iyi bir adayın varsa söyle” dayatmasını yapamaz. Buna rağmen, daha iyi bir adayım vardır. Örneğin: 6’lı Masa’nın karar vereceği…

  • VATAN HAİNİ!..

    Tarih bilgisinden yoksun, “Emevi İslamı”nın etkisinden kurtulamamış ve bu yüzden de “halifeliği” kutsal ve İslami bir değer sanan ve bu anlayışın bir sonucu olarak Cumhuriyet’e düşman olan kesimler, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in, İzmir’in kurtuluşunun 100. yılı kutlamalarında söylediği sözler üzerine, kızılca kıyameti koparttılar. Haklı mıydılar? Bakalım: Bu kesimin oyunu çantada keklik sayan AKP, fırsatı iyi değerlendirdi. Koca Cumhurbaşkanı,bir şehrin belediye reisini hedef tahtasına yerleştirip, açtı ağzını yumdu gözünü. “La havle” çekmenin tam zamanıdır. Erdoğan’ı rahatsız eden, Nutuk’un sonundaki “Gençliğe Hitabe”de yer alan “gaflet, dalalet ve ihanet” sözcükleri olabilir mi? “100 yıl önceydi bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi” dedi Tunç Soner. (1) Kastettiği kişi son…