• “KURULTAY DAVASI” VE PİŞMİŞ TAVUĞUN BAŞINA GELECEKLER!..

      Herkes CHP “Kurultay Davası”nın 15 Eylül Pazartesi günü yapılacak olan duruşmasında verilecek olan kararı merakla bekliyor. Ezici çoğunluk davanın “hukuki” olmaktan çok “siyasi” olduğu konusunda hemfikirdir. Siyasi davaların nasıl sonuçlanacağı hakkında hukuki yorumlar pek işe yaramazlar. Siyasi irade, işine geldiği şekilde karar üretilmesi için ağırlığını koyar. Bağımsız ve tarafsız olamayan hakimler, hatalı kararlar vererek adalet duygusunu zedelerler… Adaletle uğraşılınca devletin temelleri sarsılır… *** Siyasi iktidarın “siyasi çıkarları” bu davanın bir an evvel sonuçlandırılmasında değil, tam aksine zamana yayılıp uzatılabildiği kadar uzatılmasındadır. Çünkü amaçlanan; birinci parti durumuna gelen ve ciddi iktidar alternatifi olduğu anlaşılan CHP’de Gürsel Tekin ve eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile açılan çatlağın daha da büyütülmesidir… Koltuk…

  • SİYAH TİŞÖRTLÜLER, KARA GÖMLEKLİLER VE KAHVERENGİ GÖMLEKLİLER!..

    177. yıl anısına hazırlanan 334 sayfalık kitapta geçmişten günümüze Türk polisinin kıyafetleri derlenmiştir. (1) Aralarında üzerinde polis olduğunu gösteren bir işaret bulunmayan siyah tişört bulunmamaktadır. Dolayısıyla CHP İstanbul İl Binasına giren ve partililere müdahale eden siyah tişörtlüleri (2) polis olarak tanımlama olanağı bulunmamaktadır… *** O halde: CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer’in, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde sorduğu, “8 Eylül 2025 tarihinde CHP İstanbul İl Başkanlığı binasında bulunan ve üzerlerinde siyah tişört olan kimliği belirsiz kişiler kimlerdir?” sorusu son derece haklı ve yerindedir… Türkiye ve dünya kamuoyu bu sorunun yanıtını beklerken, bu fırsattan yararlanarak “Siyah Tişört”ün bende çağrışım yaptığı “Kara gömlekliler” hakkında öğrendiklerimi aktarmak istiyorum… ***.…

  • BUYURUN CENAZE NAMAZINA!..

    CHP’nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yıldızı parlatılan Gürsel Tekin, bugün itibariyle Türkiye’nin birinci partisi olan CHP’yi “cenaze” olarak değerlendirmekte ve cenazeyi kaldırma işini gönüllü olarak üstlendiğini açıklamış bulunmaktadır. Kendi beyanından anladığımıza göre de 8 Eylül Pazartesi günü CHP İstanbul İl Başkanlığına giderek kayyumluk görevine başlayacakmış… Bu kifayetsiz muhteris iyice gözünü karartmış… Bir süre daha gündemin en üst sıralarında yer alacağı anlaşılan Bay Gürsel Tekin hakkında son 15 yılda hangi cümleleri kurduğumu merak edip geçmişe doğru bir tarama yaptım… Adı geçen hakkında yaptığım değerlendirmeleri en sonuncudan başlayarak, sırası ile aynen aşağıya alıyorum: ☆ ☆☆ ☆ “Kendisini 40 yıllık “parti emekçisi” (8) olarak tanıtan; il başkanlığı, üç dönem milletvekili, genel…

  • “ARKADAN SAPLANAN HANÇER”İ MAHKEME ÇIKARTTABİLİR Mİ?!..

    Mahkeme “mutlak butlan” davasını kabul ederse, Kılıçdaroğlu ve ekibi yeniden CHP’nin yönetimine gelecekler. Aldı bizi bir telaş! Birkaç milletvekili Kılıçdaroğlu’na gidip bu oyuna alet olmamasını istediler. Kılaçdaroğlu “kayyuma mı bırakayım” diyerek isteklerini reddetti. Ardından CHP’den bazı isimler zehir zemberek açıklamalar yaptılar. İpler iyice gerildi, sağlıklı diyalog kurma koşulları iyice zedelendi… İstenen buydu zaten!.. ☆ ☆☆ ☆ CHP Kurultayını Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına kazandıran İstanbul kurultay delegeleriydi. Dolayısıyla İstanbul İl Kongresi iptal edildiğinde ortada delege filan kalmaz. “Hukuken” delege olmayanların oyu ile genel başkan seçilen Özgür Özel’in de genel başkanlığı tartışılmaya başlar. Delege olmayanların oyu ile seçilen genel başkan sonunda yargı kararı ile düşer… Demek ki, İstanbul İl Kongresi bu senaryonun…

  • İRAN’DAN SONRA SIRA BİZDE Mİ?

    İsrail uçakları havada ikmal yapabiliyor, bölgede tanker uçaklarını tehdit edecek herhangi bir güç yok… Gelişmelere hatırlayalım: Önce Irak ordusunu etkisiz hale getirmişlerdi. Ardından Irak’ın kuzeyinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (İKBY) adlı uydu bir Kürt devletçiği kurarak, şu an kullandıkları kuzey rotasını güvenli hale getirdiler. Sonra, “modern tarım yapacağız” palavrası ile bizi de aldattılar; Türkiye-Suriye sınırındaki mayınları temizletip, Suriyeli sivillerin Türkiye’ye geçişini mümkün hale getirdiler. Daha sonra, Suriye’nin hava kuvvetleri ve hava savunma sistemleri yok ettiler. Ardından Golan tepelerini ilhak edip, Şam’ın 20 km yakınına kadar gelip mevzilendiler. Son olarak Suriye’nin kuzeyinde ”Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) adı ile ikinci bir uydu Kürt devletçiği kurup, bu bölgeyi de İsrail hava kuvvetleri için…

  • “ALGI” MI DEDİNİZ “VERGİ” Mİ?..

    Son dakika haberlerine bakıyorum: İBB’ye yönelik soruşturma kapsamında operasyonlar Anadolu’ya sıçradı: Aralarında Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe ve Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara’nın da bulunduğu 47 kişi hakkında daha gözaltı kararı verildi.(1) Şimdi biraz geriye gidelim: Aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu CHP’li 11 belediye başkanı, 31 Mart 2024 yerel seçimlerden bugüne kadar geçen süre içinde gözaltına alınmış ve altısı tutuklanmıştı. İBB Başkanı seçildiği 2019’dan bu yana, iktidar çevrelerinin hedefe koyduğu Ekrem İmamoğlu hakkındaki denetim ve yargı süreçleri, Cumhurbaşkanlığı adaylığının güçlenmeye başlamasıyla yoğunlaştı. 2022 yılına kadar yapılan denetimlerin raporları belediyenin internet…

  • YALAN PROPAGANDA VE SAVUNMA HAKKI ÜZERİNE!..

    AKP, 2002 yılında 3 Y’yi (yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar) kaldırma vaadi ile iktidara gelmişti. 2015 yılında çeyrek altın 170 liraydı, 2025′de çeyrek karpuz da 170 lira oldu, eşitlendiler!.. Yoksulluğun ne kadarının ortadan kaldırıldığı bu örnekten bellidir. Asgari ücret ve emekli maaşları ile nelerin alınamayacağını, neler yapılamayacağını tek tek saymaya gerek kalmamıştır… ☆ ☆ ☆ Yolsuzluk meselesine gelince, say say bitmezler.(1) AKP yolsuzluklar konusunda Cumhuriyet tarihinde bir ilki başlatarak yolsuzlukları din istismarcılığıyla sürdürmenin kılıfını hazırlamıştır: Yolsuzluğa Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla gerekçe bulmak AKP döneminde başlamıştır.  Örneğin “Fıkıh alimlerinin” verdiği fetvalardan biri “Yolsuzlukla hırsızlık aynı şey değildir” şeklindeydi. (2) Bunun anlamı, iktidarın rahatlıkla yolsuzluk yapabileceğidir. Her konuda bir fetvası olan Diyanet İşleri Başkanlığının ne…

  • KÜRTLER BATIDAN DOĞUYA GÖÇ ETMEYİ KABUL EDECEKLER Mİ?..

    Öcalan’ın “paradigma” sözcüğü ile şifrelediği 25 Şubat 1925 tarihli mektubundaki (1) PKK’nın misyonunu tamamladığı ve “silâh bırakma” kararı alması gerektiği şeklindeki vurgulamaları önemliydi. Denebilir ki, “silâhlı mücadelenin terk edilmesi” kararının yarattığı heyecan dalgası, PKK Kongresi’nin açıkladığı “fesih kararı”ndaki (2) tarihi gerçeklerle örtüşmeyen ifadeler görmezden gelinebilirler şeklinde bir algı da yarattı. Öcalan’ın mektubu tartışılırken 4 Mayıs 2025 günü Lozan’da düzenlenen resepsiyonla Lozan Kürt Enstitüsü‘nün kurulduğu duyuruldu. PKK, 5-7 Mayıs tarihleri arasında güvenlik gerekçesi ile yerini açıklamadığı “Medya Savunma Alanları”nda 12. Kongresini toplayarak, “PKK adıyla” silâhlı mücadeleye son verdiklerini duyurdu. Kongre’nin fesih kararında; Lozan Antlaşması ile 1924 Anayasası‘nı hedef almasını, Lozan Kürt Enstitüsü’nün kuruluş hedefleri arasında yer alan “Kürtlerin kendi kaderlerini tayin…

  • MAVRA YAPARAK “TERÖRSÜZ TÜRKİYE” YARATILAMAZ!..

    Gazetecilikte sıkça kullanılan bir ironidir: “Köpek insanı ısırırsa haber değildir ama insan köpeği ısırırsa haberdir.” Çubuk’taki şehit cenazesine katılan Kılıçdaroğlu’na yapılan linç girişimi sırasında yumruk atan o inek hırsızı Osman Sarıgün’ü haber yapmayabilirdiniz. Şart değildi.. Ama: Sarıgün’ün elini öperek hatıra fotoğrafı çekenleri (1) haber yapmak, halkın doğru haber alma hakkının (2) gereğidir… ☆ ☆ ☆ Aynı şekilde: DEM Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in AKP’deki cenaze törenine katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e, yumruk atan katil Selçuk Tengioğlu’nu haber yapmak gerekmiyordu. Onun da bir haber değeri yoktu! Ama: İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın sıcağı sıcağına bir kınama mesajı yayınlaması elbette ki haberdir ve bu haberin tüm medya organlarında yer alması gerekiyordu… Bir tek…

  • YALANCININ ŞAMDANINA AMPUL TAKTILAR!..

    Çevremde bu kadar yalancı ne ara birikti? Hayret ki ne hayret! Aralarında çok da yakınlarım var. Onlarla olan ilişkimi belirli bir çerçeveye oturtmak ve ona göre konumlanmak gerekiyor. Bu birinci şart! Aksi halde, yalancılarla karıştırılmam işten bile değildir… Çok mu geç kaldım onu da bilmiyorum?.. ☆ ☆ ☆ Başkasının yalanını “bilerek ve isteyerek” tekrar edenleri, sadece “etik” açıdan ele almanın yeterli olacağını sanmıyorum. Bence “tıbbi” açıdan da işe el atılmalı… Meseleyi o yönü ile de ele alacağız bugün… Başlıyoruz: ☆ ☆ ☆ Önce şu tespiti yapalım: Yalanı (1) bilerek yaymak, yalana ortak olmaktır. Aklıma gelmişken söyleyeyim; Bu defa dipnotları okumadan sakın geçmeyiniz… Bir kişi bir bilginin yalan olduğunu bile bile…